17 Mart 2020 20:25

Koronavirüs eşitsizliği derinleştirirken eşitsizlik virüsün yayılımını kötüleştiriyor

Koronavirüs dünyaya yayılırken "ekonomik eşitsizlik" de açık bir biçimde ortaya çıkıyor. Araştırmalar, düşük ekonomik katmanlardaki hastalığa yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Tahran'daki barınakta karantinaya alınan İranlı | Fotoğraf: AA

Paylaş

Max FISHER
Emma BUBOLA
New York Times

Koronavirüs dünyada yayılırken, zamanımızın en ağır güçlerinden biri olan "ekonomik eşitsizlik" ile birlikte yıkıcı bir geribildirim döngüsü oluşturuyor gibi görünüyor.

Virüsün etkilediği toplumlarda eşitsizliğin sonuçları derinleşirken, yükün çoğu da bugünün kutuplaşmış ekonomileri ve emek piyasasının kaybedenlerinin üzerine itiliyor. Araştırmalar, daha düşük ekonomik katmanlardaki insanların hastalığa yakalanma olasılığının daha muhtemel olduğunu gösteriyor.

Bu nedenle, hastalık nedeniyle ölme ihtimali de ayrıca daha fazla. Sağlıklı kalanlar söz konusu olduğunda bile bu kişilerin kapsamlı bir ölçekte, karantinaların ve diğer önlemlerin bir sonucu olarak sağlık hizmetlerinden ya da gelir kaybından dolayı zarar görmeleri daha olası.

Aynı zamanda, eşitsizliğin kendisi de koronavirüsün yayılması ve ölümcüllüğünün çarpanı gibi bir işlev görüyor olabilir. İnfluenza üzerine yapılan araştırmalar, bir salgın sırasında, yoksulluk ve eşitsizliğin bulaşma ve ölüm oranlarını arttırabileceğini ortaya koydu.

Bu karşılıklı pekiştirici döngü, sağ-kanat popülizmin, ırk nefreti gibi hastalıklarının büyük bir iticisi olduğu düşünülen sosyoekonomik bölünmeleri genişletirken virüse bağlı ölümlerin sayısını da arttırabilir.

Washington Üniversitesinde olağanüstü vaka direnci merkezinde yönetici olan Halk Sağlığı uzmanı Nicole A. Errett, “Bunlar birbirleriyle bağlantılı” diyerek, “Önceden var olan sosyal savunmasızlık bir felaketin ardından yalnızca daha da kötüleşir ve sözü edilen mesele bunun mükemmel bir örneğidir” şeklinde konuşuyor.

Errett, “Çünkü daha yüksek bir maruz kalma riskini kabul etmek zorunda kalan her bir düşük gelirli aile başkalarına da enfekte edebileceğinden en doğrudan yoksullar tarafından hissedilen eşitsizliğin sonuçları toplumu daha büyük bir riske sokuyor” diye ekliyor.

EŞİTSİZLİK KORONAVİRÜSLE NASIL KÖTÜLEŞİYOR?

İki ana risk faktörünün, virüse yakalananlar için koronavirüsü daha ölümcül yaptığı düşünülüyor: yaşlılık ve önceden var olan sağlık koşulları.

Ancak bir araştırma grubu bir üçüncüye işaret ediyor: Düşük sosyoekonomik statü.

Yapılan çalışmalar yoksulluk sınırının çok üstünde olanlar için bile toplumun geri kalanına kıyasla düşük gelirin, diyabet veya kalp rahatsızlığı gibi daha yüksek kronik sağlık durumlarıyla ilişkilendiğini gösteriyor.

Bu her zaman böyle olmamıştır. Eşitsizlik artarken, sağlık eşitsizlikleri de artmıştır. Önleyici bakım ve sağlık eğitimi durmadan eğitimli ve varlıklı kimselere doğru meyletmiştir.

Sonuç olarak, toplumun alt uçlarındaki insanlar yüzde 10 civarında kronik bir sağlık durumuna sahip olma eğilimindedir. Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin son verilerine göre, bu gibi koşullar koronavirüsü 10 kat daha ölümcül hale getirebilir.

Birlikte ele alındıklarında bu iki istatistik, Kovid-19’un toplumların alt basamakları için yaklaşık iki kat daha ölümcül olabileceğini ileri sürmektedir.

Aynı zamanda, daha düşük gelire sahip insanlar hayatlarında 5 ila 15 yıl daha erken kronik sağlık koşulları yaratmak eğilimindedir.

Başka bir deyişle: Sağlık örgütleri, 70 yaşın üzerindeki insanların koronavirüsten ölme risklerinin daha fazla olduğunu belirtiyor.

Ancak kronik sağlık durumları üzerine yapılan bir araştırma daha düşük sosyoekonomik durumda olan kişiler için eşiğin 55 yaşına kadar düşebileceğini iddia ediyor.

Bu sayılar yalnızca eşitsizliğin koronavirüsü daha ölümcül yapabileceğini gösteriyor.

Çin’de birçok işçi kayıt dışı bir şekilde istihdam edilmektedir ve bu yüzden mesai dışı vakit bulabilirlerse sosyal hizmete bel bağlayamazlar; özellikle de diğer insanlarla düzenli temas gerektiren işlerde. Netice itibariyle en az bakım alabilen insanlar genellikle en büyük bulaşma riski altındadırlar.

ZENGİNLER KAÇARKEN İŞÇİLERİN SAĞLIĞI KİMİN UMURUNDA

İtalya’da Milan yakınlarındaki bir fabrikada çalışan Lorena Tacco gibi kimi işçiler, işverenlerinin salgın yayıldıkça yeterli sağlık korunmalarını hesaba katmakta başarısız olmaları üzerine greve gitti.

Tacco, “Zenginler kaçarken, işçilerin sağlığı kimin umurunda” dedi ve ekledi: “Ama eve ekmek getirmek zorunda olan yoksul insanlar dışarı çıkıp risk almalı.”

Aynı fabrikada çalışan Domenico Marra, salgın korkusunun çok yaygın olduğunu belirtti. O enfeksiyonu çocuklarına, özellikle de bağışıklık sistemi zayıf olan kızına götürmekten endişe ediyor. Marra, “Çalışmak istiyoruz ama eve gitmekten korkuyoruz, ailemize dokunmaktan korkuyoruz” diye konuştu.

Bu hafta sonu Fransa ve İspanya tarafından duyurulanlar gibi hükümet yaptırımlı işyeri kapatmalar bazı işçi korumalarıyla birlikte geliyor. Ancak küçük işletmeler muhtemelen herhangi bir karantina günü ötesinde işçilerine ödeme yapmaya devam etmekte zorluk yaşayacak, özellikle de perakende veya evden çalışılamayan diğer sektörlerde.

KORONAVİRÜS EŞİTSİZLİĞİ NASIL DERİNLEŞTİRİYOR?

Eşitsizlik yüksek olduğu zaman, yaşam maliyetleri artma eğilimdedir ve daha düşük gelirli aileleri ay başından ay başına yaşamaya zorlar.

Aynı zamanda, işçi sendikalarının azalması ve yarı-zamanlı çalışmanın yükselişi, düşük gelirli işçilerin daha az korumaya sahip olduğu anlamına geliyor.

Sonuç olarak, koronavirüs gibi krizler, sahip olanlar ve olmayanlar arasındaki boşluğu derinleştirebilir.

Milano’nun bir banliyösünde garson olan Lara Fulciniti, salgın vurmadan önce ipotek ve araba ödemelerini zar zor karşılıyordu. Saatlik çalışma buharlaştıkça, Fulciniti de yetersiz kaldı.

Fulciniti, “Bu ay faturalarımı ödeyemediğimi söylemekten utanmıyorum” dedi ve devamında, “Bunlar ve yiyecekler arasında seçim yapmak zorunda kaldım” diye konuştu. Fulciniti, koronavirüse yakalanmaktan daha çok, çalışmaya başlamadan önce oğlunun okulunun yeniden açılacağından ve benzin ve okulun öğle yemeği ücretine bütçesinin yetmeyeceğinden endişe ediyor.

