Kağıt ve hurda toplayan Romanlar virüsten nasıl korunacak?
İstanbul merkezindeki mahallede 5 aile, aynı tuvalet banyoyu kullanmak zorunda. Bir sabunla 5 ailenin çocuğu yıkanıyor. Bir sabun 5-6 lira, bu para ailenin bir öğün yemeğine denk geliyor.
Fotoğraf: Hemra Nida
Bir anda dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, Türkiye’ye de sıçradı. Uzmanlar, “Ellerinizi sık yıkayın, hijyeninize dikkat edin, bağışıklığınızı güçlendirin…” şeklinde bir dizi tavsiye veriyor. Ancak derin yoksullukla mücadele eden, kağıt ile hurda toplayarak geçimini sağlayan, su faturalarını ödeyemediği için suları kesilen, suya sabuna erişemeyen, bağışıklığını güçlendirecek biçimde beslenemeyen Roman toplumu, koronavirüsten nasıl korunacak?
"BULAŞIK DETERJANINI BİLE BİRBİRLERİNDEN KAŞIKLA ALIYORLAR"
“Toplumun yapmadığı işleri yapan Romanların, virüse maruz kalmaması imkansız” diyen Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus, virüsle ilgili durumun ciddiyetinin henüz mahallelere yansımadığını düşünüyor. Yansıması halinde ise asgari koşullarda suya sabuna ulaşamadıkları için dört dörtlük önlem alamayacaklarını söyleyen Arus, “En başta toplumun büyük bir kısmı, su faturasını ödeyemediği için temiz suya erişemiyor. Suyu olsa bile temizlik malzemelerine para yetirmeleri mümkün değil” dedi. Arus bu konuda somut örnekler veriyor: “Örneğin İstanbul merkezindeki mahallede 5 aile, aynı tuvalet banyoyu kullanmak zorunda. Bir sabunla 5 ailenin çocuğu yıkanıyor. Bir sabun 5-6 lira, bu para ailenin bir öğün yemeğine denk geliyor. Evlerindeki bulaşık deterjanını bile birbirlerinden kaşıkla alıyorlar. Aç kalmamak en önemli öncelikleri. Hal böyle olunca halkın geneline verilen tavsiyeler, Romanlar için geçerli değil.”
"KAHVALTILARI MARGARİN SÜRÜLMÜŞ EKMEK"
Romanların koronavirüsten önce de bulaşıcı hastalıklardan etkilendiğini aktaran Arus, toplumda bronşit, verem, sarılık, hepatit B, hepatit C gibi hastalıkların yaygın olduğunu belirtiyor. Bunların meslek hastalığı olduğunu, yetersiz beslenmenin de hastalıkları tetiklediğini kaydeden Arus “Toplum genellikle kahvaltıda ekmeğe margarin sürerek yer, alabiliyorsa poğaça alır, sonrasını ucuz cips gibi hazır gıdayla geçiştirir, akşam patates, pilav, makarna gibi yemeklerle beslenir. Bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde yeterli beslenemeyen toplum, hastalıklara da açık hale gelir. Pek çok hastalığı maddi zorluklardan ötürü ilaçsız atlatmaya çalışırlar. Dolayısıyla böyle kitlesel bir salgından etkilenmeleri ne yazık ki kaçınılmaz” dedi.
"MAHALLE EVİN SALONU GİBİ"
Yiyecek alışverişinden tutun sosyal temasa varıncaya kadar toplumun iç içe yaşadığını, hayatta kalma şekillerinin bir arada yaşamaya dayalı olduğunu anlatan Arus, “Romanlar için mahalle, mahalle olmanın ötesinde bir evin salonu gibi. Salonun her köşesinde birbirleriyle temasları var. Çok kalabalık ailelerden bahsediyoruz. ‘Evden çıkmayın’ vb. tavsiyeler uygulanabilir olmayabilir. Romanlar kendi mahalleleri dışında da pek çok kişiyle temas halinde” diyor.
NELER YAPILABİLİR?
Roman toplumuyla ilgili politikalar üreten Elmas Arus, böyle kırılgan toplumlar için ‘her an afetteymiş gibi’ davranılarak politika üretilmesi gerektiğini söylüyor. Bu konuda yerel yönetimlere çok iş düştüğünü vurgulayan Arus, çeşitli çözüm önerilerinde buldu:
Israrla “Evde kalın” deniyorsa buna yönelik çözüm üretilmeli. Günü kurtarmak için çalışan toplum, bir gün çalışmasa aç kalabilir. Hiç değilse şu süreçte, mahallelerde sıcak yemek dağıtılmalı. Aileler hem yeterli beslenir hem de evden çıkmaya mecbur kalmaz.Çoğu mahalle fatura borçlarından dolayı susuz veya elektriksiz. Olağan üstü durum geçene kadar borçlu haneler su ve elektrikten mahrum edilmemeli. Su ve elektrik borçları ertelenmeli.İçinde sabun, şampuan gibi çeşitli temizlik maddelerinin olduğu hijyen kiti dağıtılmalı.Halk sağlığı uzmanları, mahallelere giderek virüsle ilgili toplumu birebir bilgilendirmeli. Mahallelerdeki dezenfektasyon artırılmalı, normalden daha sık ilaçlanmalı.Toplumun çoğunluğu okuma yazma bilmiyor. Enfekte olduklarında nereye gideceklerine dair kamu spotu şeklinde net bir bilgi verilmeli.Gezici erken tanı merkezleri kurulmalı.Okullar tatil oldu ve ikinci hafta çevrimiçi eğitime geçilecek. Ancak çocukların evinde bilgisayar, internet yok. Sonrasında telafi dersleri yapılmalı.Roman sivil toplum örgütleri, ‘Şu sıra düğün yapmayın, toplanmayın’ gibi toplumun kodlarına uygun söylemler geliştirmeli.Yerel yönetimler, toplumla yan yana durabilmek için Roman sivil toplum örgütlerini değerlendirmeli ve iş birliği yapılmalı. Örgütler de hizmetlere aracı olmalı. (HABER MERKEZİ)