Müzik iyileştirir: Eve kapananlar için 5 albüm önerisi
Özlem Ertan, eve kapandığımız bugünlerde Rachvelishvili’nin ‘Anita’, Güreli’nin ‘Zamboni Sokağı’, Karlıbel’in ‘Doğu Masalları’, Savall’in ‘İstanbul’, Levy’in ‘Sentir’ albümlerini tanıttı.
Albümlerin kapaklarından kolaj.
Özlem ERTAN
Koronavirüs salgını nedeniyle evimize kapandığımız bu günlerde müziğe, edebiyata, sinemaya uzun lafın kısası sanata çok ihtiyacımız var. Zira sanat hem hayata bağlar insanı hem de hayallere sürükler. Yaratıcılığı ve bunun mayasında bulunan hayal gücü, insanı insan yapan temel özelliklerden biri olduğuna göre, ruhumuzu esir alan karanlığa ışık düşürecek olan da yine sanattır.
Müzik için “Evrensel bir dildir,” denir. Doğrudur. Aksi taktirde yabancısı olduğumuz lisanlarda söylenen şarkıları dinlerken hüzünlenebilir, neşelenebilir, hatta düş kurabilir miydik? Biz de istedik ki bu zor günlerde dinleyebileceğiniz, her müzik zevkine hitap eden, size umut aşılayacak farklı farklı albümler önerelim.
ANİTA RACHVELİSHVİLİ’DEN ‘ANİTA’
İlk önerim son zamanların en sevilen opera sanatçılarından Anita Rachvelishvili’nin 2018’de Sony Classical etiketiyle yayımlanan albümü ‘Anita’ olacak. 2007’den beri sahnede olan Gürcistanlı Mezzosoprano Anita Rachvelishvili güçlü, dramatik sesiyle kısa zamanda dikkat çekmiş ve klasik müzik dünyasının efsane şeflerinden Daniel Barenboim’in davetiyle 2009-2010 sezonunda İtalya’nın Milano kentindeki La Scala Tiyatrosunda, Carmen rolüyle sahneye çıkarak uluslararası kariyerine şahane bir başlangıç yapmıştı.
Fransız Besteci Georges Bizet’nin ‘Carmen’ operası hem çok popüler ve sevilen bir eserdir hem de mezzosoprano ses için yazılmış en gösterişli rollerden birini yani Carmen’i barındırır. Anita Rachvelishvili, Carmen yorumuyla parladığı opera dünyasında kısa sürede adını duyurdu ve şu an dünya sahnelerinin aranan mezzosopranolarının başında geliyor.
Rachvelishvili’nin CD’si ise sanat yaşamında ona başarı kazandıran aryalardan oluşuyor. Georges Bizet’nin ‘Carmen’ operasından iki aryanın yanı sıra, Saint-Saens’nin ‘Samson ve Dalila’, Giuseppe Verdi’nin ‘Il Trovatore’ ile ‘Don Carlo’, Charles Gounod’nun ‘Sappho’, Pietro Mascagni’nin ‘Cavalleria Rusticana’ operalarının da dahil olduğu eserlerden seçilmiş aryalar bunlar arasında.
MEHMET GÜRELİ’DEN ‘ZAMBONİ SOKAĞI’
İkinci önerim ise kelimenin tam anlamıyla çok yönlü bir sanatçı olan Mehmet Güreli’nin ‘Zamboni Sokağı’ adlı albümü. 2017’de Ada Müzik’ten çıkan ‘Zamboni Sokağı’ hayatın görünenin altındaki gizemli derinliklerine taşıyacak sizi. ‘Zamboni Sokağı’ndaki on iki şarkının tamamı Mehmet Güreli bestesi. Ömer Hayyam’ın ‘Kimse Bilmez’, Salâh Birsel’in şiiri ‘Une Ballade Contre Les Amours/Bir Gazel Sevilere’ ve Defne Sandalcı’nın imzasını taşıyan ‘I Love You’ hariç tüm şarkı sözleri ise Oyuncu ve Yönetmen Görkem Yeltan’ın imzasını taşıyor.
‘Zamboni Sokağı’ sözleriyle, müzikleriyle, düzenlemeleriyle, şarkılara eşlik eden müzisyenleriyle çok başarılı, umut dolu bir albüm. ‘Sen ve Ben’ şarkısında Jehan Barbur sesiyle eşlik etmiş Mehmet Güreli’ye. ‘I Love You’ ile ‘Une Ballade Contre Les Amours’da ise Eda Baba’yla düet yapıyor Güreli. Akın Eldes, Ayşe Tütüncü, Serkan Polat, Özgür Taş, Serkan Akpolat, Emre Ay, Emre Karabulut, Üner Demir, Yahya Dai, Fırat İkisivri, Erkan Özkan ve Adem Temiz gibi usta müzisyenlerin de katkıda bulunduğu ‘Zamboni Sokağı’nı mutlaka dinleyin.
