Korona günlerinde kadına şiddet: Bahaneler arttı, acil önlem şart!
Kuşlara ekmek vermek, çocukların ses çıkarması bahanesiyle şiddet, uzaklaştırma kararına rağmen salgını eve girmek için gerekçe yapmak, karakolların "salgın var, bir şey yapamayız" sözleri ve dahası…
Fotoğraf: Evrensel
Adile DOĞAN
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı
Koronavirüs salgını süresince de kadına yönelik şiddet artıyor. Bu olağanüstü durumda da kadınların yaşadığı sorunlar görünmez hale geliyor.
Biz de salgının daha fazla yayılmaması için daha fazla evdeyiz ama bu dayanışmayı bıraktık anlamına gelmiyor. Telefonla, WhatsApp gruplarıyla, her türlü iletişim aracını kullanarak kadınların erişimine açık olmaya çalışıyoruz. Buna mecburuz, çünkü görüyoruz ki şiddet de katmerlenerek artıyor.
Son 10 gündür çok sayıda şiddet vakasıyla karşı karşıya kaldık. “Olağan” hallerde de dernekte en temel gündemlerimizin başında şiddet geliyordu, şimdi yaşadığımız olağanüstü durum ise şiddetin arttığını gösteriyor bize. Bir şey daha gösteriyor; devletin artan şiddete karşı acilen bir eylem planı açıklaması ve hayata geçirmesi gerekiyor…
POLİS 5 SAAT SONRA GELDİ, KAPIDAN BAKTI GİTTİ
Şu yazının başına oturup yazıyı bitirinceye kadar geçen sürede bile iki kadından yaşadıkları şiddeti anlattıkları telefonlar aldım.
Malum her yer kapalı; kahveler, meyhaneler, camiler... Erkekler evde. Dernek üyelerimizden biri aracılığıyla bize ulaşan 3 çocuk annesi, eşi işçi olan bir kadın bu “kapalılığın” ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: “Normalde mesaisi bitince gider dışarda içer, eve geç gelirdi. Eğer erken davranıp çocuklarla uyumuşsak, bana saldırmazdı. Ama şimdi işten çıkıp, saat 7’de elinde içki poşetiyle geliyor. İçip içip beni dövüyor. En son polisi aradım, polis 5 saat sonra geldi. Hiçbir şey de yapmadı..."
Polis, üstüne üstlük kadına "Her yerde korona salgını var, sizin için güvenli yer yok, evde kalın" deyip adama da nasihat etmiş.” Alo 183’ü aramasını söyledik, ama “Evde yanımda o varken 183’ü arayamam” dedi. Sığınmaevine gitme konusunda da kaygıları büyük. “Çocuklarımı almazlarsa…”, “Ya orada salgında yeterli önlem alınmıyorsa…”, “Salgın bitince ne olacak….” soruları devam ediyor. Biz de bu büyük kaygılar karşısında kendi çözümlerimizi üretmeye çalışıyoruz; eğer bir şiddet durumu söz konusu olursa bize çağrı atacak, biz de hemen karakolu ve Alo 183’ü arayacağız.
UZAKLAŞTIRMA KARARI OLAN ŞİDDET FAİLİ EVE DÖNDÜ
Bu ay boşanma davası olan metal işçisi bir kadın arkadaşımız var mahallede. Korona salgını dolayısıyla ertelenen duruşmalar, onun da boşanma davası var. Uzaklaştırma kararı olan ve işyerinde kalan adam, korona salgınını fırsat bilip “Kendime bir yer buluncaya kadar birkaç gün kalayım” diyerek kendisini çocuklara ve kadına acındırarak eve dönmüş… Daha üçüncü gün yeniden başlamış şiddet. Kadının polisi arayacağını bildiği için de çıkıp evden gitmiş. “Benim gibi yüzlerce kadın var. Ben bir hata yaptım eve aldım, ama sonuçta pek çok kişi de bugünlerde vicdanına yenilebilir. Buna bir dur demek lazım” diyor.
"KUŞLARA EKMEK KIRINTISI VERDİN" DAYAĞI!
Bize mesajla ulaşan bir kadın, yaşadığı şiddetin bahanesini, “Sabah kuşlara ekmek kırıntısı atmam” diye açıklıyor… Ekmek kırıntısı… “Ben aslında her sabah kuşlara ekmek kırıntısı atarım… Şimdi evde ya kaç gündür, ne yapsam batıyor adama… ” Bu, son 10 gündür yediği ilk dayak da değil; "Sen niye bu diziyi izliyorsun? Kesin o erkek oyuncuya aşıksın…" bahanesiyle gördüğü şiddet yüzünden kafasında hâlâ sargısı duran 5 dikiş var. “Çoluk çocuk evdeyiz, uygunsuz videolar izliyordu, ‘Yapma, çocuklar var’ dedim, ‘Bak dışarıda yapıyorsun, bari evde yapma, çocuklar görecek dedim…" Bu bahaneyle sıkılan boğazı mosmor. “Kaynanam tam karşıda oturuyor, bağırmama geldiler. ‘Ne oluyor?’ diye sorunca, ‘Bu kadın manyak, beni videolardan kıskanıyor’ dedi. Küçük kaynım gülerek ‘Aman yenge, ne büyütüyorsun, bu işyerinde paydoslarda hep izliyor’ diyerek güldü bana” diyor. Adliyelerin kapalı olduğunu duyduğu için televizyondan, suç duyurusunda bulunamayacağını düşünmüş. Ona her koşul altında haklarını kullanabileceğini, adliyelerin kapalı olmasının başvurusunun alınmaması için bahane olamayacağını, karakolda da işlemlerin yapılabileceğini söylüyoruz. Çekiniyor. Çocuklarıyla beraber bu salgın günlerinde başka bir yere gönderilme ihtimali onu çok korkutuyor.
Mahalleden bir esnafın telefonuyla öğreniyoruz; sokakta ağzı yüzü kan içinde, ayağında terliklerle bir kadın var. Kadının ağzından burnundan kan gelesiye yediği dayağın sebebi ise “Gürültü yapıp beni neden uyandırıyorsun…” Evde çocuklara kahvaltı hazırlarken çıkan sesi bahane eden kocasının şiddeti kadının terliklerle dışarı kaçmasına neden olmuş. Hemen karakolu arayıp bilgi verdik; sokağı tarif ettik. Kadın karakola götürüldü. Şikayetçi olmaktan vazgeçti. Eve döndü.
DEVLET HER ŞARTTA SORUMLU, KORONA GÜNLERİ HARİÇ DEĞİL!
Kadınlar korona salgınıyla kapalı kaldıkları evlerde, şiddetle, şiddet failleriyle baş başa… Görüyoruz ki kadınların büyük kısmı şiddeti büyütmemek için kendilerini "ne istenirse yapmak" zorunda hissediyor. Sokağa çıkmanın kadınlar için zaten zor olduğu memlekette, şimdi bir de tümüyle kapatılan ev kapıları arkasında kadınlar yaşadıkları karşısında bir yardım talebinde bulunmaktan bile alıkonulmuş durumda.
Her koşul altında devam eden şiddete karşı, her koşul altında haklarımız olduğunu unutmayalım.
6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasası, devlete her şartta kadınların şiddetin korunması için sorumluluk yüklüyor.
Korona günleri hariç değil!
KORONA SALGINI SÜRECİNDE ŞİDDETE KARŞI ACİL TALEPLER
Taleplerimiz açık;
- Devlet kapalı kapılar ardında daha da katmerlenen, görünmezleşen, kadınların kendilerini daha korunaksız ve çaresiz halde hissettikleri bu şiddet ortamına karşı bir acil eylem planı hazırlamalı, kadınları bilgilendirmeli, tüm kurumlarıyla kadınlara şiddete karşı hakları olduğunu anlatmalı.
- Kolluk güçleri kadına yönelik şiddet olaylarına müdahale ve işlem konusunda uyarılmalı, kadınların başvurularının “korona salgını” bahanesiyle” göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğu ilan edilmeli.
- Koruma ve tedbir kararlarında gecikme yaşanmaması için devlet acilen önlem almalı.
- Bu süreçte danışma ve destek mekanizmalarında aksama olmaması için özel önlemler alınmalı, ihtiyaca yönelik yeni özel şiddetle mücadele birimleri kurulmalı ve 24 saat esasına göre her an ulaşılabilir hale getirilmeli.
- Sığınmaevlerinin koşulları düzeltilmeli, salgın konusunda alınan önlemler artırılmalı.
- Kadına yönelik şiddet konusunda adli süreçler ertelenmemeli, kadınların uzayan yargı süreçlerinde ikinci, üçüncü kez mağdur edilmesinin önüne geçilmeli.
- Korona salgını bahanesiyle işyerlerinde kadın çalışanların haklarının gasbedilmesi, kadınların bağımlılıklarını ve güvencesizliklerini de artırıyor. Kadınların çalışma yaşamındaki haklarının korunması ve hak gasplarının engellenmesinin kadına yönelik şiddete ve kadınları eşitsizliğe mahkum eden koşullara karşı da vazgeçilmez olduğunu hatırlatıyoruz! Kadın çalışanların haklarının gasbedilmesinin önüne geçilmeli. Ücretli izin haktır.
- Şiddet mağduru, boşanmış, tek ebeveyn olarak çocuklarının bakım sorumluluğunu üstlenen, maddi desteğe ve sağlık, eğitim, bakım desteğine ihtiyaç duyan kadınların özgün ihtiyaçları için bakanlıklar düzeyinde acil önlemler alınmalı, bu önlemler geciktirilmeden hayata geçirilmeli.
- Tüm medya organlarında kadınlara şiddet durumunda başvurabilecekleri yerlere, haklarına ve devletin kadınları güvenceye alacağına ilişkin bilgilendirme yayınları yapılmalı, kamu spotları hazırlanmalı.
- Şiddet riski olan, şiddete uğrayan ve fiziki olarak bu zamana kadar şiddete uğramasa da salgının yarattığı güvensizlik ortamında şiddet tehdidi altında olan tüm kadınlara devlet uzmanları, görevlileriyle ulaşmalı ve kadınların durumlarının ve ihtiyaçlarının sorulmalı, bu ihtiyaçlar derhal karşılanmalı.