15 Mart 2020 20:00

Koronavirüs salgını ve görevler

Acil ve zorunlu haller dışında hastanelere ve sağlık kurumlarına gidilmemesi çok önemli. Sağlık çalışanlarının sağlığını öne çıkaran önlemleri almak da Sağlık Bakanlığı’nın asli görevi.

Ankara | Fotoğraf: Özge Elif Kızıl/AA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

Aralık ayında Çin’de başlayan ve bu ay içinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından “tüm dünyayı saran bir pandemi (salgın)” olarak adlandırılan Covid-19 virüsünün etken olduğu koronavirüs salgını ne yazık ki artık ülkemizde ve gündemimizde. 10 Mart günü sağlık bakanlığı resmen ülkemizde bu hastalığa yakalanmış olguyu bildirerek, salgının boyutlarını ve alınması gereken bazı tedbirleri açıklamaya başladı. Bugün itibari ile ülkemizde test yapılarak tanı konulmuş hasta sayısı 6.

Hastalık ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde görüldü. Arkasından yakın çevremizde İran ve İtalya’da hastalar ve ölümler başladı. Bu ülkelerdeki deneyimlere bakarsak önümüzdeki 3 hafta çok önemli. Bu virüsün yayılma hızı çok yüksek ve birkaç haftada tüm ülkede görülme ihtimali olabilir. Örneğin G.Kore’de hasta bir kişinin, kısa sürede hastalığı 1260 kişiye bulaştırdığı görüldü.                                                                                                                                                                     

Salgın ve korunma yöntemi ile ilgili gazetemiz sütunlarında yazıları okuduk ve okumaya devam ediyoruz. Bugün burada bu konunun bilimsel kısmından çok, toplumsal bir kriz haline gelen bu sorunla ilgili kurumların sorumluluk ve görevlerinden bahsetmek istiyorum.

GÖREVLER

Bu salgınla ilgili temel olarak üç kurum önemli;

  1. Devletin sağlık organizasyonunu yapan Sağlık Bakanlığı,
  2. Halkın yönlendirme ve yönetimini yapan Yerel Yönetimler,
  3. Bilimi ve uzmanlık alanını temsil eden meslek örgütleri yani Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve uzmanlık dernekleri.

Krizin resmi olarak açıklandığı son 6 gün ve öncesi bu üç kurum arasında yapılan bir organizasyon halen yok. Neden? Krizi yönettiğini söyleyen- son dönemlerde belki de sağlık bakanlığının yetersiz de olsa yaptığı olumlu bir iş- bakanlık siyaseten olaya baktığından süreci birlikte götürmek zorunda olduğu yerel yönetim ve TTB ile iletişim halinde değil. Görsel medyada Bakan’ın ana muhalefet liderine bilgi vermesinin ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor ama kentsel nüfusun önemli kısmını ilgilendiren büyükşehirlerde sağlık müdürlüğü belediye işbirliği yok. Tabip odaları kendi çabaları ile olaya müdahale etmeye çalışıyor ama yetmiyor. Sağlık Bakanlığı 100 kişilik Bilim Kurulu oluşturulduğunu söylüyor ama ihtiyaç olan halkın bilgilendirilmesi ve koruyucu önlemler halen alınmış değil.

Hastalığın tanısını evet Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler koyacak, yani tanı ve tedavi kısmının sorumluluğu Sağlık Bakanlığında. Ama halkın hastalıktan korunması ve farkındalık yaratılması yani koruyucu hekimlik kısmında sorumluluk ise Yerel Yönetimlerde. Şu an yerel yönetimler buna hazır mı? Maalesef ki hayır. Çaba gösteriliyor ama bu konuda doğal olarak deneyim ve bilgileri yetersiz. Tüm bunların bir arada çalışması için 100 bin hekimin, bilimin, uzmanlık alanının ve deneyimin sahibi TTB ve Tabip Oda’ları ve Uzmanlık Derneklerine ihtiyaç var. TTB, 1999 depreminde bunun sınavını verdi. Ayrıca halkın şeffaf ve sürekli bilgilendirilmesi için de doğru adres TTB ve Tabip Odaları.

Bu üç kuruma düşen görev bir an önce bir arada çalışmaktır, çünkü kriz hiçbir kurumun tek başına halledemeyeceği kadar büyüktür. Herkes bilmelidir ki salgının siyaseti olmaz.

Sağlık Bakanlığı’nın bu salgının 2-3 haftada geçeceği gibi bir izlenim yaratması çok ciddi sorunlara yol açacak. Sadece okulların 2 hafta ötelenmesiyle bitmeyecek bu durum. Sağlık Bakanlığı çok acil olarak hastanelerin ve tüm sağlık ünitelerinin çalışmasını yeniden düzenlemesi gerekli. Acil ve zorunlu haller dışında hastanelere ve sağlık kurumlarına gidilmemesi çok önemli. Yoğun bakım ünitelerinin olası hastalık durumuna hazır hale getirilmesi gerekli. Ve bu uzun soluklu savaşta esas askerler olan sağlık çalışanlarının sağlığını öne çıkaran önlemleri almak da Sağlık Bakanlığı’nın asli görevi.

En önemli hastalık kaynağının hastanelerde olduğu bilinci ile halkımızın zorunlu olmadıkça sağlık üniteleri ve hastanelere gitmemesi gerekiyor. Halkımıza düşen çok önemli bir görev bu dönem içinde kalabalık ve toplu yerlerden uzak durmak ve bu salgının ciddiyetini bilmek.

Unutmayalım ki ortak çaba, ortak akıl ve bilimle bu salgını da en az kayıpla atlatabiliriz.

Sağlıkla kalın…

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI