Cezaevlerinde karantina koğuşları: 7 kişilik koğuşta 45 kişi kalıyor, bu nasıl önlem?
Cezaevlerinde karantina koğuşları oluşturulduğunu söyleyen HDP'li Gergerlioğlu, “Silivri Cezaevinde 7 kişilik koğuşlarda zaten 35 kişi kalıyordu, şimdi bu 45 oldu. Böyle mi önlem alınıyor” diye sordu.
Fotoğraf: MA
Meltem AKYOL
İstanbul
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dünyaya hızla yayılıyor. Türkiye’de salgın nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı 3'e yükseldi. Salgın cezaevlerinde bulunan tutuklular için de büyük tehdit. İran ve Bahreyn'den sonra ABD’de 3 eyalette (California, Illinois ve Ohio) ağır suçlar hariç tutuklular tahliye edilerek elektronik kelepçe ile evlerine gönderildi. Türkiye genelindeki 355 cezaevinde 300 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu sayıya 150 bin kişilik cezaevi çalışanı da eklendiğinde tehlikenin ne adar büyük olduğu da daha iyi anlaşılır.
Üstelik cezaevlerinde 450’si ağır olmak üzere 1300’ün üzerinde hasta tutuklu var.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu verileri paylaşarak cezaevlerinde bulunan vatandaşlar için adım atılması gerektiğini söylüyor. Cezaevlerinde karantina koğuşları oluşturulduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Silivri Cezaevinde 7 kişilik koğuşlarda zaten 35 kişi kalıyordu, şimdi bu 45 oldu. Böyle mi önlem alınıyor” diye sordu. Evrensel'e konuşan hasta tutuklu yakınları ise yürekleri ağızlarında beklediklerini belirterek, “İnsanlar ölmesin, cezaevlerinde zaten çok acılar yaşandı, bu hastalıklar yüzünden de acılar yaşanmasın” çağrısı yapıyor.
KARANTİNA KOĞUŞLARI OLUŞTURULUYOR
HDP Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyon üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, pek çok cezaevinde karantina koğuşları oluşturulduğunu söylüyor:
“Edirne cezaevini de aradım, ‘Yeni gelenleri ayrı koğuşa alıyoruz’ dedi. Bunun adı nedir, karantina koğuşudur. Bir başka şey söyleyeyim, Silivri Cezaevinde 7 kişilik koğuşlar zaten 35 kişiydi, şimdi karantina koğuşu oluşturmak için birini boşaltmışlar. 7 kişilik koğuşlarda 45 kişi kalıyor. 45 kişi aynı yerde kalıyor, şimdi siz hâlâ iyi bir şey yaptığınızı sanıyorsunuz. Böyle olmaz.”
HİJYEN YOK, BESLENME ZAYIF…
Gergerlioğlu, cezaevlerindeki duruma ilişkin bilgileri paylaşıyor:
“Durum zaten iyi değildi, koğuşları olması gerekenin 3-4 katı kalabalık. Sıcak su birçok yerde iki-üç günde bir veriliyor, bazı yerlerde soğuk su bile kesintili olarak akıyor. Şimdi bu virüse karşı en önemli şeylerden biri hijyen ancak su sorunu bile varken nasıl olacak. Üstelik hijyen maddelerinin temini konusunda çok önemli sıkıntılar var. Beslenme desek o zaten sorun. Mahpusların bağışıklık sistemlerinin zayıflamış olduğunu da çok iyi biliyoruz. Hal böyleyken cezaevlerinde zaten 1300 üzerinde hasta tutuklular, bunların 450’si ağır. 800’fen fazla 0-6 yaş arası çocuğu olan anne var. Yaşlı ve engelli tutuklular var.”