AYDIN KARLIBEL’DEN ‘DOĞU MASALLARI’
Besteci ve Piyanist Aydın Karlıbel, bu toprakların yetiştirdiği en değerli sanatçılardan biri. Mütevazi kişiliğiyle de bilinen sanatçının 2016’da Lila Müzik’ten çıkan albümü ‘Doğu Masalları’ dinlemekten pişman olmayacağınız çalışmalardan. Cemal Reşit Rey’in öğrencisi olan Aydın Karlıbel’in araştırmacı yönü de bu albümde öne çıkıyor. ‘Doğu Masalları’nda aralarında Johann Strauss’un da olduğu besteci ve virtüözlerin İstanbul ve Osmanlı sultanları için bestelediği eserleri piyanosuyla yorumlayan sanatçı, öncesinde kapsamlı bir araştırma yaparak bu eserlerin notalarını Avrupa ve Amerika’daki kütüphanelerden temin etti. Sonrasında ise transkripsiyonlarını yaptı. Tarihsel açıdan büyük önem taşıyan bu CD’nin kaydı Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’de yapılmıştı.
YASMİN LEVY’DEN ‘SENTİR’
Şimdi sırada Sefarad müziğinin güçlü sesi Yasmin Levy var. Türkiye’de de çok sevilen Levy’nin albümleri arasında 2009’da çıkan ‘Sentir’in bende ayrı bir yeri var. Bunun en önemli nedeni ise uzun yıllar evvel vefat eden babasıyla teknoloji yardımıyla düet yaptığı ‘Una Pastora’nın da ‘Sentir’de bulunması. Yasmin Levy’nin, Manisalı bir Sefarad Yahudisi olan babası Yitzhak Levy ile birlikte söylediği bu şarkı duygulandırıyor insanı. Yüreğine dokunuyor.
500 küsur yıl önce İspanya’dan sürülen Sefarad Yahudilerinin Ladino dilindeki şarkılarının dünya çapında popüler olmasına büyük katkıda bulunan, 1975 Kudüs doğumlu Yasmin Levy’nin insanın içine işleyen nağmeli sesiyle söylediği, bu albümde yer alan şarkılar arasında benim diğer favorilerim ise ‘Mi Korason’, ‘El Amor Contigo’, ‘Hallelujah’, ve ‘Nos Illego el Final’.
JORDI SAVALL’DEN ‘İSTANBUL’
Erken devir müziklerini yeniden hayata döndüren, barok ve Rönesans döneminde yaygın olan, ancak zamanla kullanım alanı azalan viola da gamba’yı tekrar müzik dünyasına kazandıran Katalan Müzisyen Jordi Savall ile bitireyim bu listeyi. Jordi Savall’in dünya müziğine katkıları saymakla bitmez. Onun tüm albümleri tavsiyemdir. Dinlerken büyük keyif alacağınıza ve farklı çağların, dünyaların kapısını aralayacağınıza kuşkum yok.
Bununla birlikte yaşadığımız toprakların zengin kültürüyle birebir ilişkili olması hasebiyle 2009’da Hesperion XXI topluluğuyla birlikte yaptığı ‘İstanbul’ albümünden özellikle bahsetmek isterim. Pek çok usta sanatçının katkısıyla ortaya çıkan ‘İstanbul’, yaşadığımız kentin çok kültürlü ve zengin müzik kültürünü yansıtan önemli bir çalışma. Albümün önemli bir kısmını Boğdan Prensi Dimitri Kantemir’in Türk müziği besteleri oluşturuyor. 15 yaşında geldiği İstanbul’da 22 yılını geçiren Dimitri Kantemir, Türk Müziğine en çok katkıda bulunan isimlerdendi. Kendi icadı olan nota sistemiyle birçok klasik besteyi yok olmaktan kurtardı, Türk musikisi makamlarıyla şarkılar besteledi ve Batı’ya Osmanlı kültürünü tanıttı.
Jordi Savall ‘İstanbul’ albümünde Dimitri Kantemir bestelerinin yanı sıra İstanbul ve Osmanlı kültürünün önemli yapı taşlarından Sefarad ve Ermeni ezgilerine de yer verdi.