İzmir Barosu'ndan Deman Güler: Yargı Paketi toplumsal barış için herkesi kapsamalı
İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Deman Güler, 3’üncü Yargı Paketi’nin siyasi tutukluları kapsam dışı bırakmasını değerlendirdi: Devlet suçun niteliği tartışmadan önlem almak zorunda.
Fotoğraf: AA
Kamuoyunda “af” beklentisi yaratan 3’üncü Yargı Paketi üzerinde AKP ve MHP arasında uzlaşıya varıldığı belirtildi. Bu paketteki maddelerin yasallaşmasıyla kapasitesinin çok üzerine çıkan cezaevlerinde 100 bin kişiye tahliye yolu açılacak. İnfaz indirimiyle ilgili düzenlemeleri içeren 3’üncü Yargı Paketi’nin siyasi tutukluların kapsam dışı bırakılmasını İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Deman Güler değerlendirdi. Devletin suçun niteliğini tartışmaması gerektiğin dile getiren Güler, “Koronavirüs salgından sonra hızlı bir şekilde gündeme getirilen bu tasarı, özellikle insani ihtiyaçları öne almak zorunda. Devlet suçun niteliği tartışmadan önlem almak zorunda” dedi.
"HUKUK ÖRGÜTLERİYLE ÇALIŞILMADI"
3’üncü Yargı Paketi’nin de önceki yargı paketleri süreçlerinde olduğu gibi hukuk örgütleriyle ve barolarla iş birliği yapılmadan hazırlandığını söyleyen Güler, barolar ve hukuk kurumlarının bu çalışmalara katkı sunmasının engellendiğini belirtti.
"TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN HERKESİ KAPSAMALI"
3’üncü Yargı Paketi’nde özellikle “Devlete karşı suçlar” adı altında nitelendirilen suçlara dair bir düzenlemenin yapılmadığını aktaran Güler, “Burada aslında eleştirilmesi gereken nokta, af denmese bile fiilli bir aftan bahsediliyor. Bir süredir zaten af yerine ceza indirimi uygulanıyor. Pakette ön görülen uygulamaya niteliği itibariyle af demek mümkün. Bu tür uygulamada temel prensip aslında toplumsal barışı sağlamak adına ‘devlete karşı işlenmiş suçlara’ da af getirilmelidir. Dünyada bunun örnekleri var. Ama bizde tam zıttı. Kişilere karşı işlenmiş suçlar ceza indirimi ya da affın konusu oluyor. Siyasi tutukluları kapsamayan bir durum, toplumsal gerilimin ortadan kaldırılmayacağına ya da iktidarın böyle bir irade sergilenmeyeceğine dair bir durumu ortaya çıkartıyor” diye konuştu.
"DEVLETLER YÜKÜMLÜLÜKLERİNE UYMAK ZORUNDA"
3’üncü Yargı Paketi’nin koronavirüsü nedeniyle hızlı bir şekilde gündeme getirildiğinin altını çizen Güler, “Bu tasarı, özellikle insani ihtiyaçları öne almak zorunda. Burada suçun niteliği tartışmasından ziyade devletin alması gereken önlemler var” diye belirtti.
Avrupa Konseyi’nin İşkenceyi Önleme Komitesi’nin birkaç gün önce koronavirüs nedeniyle yaptığı açıklamaya değinen Güler, “Komite devletleri detaylı bir açıklama yaparak uyardı. Pandemiye karşı kapalı ortamlarda devletlerin ne tür sorumlulukları olduğunu anlattı. Bu uyarlar içerisinde sağlık koşullarının sağlanması konusunda ciddi önerileri oldu. Ayrıca cezaların hafifletilmesi ya da affa varan çözüm önerileri de yer aldı. Bu uyarıları bütüncül bir mantıkla düşünmek lazım. Özellikle yaşlı, hamile ve çocukların cezaevleri, geri gönderme merkezleri ve daha pek çok kapalı tutulma mekanlarında haklarının korunması isteniyor. Çünkü sağlık hakkı, korunması ve sağlanması için devletlere verilmiş pozitif yükümlülüktür. Eğer doğru bir şekilde uygulanmazsa çok ciddi sorunlar yaratabilir. Bu yüzden hükümet bu uyarıları dinlemek zorunda. Ancak bu yolla salgın kriziyle başa çıkmak mümkün olur” dedi.
Güler, sağlık krizinin yarattığı bir dönemde cezaevlerine yönelik ceza indirimlerini kapsayan bir yasa tasarısının, ayrımcı bir yöntemle değil, insanı gözetmesi gerektiğini söyledi. (İzmir/MA)