ÖLÜM GELMEDEN ADIM ATILMALI
Kapana kısılmış bir yerdeki mahpusların kaldığı cezaevlerinde binlerce ölüm gelebileceğini söyleyen Gergerlioğlu, Adalet Bakanlığına çağrıda bulunarak ilk elden yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:
- Öncelikli gruplar var tabii, yukarıda söylediğim hasta tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerekiyor bir kere. Ki bu sayılar arasında insan hakları örgütleri tarafından tespit edilemeyenler olduğunu da biliyoruz. Dün bana Afyon Cezaevinde KHK ile görevinden ihraç edilmiş bir polis memurunun yakınları ulaştı, kanser olmuş, bir ay önce ameliyat edilmiş, kemoterapiye gitmesi lazım, ama hastaneye gidemiyor, enfeksiyon riski altında bir kanser hastası. İnfaz erteleme işlemleri çok ağır ilerliyor. Bir an önce adım atılmalı.
- Anne-baba tutuklular var, binlerce aile ve büyük aile dramları yaşanıyor. Çocukları dışarıda, psikolojik-fizyolojik olarak kötü durumdalar, böyle bir salgın durumunda anne babası yanında olmayan çocukların sağlık açısından durumları sıkıntılı olabilir. Onlar da tahliye edilmeli.
- Yaşlı tutuklular var, bir keresinde Elâzığ Cezaevine gitmiştik, yaşlı bir kişi var felç geçirmiş, hastaneden de göndermişler. Cezaevinde yatıyor öyle, arkadaşları başında nöbet bekliyor. Yaşlı tutuklular da risk grubunda onlar da tahliye edilmeli.
- Engelliler var, koltuk değnekleri ile içeri girip adeta cezaevinde işkence yaşıyor insanlar. Ya da iki kolu olmayan insanlar var, banyo yapamıyorlar. Engelliler de tahliye edilmeli.
- Cezaevinde 800’fen fazla 0-6 yaş arası çocuğu olan anneler var ki bu çocukların 200’ü 0-1 yaş arası. O çocukları gördük, boyama kalemi bile verilmiyor. Çocuklar ve aileleri de serbest bırakılmalı.
- Son olarak şunu söyleyeyim, ağır suçlar hariç, tutuklu olarak yargılananlar tutuksuz yargılanmalı. Ben Kocaeli milletvekiliyim, HDP Kocaeli il örgütü neredeyse tamamı tutuklandı, 4 aydır iddianameleri yok. Anne-babası tutuklu olanlar var. Çocuklar dışarıda kalmış duruma. Böyle her bir yerde büyük dramlar var. Bu insanlar tutuklu yargılama yerine tutuksuz yargılanabilir.
HASTA TUTUKLU YAKINLARINDAN ÇAĞRI: EL ATIN, İNANLAR CEZAEVİNDE ÖLMESİN
Rakamlar büyük, bu rakamların arkasındaki gerçekler var. Tutuklular ve tutuklu yakınları…
9 yıldır cezaevinde bulunan Ulaş Deniz’in ailesi bu yakınlardan biri. Şu anda Kandıra F Tipi Cezaevinde bulunuyor. Biri cezaevinde olmak üzere iki kez tüberküloz hastalığı geçirdi. Abisi Turgay Deniz “Akciğerinin durumunu tahmin edersiniz” diyor. Daha fazlasını söylemeye dili varmıyor. Ulaş ile en son yüz yüze görüşmelerini yaptıklarında daha virüs Türkiye’de görüşmemişti. Arada telefonla yaptıkları görüşmelerde Ulaş ailesinin gönlünü rahatlatmaya hatta onlara dikkatli olmaları konusunda uyarılar yapmaya çalışmış: “Siz kendinize dikkat edin, kendinizi koruyun ben iyiyim.”
Kardeşi Ulaş Deniz’in geçirdiği hastalıklar nedeniyle herhangi bir grip salgınını bile çok ağır atlattığını söylüyor: “İki kere tüberküloz geçirmiş bir hasta ciğerlerinin durumu ortada. Ben de akciğer hastasıyım, 4 gündür babam beni evden çıkarmıyor, ama kardeşim hapishanede.”
Turgay Deniz cezaevlerini de iyi biliyor, çünkü kendisi de kalmış. “Cezaevlerinin koşulları zaten ortada. Hastalıktan korunmak için hijyen deniyor, iyi beslenme deniyor. Ama biz ne yapalım. Nereye gidelim” diye soruyor. Şimdi tutuksuz yargılansa da kendisi için de durumun ne olacağı belirsiz.
Sadece kendi yakınları için çağrı yapmanın mahcubiyeti ile ekliyor Turgay: “Tek kardeşim üzerinden söylemek doğru değil, bütün hasta tutuklular için söylüyorum. Durumu daha ağır olanlar da var. Benim kardeşim 3 ay cezaevinde tedavi gördü, durumu malum. Böyle hatta daha kötü bir sürü insan var. Biz ne yapalım, nereye başvuralım? Ne yapacağımızı bilmiyoruz.”
Son olarak şöyle bir çağrı yapıyor Turgay Deniz:
“Dünya cezaevleri boşaltıyor, İran bile boşaltıyor. Yani biz İran kadar mı olamıyoruz? Ya ev hapsine alsınlar, hasta zaten, yılalardır cezaevinde. İnsanlar ölmesin, cezaevlerinde zaten çok acılar yaşandı, bu hastalıklar yüzünden de acılar yaşanmasın. Hasta tutuklular, hamileler, yaşlılar bir an önce tahliye edilsin. İnsanlar cezaevlerinde ölmesin. Bütün talebimiz de budur. Başka talebimiz de yok.”
EŞİM KRONİK BÖBREK HASTASI, KALP HASTASI…
Abdürrahim Demir, Tekirdağ Cezaevinde. Eşi Nezahat Demir ile konuşuyoruz. Eşi kronik böbrek hastası, ki kere de anjiyo olmuş. 58 yaşında. Yürekleri ağızlarında Demir ailesinin de. 5-6 aydır görüşe gidemediklerini söylüyor Nezahat Demir: “Tekirdağ’da uzak zaten bize.4 çocuk var, maddi durumlar yetmiyor, gidemiyoruz. Yani bir taraftan da gitmeyeyim de bari o parayı göndereyim diyorum. 15 gün oldu en son konuşalı, ‘gelmeyin, ben iyiyim’ diyor, zaten hasta da olsa ‘iyiyim’ diyor, işte ne kadar iyi Allah bilir.”
“Hem böbrekleri hem kalbi” diyor Nezahat Demir ve ekliyor: “Virüs var şimdi, 58 yaşında hasta, cezaevinde. Hastaneye götürüyorlar mı bilmiyoruz. Allah korusun oradaki herhangi biri olsa, hepsi gider.” Kötü şeyler düşünmek istemiyor Nezahat Demir, ama çok kaygılı, Adalet Bakanlığına da çağrısı var: “Bir an önce el atılsın, tahliye olsunlar, sesimize kulak versinler. Tek biz değil, çok kişi bizim gibi. Duysunlar bizi.”
CEZAEVLERİNİN DURUMU ZATEN BELLİ…
Hüseyin Barsak ise Bolu F cezaevinde bulunuyor. Musa Barsak kardeşi Hüseyin Barsak’ın zaten midesinden rahatsız olduğunu belirtiyor: “Açlık grevleri sürecinde rahatsızlanmıştı, tedavi de olmadı.” En son salı günü telefon ile görüştüklerini söyleyen Musa Barsak kardeşinin ailesine tavsiyelerde bulunduğunu anlatıyor: “Bize kendi durumuna dair bir şey demeden dikkat edin, şunları yapın şöyle davranın falan dedi.” Koronavirüsün yaygınlaşması sonrası kaygılarının arttığını söyleyen Musa Barsak, “Kardeşim hasta zaten, ondan dolayı kaygılanıyoruz. Ne diyebilirim ki, insanların cezaevlerinde başına bir şey gelse ne olacak. Cezaevlerinin durumu belli, hasta tutuklular öncelikli olarak serbest bırakılmasını istiyoruz. Bununla ilgili bir an önce bir adım atılsın” diyor.