15 Mart 2020 11:17
/
Güncelleme: 15:21

Çağımızın gençlik hastalığı: (u)mutsuzluk

Sıla YILMAZ

Ankara Tuzluçayır Anadolu Lisesi 

Gelecek kaygısı Türkiye'de yasayan istisnasız her gencin büyük sorunu haline geldi. Daha çocukluktan başlıyor üstelik bu kaygılarımız. İnsan potansiyelinin en yüksek dönemi olan gençlik yıllarındayken telaşlanıyoruz geleceğimiz konusunda. Üniversite kazanıp bitirene kadar ayrı bir telaş, bitirdikten sonra “Acaba iş bulabilir miyim?​” sorusu ayrı bir telaş haline geldi. Peki biz bu kadar telaş yaparken devletin herhangi bir önlemi var mı? Geleceğimiz için ne vaat ediyor?

“GELECEĞE DAİR HİÇBİR ÜMİDİM YOK”

En son açıklanan genç işsizlik oranının %25,3 olduğu bu dönemde hepimizin çevresinde en az bir üniversite mezunu işsiz oluyor. Hâl böyleyken üniversite sınavına girecek olan liselilerin de gelecek kaygısı kaçınılmaz durumda. Hayatının son elli yılını belirleyecek olan üniversite sınavına hazırlanan liselilerin geleceğe bakışını merak ederek bir röportaj yaptık. Akademik başarısı ne olursa olsun genel olarak gelecek kaygısı tüm öğrencilerde mevcut. Meslek lisesinden Nur arkadaşımız ablasının dört yıllık üniversite okuyup, sonrasında mecburiyetten kafede garsonluk yaptığını söylüyor. Ablasının okuduğu bölümle alakası olmadığını söyleyerek; “Tüm bu yaşananlardan sonra üniversite ‘Zaman kaybı mı?​’ diye sormadan edemiyor insan. Sınava hazırlanıyorum ve aylar kaldı neredeyse. Geleceğe dair hiçbir ümidim yok” diyor. Anadolu lisesinden Mert arkadaşımız ise; “Robot alanında başarılı olacağımı düşünüyorum. Ama ne yazık ki Türkiye'de bu alanda iyi bir eğitim alacağımı düşünmüyorum” diyerek beyin göçü yapacağını söylüyor. Yine aynı okuldan Eren arkadaşımız da abisinin KPSS puanı yüksek olduğu halde öğretmenliğe atanamadığını ve bunun sebebinin de üst kurumlardan tanıdıklarının olmamasına bağladığını söyleyerek, kendisinin de benzer durumda kalacağından korktuğunu, hayalindeki meslek olan öğretmenlikten vazgeçtiğini ekliyor.

Nur, Mert, Eren ve daha nice umutsuz genç... Sürekli değiştirilen eğitim sistemi, niteliksiz üniversiteler, iyi bir iş imkânı sunamayan bir ülke, hak edenler iş bulamazken sırf torpilli diye hak etmeyenleri iyi yerlere sokan düzen... Tüm bunların birleşmesi biz gençleri örgütlenmeye ve bu düzene “DUR” demeye itiyor. Taleplerimiz doğrultusunda birleşmeli ve örgütlü bir şekilde hareket etmeliyiz. Alain Badiov'un da dediği gibi: “Örgütlenme, kitlelerin muğlak biçimde edindiği şeyi onlara belirgin bir şekilde verebilen şeydir.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et