24 Mart 2020 08:03

"Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu tartışılmadan infaz düzenlemesi olmaz"

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ceza Muhakemesi Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu tartışılmadan infaz düzenlemesi yapılmasının mümkün olmadığını söyledi.

Öztürk Türkdoğan | Fotoğraf: MA

Paylaş

Berivan ALTAN

Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (CMK) tartışılmadan infaz düzenlemesinin yapılmasının mümkün olmadığını söyleyen İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Siyasetçiler ve gazeteciler hapiste kalmaya devam edecekse, bunu Türkiye’ye anlatamazsınız” dedi.

Türkiye'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına dair bir dizi önlemler alınırken, doluluk oranı ve hijyen koşulları uygun olmayan cezaevleri de en riskli alanların başında geliyor. Salgının yayılmasıyla birlikte kamuoyunda artan endişeler ve yükselen tepkiler üzerine hükümet, infaz düzenlemesinin yer aldığı 3'üncü Yargı Paketi’nin bu hafta TBMM'ye sunacağını açıkladı. Ancak infaz yasasında değişikliği öngören pakette, siyasi tutukluların kapsam dışı bırakıldığı ileri sürüldü.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı ve hukukçu Öztürk Türkdoğan, 3. Yargı Paketi ve salgınla birlikte yeni bir riskle karşı karşıya kalan hasta tutukluların durumuna ilişkin Mezopotamya Ajansına değerlendirmelerde bulundu.

"MAHKEMELER TUTUKLULARIN DOSYALARINI YASAL DÜZENLEME BEKLEMEDEN DEĞERLENDİRMELİ"

Koronavirüs salgınında en riskli alanlardan birinin cezaevleri olduğunu belirten Türkdoğan, yasal düzenleme beklenmeksizin, mahkemelerin ilk olarak tutuklular bakımından resen dosyaları yeniden ele alarak değerlendirme yapması gerektiğini vurguladı. Özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler ile çocuklarıyla birlikte kalan kadınların en riskli gruplar arasında yer aldığını söyleyen Türkdoğan, Adli Tıp Kurumunun da bu nokta da kronik hastalığı olanlar ve ağır hasta olanlar için hızlıca rapor vermesi gerektiğinin altını çizdi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar açısından infaz yasasında kapsamlı bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, “İnfaz yasasının 25’inci maddesi engel oluyor. Özellikle toplum güvenliği bakımından tehlikeli kriteri karşımıza çıkıyor. Bu nedenle iktidarın kapsamlı bir infaz kanunu değişikliğini gündemine alması gerekiyor” dedi.

"TMK'Yİ KONUŞMADAN İNFAZ DÜZENLEMESİNİ KONUŞMAK DOĞRU OLMAYACAKTIR"

İnfaz düzenlemesinde TMK'nin de ele alınması gerektiğine işaret eden Türkdoğan, “İktidarın sürekli terör suçları kapsam dışı olacak söylemi üzerine çok şey söylenebilir? Öncelikle şunu sormak gerekiyor? Terör suçları dediğiniz nedir? Mevcut TMK kapsamındaki suçlar ise Türkiye’de TMK şiddet araçlarını kullananlarla, kullanmayanlar arasında herhangi bir ayrım yapmış değil. Bu nedenle TMK’yi konuşmadan ve tartışmadan bir infaz düzenlemesini konuşmak doğru olmayacaktır” diye konuştu.

"TMK DEMOKRASİ ÖNÜNDE BİR ENGELDİR"

Türkdoğan, TMK’nin siyasi partileri ve muhalefeti baskı altında tutmak için kullanıldığını belirterek, TMK düzenlenmeden önce TCK'de yer alan 141, 142 ve 163’üncü maddelerin aynı şekilde kullanıldığına dikkati çekti.

Türkdoğan, “TCK’nin 314’üncü maddesi (Silahlı örgüte üye olmak) hiçbir şekilde silah kullanmayan siyasetçi, belediye başkanı, seçilmişlere, milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler, aktivistlere, insan hakları savunucularına uygulandığına dair somut veriler var. Dolayısıyla Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu raporu da bunu eleştiriyor. Keza aynı şekilde düşünceleri nedeniyle TMK’nin 7. maddesinden örgüt propagandasından ceza veriyorsunuz. Bunların değişmesi gerektiğini söylüyor. Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle en büyük sorunu TMK’dir, değişmesini istiyor. Çünkü siyasi muhalefet, toplumsal muhalefet bu kanunla baskı altına alınıyor. Demokrasi önünde bir engeldir” dedi.

"TÜRKİYE'YE, KENDİ TABANINIZA ANLATAMAZSANIZ"

İnfaz düzenlemesinde kapsam dışı bırakıldığı belirtilen “Terör suçlarını” soran Türkdoğan, “Bombalama eylemleri yapanları mı yoksa gazeteciler, siyasetçileri mi? Bu infaz düzenlemesi TMK’yi kapsama almayacaksa, çıkacak infaz düzenlemesinde Selahattin Demirtaş, Adnan Selçuk Mızraklı, Gültan Kışanak, Selçuk Kozağaçlı, Osman Kavala ve gazeteciler hapiste kalmaya devam edecekse, bunu Türkiye’ye anlatamazsınız. Çok fazla suç tipini salacaksınız ancak hiçbir şekilde suç işlememiş, sadece siyasi düşünceleri nedeniyle TMK ile insanları hapiste tutacaksınız. Türkiye’ye anlatamazsınız. Kendi tabanınıza da anlatamazsınız” şeklinde konuştu.

"BİR MİLYONA İNSAN ALIKONULMUŞ"

Cezaevlerinde 300 bin tutuklu ve hükümlünün olduğunu, 500 bin kişinin denetimli serbestlik uygulamasına maruz kaldığını ve iki yılın altında ceza alan yaklaşık 200 bin kişinin denetimli serbestlikle uygulamasıyla özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını ifade eden Türkdoğan, “Adli kontrol olmazsa cezaevlerinde 600 bin kişi olacaktı. Denetimli serbestliğin bu kadar kötü kullanıldığı bir ülke olabilir mi? Bir milyon insan özgürlüğünden mahrum edilmiş durumda” diyerek, kapsamlı bir düzenlemenin ele alınması gerektiğine işaret etti.

"İKİLİ İNFAZ REJİMİNDEN VAZGEÇİLMELİ"

Türkiye’nin ikili infaz sisteminden vazgeçerek, eşit infaz sisteminin uygulanması gerektiğini dile getiren Türkdoğan, “İnfaz sürelerinin, şartlı tahliye sürelerinin eşitlenmesi gerekiyor. Burada bir ayrım yapılmamalı. İnfaz yasasının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar ile ilgili infaz düzenlemesinde yer alan 25’inci maddenin kalkması lazım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye adına verdiği Abdullah Öcalan kararı var. Siz bir insanı ölünceye kadar hapiste tutamazsınız. AİHM bunu sözleşmeye aykırı olarak değerlendiriyor. Bir mahpusun yaşını ve sağlığını göz önüne alarak, mutlaka tahliye olacağı tarihi bildirmeniz gerekiyor. Çok sayıda disiplin cezası düzenlenmiş, hücre cezası alanların şartlı tahliye olamayacağına dair hükümler var. Bir insanı 20-25 yıl hapiste tutacaksınız. Birkaç defa hücre cezası alınca ‘infazını yaktık’ diyeceksiniz. Bu ikili bir cezalandırma yöntemidir. 1990’lı yıllarda hüküm giyen, yani DGM’de yargılananların yeniden yargılanması gerekiyor. AİHM’in bu konuda kararları var. Buna dair düzenleme yapılması gerekiyor. Yüzlerce insan yüksek mahkeme kararlarına rağmen cezaevinde tutuluyor. Dosyalar incelemeye alınmıyor. Bu grubu ne yapacaksınız” diye sordu.

"SADECE MHP'NİN TABANINA YÖNELİK BİR DÜZENLEME KABUL EDİLEMEZ"

İmralı Cezaevi’nin koşullarına dikkati çekerek, “İmralı Cezaevi koşulları konuşulmadan, hangi infaz düzenleme yasasını konuşacağız” diyen Türkdoğan, şunları söyledi:

“Sadece MHP’nin kendi tabanına yönelik bir ihtiyaçtan kaynaklı bir düzenleme gündeme gelecekse, bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bir yandan 220. maddedeki suç örgütü üyelerine örtülü af getireceksiniz, bir yandan da aynı ceza kanunun 314. maddesindeki yasa dışı örgüt üyeleriyle ilgili hiçbir şey yapmayacaksınız. İkisi de örgüt. Suç örgütüne infaz düzenlemesi getiriyorsanız, öbürüne de getirmeniz lazım. İkisi de şiddet araçlarına başvuranlar ve öyle ki suç örgütünün hepsi istisnasız şiddet araçlarına başvurmuş. TMK’den hüküm giyen insanların birçoğunda şiddet aracı yok sadece adaletsizlik var.”

"ATK, TEKEL VASFINI KÖTÜ KULLANIYOR"

Özellikle ATK’ye verilen geniş yetkilerin sınırlandırılması ve tam teşekkül hastanelerinde raporlarının kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Türkdoğan, “ATK tekel vasfını kötü kullanıyor. Yüzlerce kronik ve ağır hasta var bunları tespit ediyor ama ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. Kronik hastalıklar bakımından denetime yaş sınırlandırılmasının getirilmemesi gerekir” dedi.

"KİŞİYE ÖZGÜ DÜZENLEME OLMAZ"

Türkdoğan, infaz düzenlemesiyle ilgili kamuoyuna yansıyan “örgüt lideri hariç” ibaresine de değinerek, şöyle konuştu:

“Bu tarz kişiye özel düzenlemeler yapılamaz. Türkiye’de 1999’dan bu yana Abdullah Öcalan’ın cezaevinde kalmasını sağlama adına yüzlerce, binlerce insan mağdur edildi. Bir kişiye dönük düzenleme yapmak için sürekli olarak hukuk garabeti yaratıldı. Bu olamaz. Bir insan hasta ise örgüt lideri diyerek ‘tahliye olamaz’ diyemezsiniz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis alanların ölünceye kadar cezaevinde kalması düzenlemesine benziyor.”

"EŞİTLİK İÇİN MUHALEFETİN ORTAKLAŞMASI LAZIM"

İnfaz düzenlemesinde muhalefete büyük sorumluluk düştüğünü hatırlatan Türkdoğan, “Eşitlik olması için tüm muhalefetin ortaklaşması lazım. Salgın cezaevlerini etkileyecekse, virüs hangi suç türüne, kimin yattığına bakmayacaktır. Dolayısıyla muhalefetin de ayrımcılığa destek verecek bir düzenlemeyi kabul etmemesi gerekir” uyarısında bulundu.

Türkdoğan, infaz düzenlemesinden Kürtler, sosyalistler, devrimciler, siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve belediye başkanlarının yararlanmamasının toplumda kırılmaya neden olacağını söyledi.

"AYRIMCI DEĞİL EŞİTLİKÇİ DÜZENLEME"

İktidara seslenen Türkdoğan, ayrımcı değil, eşitlikçi bir düzenleme yapılmasını istedi. İnfaz düzenlemesi kapsamında Adalet Bakanlığından görüşme talep ettiklerini ve daha önce konuya dair hazırladıkları raporları bakanlık yetkilileriyle paylaştıklarını aktaran Türkdoğan, infaz düzenlemesine ilişkin baroların, hukuk örgütlerinin ve insan hakları kurumlarının da görüşlerinin alınması gerektiğini söyledi. (Ankara/MA)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Türk Metal yönetiminin imzaladığı koronavirüs önlemleri, işçiyi vurdu

SONRAKİ HABER

Salgına rağmen çalışan gazeteciler: Panik yaratmamak adına gerçekler gizlenemez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa