Acil tıp teknisyeni: Koruyucu ekipman yok, yüz yüze gelinen hasta sayısı arttı
Ankara 112 acil servisinde iş yükü arttı. Evrensel'e konuşan acil tıp teknisyeni, koruyu ekipman eksikliğini ve koronavirüse dair karşı karşıya oldukları riskleri anlattı.
Fotoğraf: Sercan Küçükşahin / AA
Buse VURDU
Ankara
Her gün onlarca hastayı hastanelere taşıyan acil tıp teknisyenleri zor koşullar altında çalışmaya devam ediyor. Gazetemize konuşan Ankara 112 bünyesinde çalışan bir acil tıp teknisyeni, koruyucu gözlük ve yüz siperliği temininin yok denecek kadar az olduğunu söyledi. Fazla mesailer kaldırılmasına karşın personel eksikliğinin sürmesi nedeniyle iş yükü artıyor, teknisyenler daha fazla hasta ile yüz yüze geliyor.
Kovid-19 vaka sayısının gün geçtikçe arttığı Türkiye’de sağlık emekçileri ağır koşullarda çalışmaya devam ediyor. Sürekli bulaşma tehlikesiyle karşı karşıya olan sağlık emekçilerinin hem kendilerinin korunması hem de hastalığın daha da yayılmaması adına birçok ihtiyaçları bulunuyor. 24 saatte en az 4-5 Kovid-19 pozitif veya şüphesi olan hasta taşıyan acil tıp teknisyenleri de büyük risk altında işlerini yapmaya çalışıyor.
"KORUYUCU GÖZLÜK VE YÜZ SİPERLİĞİ YOK DENECEK KADAR AZ"
Çalışma koşulları ve nitelikli kişisel koruyucu donanıma (KKD) erişimleri hakkında konuştuğumuz, Ankara 112 bünyesinde çalışan bir acil tıp teknisyeni hala birçok ihtiyaçlarının karşılanmadığını ifade ediyor. Koruyucu gözlük ve yüz siperliği temininin yok denecek kadar olduğunu ifade eden acil tıp teknisyeni, “Alınan koruyucu gözlüğü silerek tekrar tekrar kullanmamız isteniyor. Oysa Dünya Sağlık Örgütünün bu gözlüklerin nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları var. Ancak bununla alakalı bir eğitim ya da enfeksiyon kontrol komitesinden öneri almayan bizlere, gözlükleri vakayı götürdüğümüz hastane bahçelerinde dezenfektanla veya çamaşır suyuyla silmemiz, sonra tekrar kullanmamız söyleniyor” diyor.
EĞİTİM İLE UYGULAMA BİRBİRİNİ TUTMUYOR
Kendilerine verilen eğitimler ile uygulamaların birbirini tutmadığını ifade eden acil tıp teknisyeni, bu nedenle işlerini kaygı içinde sürdürdüklerini dile getiriyor. Kendilerine son olarak n95/ffp2 maske üzerine cerrahi maske giyerek 24 saat kullanabileceklerinin duyurulduğunu aktaran acil tıp teknisyeni, “Ancak COVID-19 salgınının erken safhalarında yapılan KKD eğitiminde n95/ffp2 maske üzerine cerrahi maske takmanın maskeyi nemlendireceği ve bunun da bulaş riskini arttıracağı söylenmişti” diyor.
"SÜT İZİNLİ PERSONEL ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYOR"
Hastalığın günbegün arttığı koşullarda sağlık emekçilerinin KKD ihtiyaçları karşılanmazken çalışma koşulları da ağırlaşıyor. Acil tıp teknisyeni sağlık çalışanının iddiasına göre, Ankara 112 İl Ambulans Servisi Başhekimliğine bağlı çalışan süt izinli personel, Cumhurbaşkanlığı genelgesinde belirtilenin aksine hazırlanmış olan Sağlık Bakanlığı genelgesi uyarınca çalıştırılmaya devam ediliyor. Hem kendinin hem de yenidoğan çocuğunun yaşam giderleri nedeniyle ücretsiz izin alamayan kadın sağlık emekçileri, tek maaşla nasıl geçinecekleri endişesi ile enfekte olup çocuğuna bulaştırma korkusu arasında sıkışıyor.
"PERSONEL EKSİK, İŞ YÜKÜ ARTIYOR"
Acil tıp teknisyeninin aktardığına göre bir başka tutarsızlık da mesailer konusunda yaşanıyor. İlk aşamada fazla mesailerin kaldırıldığı duyurulmasına karşın karardan 2 saat sonra çalışanların dilekçe yoluyla fazla mesaiye kalabilmesinin önü açılıyor. Sağlık çalışanlarının çoğu mesaiye kalmazken, personel ihtiyacının da karşılanmaması nedeniyle iş yükü artıyor: “Personel yetersizliğinden ötürü fazla mesailerle Ankara 112 de günde aktif çalışan ambulans sayısı 140 ile 150 arasında değişiklik gösteriyor. Fazla mesailerin kaldırılmasıyla personeli dinlendirmeyi amaçladığını iddia eden idare, günlük 15-20 ambulans ekibini hizmet dışı bırakarak kalan ekiplerin iş yükünü artırıyor. Vaka ortalamasının 13-14 olduğu, bir vakanın ortalama 1 saat sürdüğü Ankara’da bu karar üzerine ekiplerin vaka ortalaması 16-17 vakaya çıkıyor ve sözde dinlendirilmek istenen personele daha fazla iş yükü bindiriliyor.”
"AMBULANS TEMİZLİĞİ DE BİZE YÜKLENİYOR"
Acil tıp teknisyeni, ambulansların temizliğinden de kendilerinin sorumlu tutulduğunu ifade ediyor: “Gözlükleri hastane bahçelerinde temizlememiz istenmesi gibi ambulanslar da aynı şekilde. Vakayı hastaneye teslim ettikten sonra çamaşır suyu ile sedye, duvarlar, tavan, taban, ön kabin kısaca ambulansın her yeri nöbetteki ekip tarafından hastane bahçesinde tek kullanımlık spanç/pedlerle temizleniyor. Normalde malzeme temini yaptığımız teknik destek birimimizde temizlik için solüsyonlu cihazların olması gerekirken bu cihazların yokluğu nedeniyle bu görev de biz sağlık emekçilerine yüklenmiş durumda” diyor.
"YAŞATMAK İÇİN YAŞAMAK İSTİYORUZ"
Acil tıp teknisyeni, sağlık emekçilerinin yükünün hafifletilmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor: “Dinlenme ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya bile zor zaman bulduğumuz, zaten yüksek risk grubunda olan bizler için salgına yakalanma olasılığımızı daha da arttıran 24 saat nöbet usulü üzerinde değişiklikler yapılmalı. Çalışma saatlerinde yapılacak düzenlemelerle vardiya sisteminde dönüşümlü olarak dinlendirilerek çalışmamız sağlanmalı, yeni atamalar yapılmalı ve KHK ile hukuksuz yere ihraç edilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmelidir. Bizler yaşatmak için yaşamak istiyoruz... ”