Onlara teşvik verirken bize ellerinizi yıkayın diyenleri unutmayalım
"Deprem, sel hatta kıyamet kopsa bu adamlar bizi çalıştırmak ister, bu hükümet ise patronlara teşvik yasası çıkarır. Sabrımız bittiğinde ya da aramızdan birisine bir şey olduğunda dua etmeyeceğiz."
Fotoğraf: Evrensel
CMS İşçisi
İzmir
"Tüm CMS üst yönetimi ve Pandemi Kriz Yönetimi Komitesi, içinden geçtiğimiz zorlu süreci en iyi şekilde yönetmek, zamanında ve doğru adımları atabilmek, gereken tüm önlemleri hızla alıp hayata geçirmek için 7/24 görev başındadır. Her türlü gelişme ve aksiyon kararını tüm çalışanlarımızla şeffaf bir biçimde paylaşmaya devam edeceğiz. Bu süreçte sizlerden tek ve en önemli isteğimiz hastalığın yayılmasına karşı sürekli iletişimini yaptığımız önlemlere kulak vermeniz ve belirlenen tüm kurallara uymanız.”
Bu mesaj CMS irtibat gurubunun biz CMS çalışanlarına attığı mesaj. Bugün arkadaşlarla “Duruş olur mu? Bu hafta mı, gelecek hafta mı?” diye konuşurken gelen bu mesajla şok olduk desek yeridir. Ki bununla da kalmadı ne yazık ki, biraz fabrikanın aldığı “önlemlerden” bahsetmek istiyorum. Soyunma odalarımız kapatıldı mesela, ilaçlandı. Kapısına kilit vuruldu. Bize de iş elbisenizi evde giyip gelin dediler. “Nerde değişeceğiz temiz elbiselerimizi nerde giyeceğiz” diye sorunca “Değişmeyin eve iş elbisenizle gidin” dediler. Yani işyerinin kirini, pasını, mikrobunu evinize götürün bunda bizim için bir mahsur yok demeye getiriyorlar. İşçiler olarak biz de bulabildiğimiz her yerde üstümüzü değiştirip evimize gidiyoruz. Bu kararı alanlar ise bizi öyle görünce görmemezlikten geliyorlar herhalde.
Alınan bir diğer önlem ise sosyal alanların kapatılması oldu. Yani sigara ve çay içtiğimiz odaların kapatılması. 5-6 derecede bizden bekledikleri sigara ve çayımızı dışarda içmemiz. Ama işçiler koridorda sigara çaylarını içiyor. Tabii oturacak yer yok, bütün çay molalarımızı ayakta ya da çömelerek geçiriyoruz. Yani yemek yerken oturduğumuz zaman dışında hiç dinlenemiyoruz.
Alınan önlemlerden bizim en çok rahatsızlık duyduklarımız bunlar, bir işe yarayacağını düşünsek katlanılamayacak şeyler değil ama bu virüs salgınını önlemede çok yetersiz kalacağı aşikar. Çünkü hala servislerde, çalıştığımız bölümlerde, istirahat ederken bir aradayız. Bu salgından ciddi zararlar görmüş ülkenin vatandaşlarının internette uyarılarını hergün görüp okuyoruz. Tek yolun kendimizi evlerimizde karantinaya almak olduğu aşikar iken CMS yönetiminin bu kararı almakta ayak diremesinin tek nedeninin daha fazla cant, daha güçlü rekabet olduğunun farkındayız.
Bütün bunlar olurken fabrikamızda herkes cumhurbaşkanının konuşmasını heyecanla bekledi. Belki sokağa çıkma yasağı gelir de işe gelmeyiz diye. Ama patronlara teşvikten başka bir şey çıkmayınca hayal kırıklığına uğrayanlar kadar, “E ne bekliyordunuz!” diyenler de oldu. Patronlara çıkan teşviklerden çok mutlu olmuş olan Hisarcıklıoğlu ki kendisi TOBB başkanıymış, “Bakıyorum da neşen yerinde” diyen Cumhurbaşkanının esprisi ile ödüllendirildi. İşte o paketten bize çıkan anne ve babalarımıza o da yaşı tutuyorsa maske ve kolonya, en düşük emekli maaşının ise 1500 TL olması oldu. Ama artık şunu öğrendik; deprem, sel hatta kıyamet kopsa bu adamlar bizi çalıştırmak ister, bu hükümet ise patronlara teşvik yasası çıkarır. Cumhurbaşkanının dediği gibi sabrediyoruz ama sabrımız bittiğinde ya da aramızdan birisine bir şey olduğunda dua etmeyeceğiz.
Benim tek bir beklentim var. Nerde çalışıyor olursak olalım bize yapılan bu ihaneti, bu kâr hırsını bu gözü dönmüşlüğü unutmayalım. Bizim hastalığı ailemize taşıma ihtimalinin çok yüksek olduğunu bilen buna rağmen bizi inatla çalıştıranları, onlara teşvik üstüne teşvik verirken bize ellerinizi yıkayın diyenleri unutmayalım. O yıkayıp yıkayıp kirlerini çıkartmayı başaramadığımız o eller ile hesap soralım.
{{399939}}