Yazarımız, Mimar Cengiz Bektaş'ı kaybettik
Türkiye'nin önemli mimarlarından biri olan ve uzun yıllardır gazetemizde ‘Yaşama Kültürü’ başlığıyla köşe yazan Cengiz Bektaş yaşamını yitirdi.
Cengiz Bektaş | Fotoğraf: Sinem Uğurlu/EVRENSEL
Nazife YAŞAR
İsmail AFACAN
İstanbul
Gazetemizin Yazarı, Mimar ve Şair Cengiz Bektaş’ı kaybettik. Ağa Han ve Mimar Sinan Büyük Ödülü Sahibi Bektaş, şeker hastalığına bağlı kalp yetmezliği nedeniyle bir haftadır İstanbul’daki bir hastanenin yoğum bakım ünitesinde tedavi görüyordu. Gazetemizde ilk yıllarından bu yana “Yaşama Kültürü” başlığıyla köşe yazıları kaleme alan Bektaş 86 yaşındaydı.
BEKTAŞ AİLESİNDEN CENAZE AÇIKLAMASI
Cengiz Bektaş'ın ailesi, Bektaş'ın vefatı ve cenaze törenine dair mesaj gönderdi:
"Sevgili dostlar, birçoğunuzun duyduğu doğru; ne yazık ki sevgili Cengiz Bektaş’ı yitirdik. O’nu uğurlarken yanımızda olmak istediğinizi biliyoruz. Bunu biz de isterdik ama bildiğiniz gibi zamanın tuhaf bir aralığından geçiyoruz. Böyle bir aralıkta O şöyle derdi; “Kalben burada olduğunuzu biliyorum, n’olur gelmeye kalkmayın”. Elçiye zevâl olmaz. Lütfen O’nun bu isteğine uyun ve O’nu anmak için iyi bir zamanda buluşmak üzere sevgiyle ve sağlıkla kalın."
PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral: "Bir rönesans aydınıydı"
EYÜP MUHÇU: MESLEK BÜYÜĞÜMÜZDÜ
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu:
"Cengiz Bektaş mimarlığı, mimarlık tarihinde özgün bir yere sahip olmuştur. Yapılarında doğa ve kent ilişkisini özenle kurgulamıştır. Eserleri bir yaşam kültürünü yansıtır. Bu nedenle, Mimarlar Odası tarafından iki yılda bir verilen Mimar Sinan Büyük Ödülü’nü almıştır. Her yönüyle örnek ve renkli bir meslek büyüğümüzdü. Sadece mimar değil aynı zamanda ozan, yazar, gazeteci gibi pek çok özellikleriyle bilinir. Mimarlar Odası’na, mimarlık camiasına ve topluma çok önemli bir miras bıraktı. Bir meslek örgütü olarak ürettiği, yarattığı değerlere sahip çıkacağız. Hem Türkiye’de hem de uluslararası camiada mimarlığın tanıtımında, mimarlığın toplumla buluşmasında çok değerli katkıları olmuştur. Onu her zaman saygı, sevgi ve özlemle anacağız.
CENGİZ BEKTAŞ KİMDİR?
26 Kasım 1934’te Denizli’de doğan Cengiz Bektaş, orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde, yükseköğrenimini DGSA Süsleme, Mimarlık Bölümleri ile Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde yaptı. 1959 yılında yüksek eğitimini tamamladı. 1960’ta Alman şehircilik kurslarına katıldı. Almanya’da serbest mimar olarak çalıştı. Orada girdiği iki yarışmada ödül aldı. ODTÜ’ye öğretim görevlisi olarak çağrılınca, Türkiye’ye döndü. 1962 – 63 öğretim yılında ODTÜ İnşaat İşleri Başkanlığı, Mimarlık işliğini bir yıl yönetti.
1963’te Ankara’da Oral Vural ile birlikte kendi mimarlık işliğini kurdu. 1963–69 yılları arasında yalnızca altı yıl süreyle mimarlık-şehircilik yarışmalarına girdi. 25’in üzerinde ödül kazandı. Cumhuriyet dönemi mimarlık tarihi örnekleri arasında sayılan yapılar gerçekleştirdi. 2 kez Ulusal Mimarlık Ödülü aldı. Akdeniz Üniversitesi (Antalya) Sosyal – Kültürel Özek yapısıyla 2001 yılında Uluslararası Aga Khan Ödülü’nü kazandı. Ankara’daki Türk Dil Kurumu yapısı, mimarlarca Cumhuriyet dönemini simgeleyen yirmi yapıdan biri sayıldı.
Cengiz Bektaş, 2001'de Ağa Han Mimarlık Ödülü'ne, 2014 yılında Uluslararası Mimar Sinan Ödülü’ne layık görüldü. Ayrıca 2016 yılında, Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde Mimar Sinan Büyük Ödülü’ne layık görüldü.
ŞİİRLERİ 16 DİLE ÇEVRİLDİ
Cengiz Bektaş 1950’de, Denizli'de yayımlanan yerel gazetede yazdığı köşe yazıları ile yazın yaşamına girdi. 1954’te DGS Akademisi’ndeki, Bedri Rahmi’nin seçici kurulda olduğu şiir yarışmasında birincilik kazandı. 1960 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türkçe Dergisi’nde Bektaş’ın şiirlerini Türkiye’de ilk kez yayımladı.
Şiirleri on altı dile çevrildi. Şiir betikleri ile birlikte mimarlık, kültür konularını işleyen 106 yapıtı vardır. Yurtdışında, yurt içinde sayısız toplantıya katıldı, bildiriler verdi.
Uluslararası PEN Türkiye Bölümü bir dönem 2. Başkanlığı, 6 yıl Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği Başkanlığı, 6 yıl Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı yaptı.
Cengiz Bektaş, Evrensel gazetesinin ilk yıllarından bu yana, Yaşama Kültürü başlığı altında yazıyordu.