Herhangi bir ülkede sağlık hizmetlerine eşit olmayan erişim, hastalanmayı özellikle de yoksullar için pahalı hale getiriyor.

ABD’de geliri üst çeyrekte olan insanların yüzde 90’ı hastalık iznini karşılayabilirken, alt çeyrekte olanların yalnızca yüzde 47’si bunu yapabiliyor.

Bir Gallup anketi, geçtiğimiz yıl Amerikalıların yüzde 26’sının karşılayamadıkları için sağlık hizmetlerini ertelediklerini ortaya koydu.

Sağlık uzmanları, bu maliyetlerin, özellikle de koronavirüs testi veya tedavisi için dört basamaklı faturaların dolaşımı nedeniyle salgını hızlandıracağından korkuyorlar.

Bu herkesi etkileyebilir. ABD’de yapılan bir çalışmada, devlet denetimindeki hastalık izni politikalarının grip salgınının yayılmasını yüzde 40’a kadar azalttığı bulundu. Çoğu devletin bu türden bir politikası yok ve sonuç olarak çok daha fazla enfeksiyon görülebilir.

PANDEMİ-EŞİTSİZLİK GERİ BİLDİRİM DÖNGÜSÜ

Bir sağlık krizi toplumun tüm kesimlerini vurduğu zaman, azalan ekonomik durumun artan kronik hastalık oranlarına yol açtığı bir döngüyü başlatabilir. Bu da üretkenliği azaltır ve sağlık bakım maliyetlerini arttırırken, daha fazla hastalığa neden olan daha fazla yoksulluğa yol açar.

İngiliz biyoloji bilimleri dergisi Proceedings of the Royal Society B tarafından 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre, bütün topluluklar, yoksulluğun sağlık ve sağlığın da yoksulluk üzerindeki nedensel etkilerinin sistemi beslediği  “hastalığa dayalı yoksulluk tuzağına” yakalanabilir.

Saatlik çalışmaya bel bağlayan aileler halihazırda parasız kalıyor ve birçoğu iş aramaya zorlanıyor. Topluluklar ekonomik durumlarına göre kümelenme eğilimi gösterdiğinden, hem en büyük enfeksiyon riskine sahip olan hem de virüsten en fazla muzdarip olması muhtemel olan insanlar yakınlık içindedir ve riski çoğaltır.

Daha uzun dönemli sonuçlar görünmeye başlıyor. New York City yetkilileri, kapanan yerel okulların sistemdeki 114 bin evsiz öğrencinin birçoğunu sıcak öğünsüz ve tıbbi bakımsız bırakacağını söyledi.

New Haven’de bir grip salgını sırasında yapılan araştırmalar, nüfusun büyük bir kısmının yoksulluk sınırı altında yaşadığı nüfus sayımı alanlarında enfeksiyon oranının neredeyse iki katına çıktığını buldu.

BİR KİŞİ TEDAVİ OLMAZSA O KİŞİ HERKES İÇİN RİSKTİR

Hastalıklar zenginleri yoksullardan ayıran engelleri gözetmediği için sağlık eşitsizliği herkes için bir sorun teşkil ediyor. Dünyanın ekonomik olarak en kutuplaşmış şehirlerinden biri olan Delhi, Hindistan’dan bir çalışma, kenar mahallelerin grip salgını için şehir çapında bir hızlandırıcı olarak hizmet ettiğini gösterdi.

“Kamu sağlığı yalnızca sizin kendi kişisel sağlığınızla ilgili değildir, genel olarak kamu sağlığıyla ilgilidir” diye konuşan Dr. Errett, “Eğer ki tedavi görmeyen bir kişi varsa, o kişi herkes için risk oluşturmaktadır” dedi. 

(Çeviren: Mert Demir)

ÖNCEKİ HABER

Hong Kong'da koronavirüs önlemi: Yurt dışından gelen yolcular karantinaya alınacak

SONRAKİ HABER

Esnaf, vergi ve prim ödemelerinin ertelenmesini istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa