Hastane çalışanları: Ayrımcılık yapmayı bırakın personel eksiğini tamamlayın
Taşerondan kadroya geçirilen hastane çalışanları, temizlik ve hasta bakımını aynı anda yaptıklarını belirterek, bir an önce personel alımı yapılmasını istiyor.
Fotoğraf: Pixabay
Nazife ORTAKÇI
Ankara
Salgın günlerinde en yoğun çalışmanın olduğu yerler hastaneler hiç şüphesiz. Taşerondan kadroya geçirilen hastane çalışanları, bir yandan temizlik yapmak bir yandan da hasta bakımıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını belirterek, bir an önce personel alımı yapılması gerektiğini söylediler. Emekçiler, ek ödemeler konusunda sağlık çalışanları arasında ayrım yapılmasına ise tepkili.
Hastanenin bilgi işlem kısmında çalışan bir işçi, sağlık çalışanları arasında ayrım yapılmamasının gerekliliğini vurgulayarak “Bakanın bahsettiği ek ödemeyi yalnızca memurlar alacak. Oysa taşerondan kadroya geçenler de aynı özveriyi gösteriyor, sağlık hizmetlerini eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor. Bu nedenle maaşlarımızda ve özlük haklarımızda bizler de iyileştirme istiyoruz. İnsanlar her akşam bizim fedakarlığımızı alkışlıyor. Bu fedakarlık değil, insanlığa karşı görevimiz. Bizler de sağlık hizmetindeki bir bütünün parçalarıyız” dedi.
HASTALAR DÜNE GÖRE DAHA AGRESİF
Sohbetimize katılan hasta yönlendirmede çalışan bir işçi ise koruyucu tedbirleri aldıklarını ama hastaneye virüslü bir hasta geldiğinde 14 günlük bir karantinaya alınacaklarını söyledi. O iki hafta boyunca ailesinin ne yapacağını düşünmekten çok yorulduğunu anlatan işçi, şunları söyledi: “Tüm bu strese karşılık bir de az insanla çok iş yaparak ayrıca yıpranıyoruz. Gerilim toplumun her tarafını sarmış durumda, acile gelen hastalar düne göre daha agresif. Bize ve güvenlikte çalışanlara çok iş düşüyor. Hastalarla itinayla ilgilenmeye çalışıyoruz ama bu yeterli değil. Bence çözüm olarak televizyonlarda hasta ve hasta yakınlarına sağlık emekçileriyle nasıl iletişim kurmaları gerektiğine ilişkin eğitimler verilmeli, sağlıkta şiddet yasası bir önlem olarak çıkartılmalı. Bir yandan da süreçle ilgili, farklı konularda eğitimler çalışanlara da uygulanmalı.”
ÇOK İŞ YÜKÜ, ÇOK HATA DEMEK
Salgında en çok gündem olan temizlik konusuna ilişkin, hastanenin temizlik çalışanları ile konuştuk. Bir temizlik işçisi “Diyaliz bölümünde çalışıyorum, her gün onlarca hasta geliyor. Salgından dolayı hasta yakınları içeri alınmadığı için bazı engelli hastalar ile doğrudan bizler ilgileniyoruz. Öte yandan hemşirelerin iş yoğunluğu nedeniyle de bize de çeşitli görevler veriyorlar. Bir yandan temizlik, bir yandan hasta bakımı derken çok yoruluyoruz” dedi. İlkokula giden bir çocuğu olduğunu ve eşinin de sağlık sektöründe çalışan engelli bir işçi olduğunu aktaran işçi, izinli olduğu için çocuğa eşinin baktığını söyledi. İşçi evde yaşadıklarını ise şöyle anlattı: “Aileme virüs kaptırmamak için eve gider gitmez tüm kıyafetlerimi yıkıyorum. Çocuğum evde sıkıldığını, dışarıda oyun oynamak istediğini söylüyor. Ona yaşadığımız bugünleri bir türlü anlatamıyoruz. Bu süreçte evdeki ve işteki psikolojimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz.” Temizlik için personel sayısının arttırılması gerektiğini vurgulayan işçi, “Çok iş yükü, çok hata demek. Dört kişinin yapacağı bir işi tek kişi yapıyor, işçiler çok yıpranıyor. Acilen personel alımı olmalı” dedi.
Başka bir temizlik çalışanı ise hastanede tüm çalışanların kullandıkları kıyafetlerini yıkayacak bir çamaşırhane olması gerektiğini dile getirdi. Konuşmaya dahil olan başka bir işçi ise “50 ve üzerindeki yaşları olan temizlik işçilerinin daha az riskli ortamlarda çalıştırılması gerekli” diye ekledi.