30 Mart 2020 00:40

Salgın devam ederken

İzmir Tabip Odası’nın mesleki, bilimsel ve yereldeki olağandışı durumlar deneyimi; şu anda o kurulda olan herkesten daha fazladır. Salgınla başarılı bir savaş, ortak akıl ve ortak mücadele ile olur.

Fotoğraf: DHA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

İlk Koronavirüslü hastanın tespit edilmesinden bu yana 19 gün geçti. Hasta sayısı 2 bine yaklaşırken kaybettiğimiz insan sayısı 130. Sadece İzmir’de bu hastalığa yakalanan sağlık çalışanı sayısı 100’e yaklaştı. Maalesef ki virüsün yayılım hızı ve kaybettiğimiz hastaların sayısı beklenen gibi.

Korkumuz Avrupa’daki örneklere benzemek. Her gün bine yakın insanın öldüğü İtalya ve İspanya, salgının önüne geçemiyor. Salgının yayılmaması için alınan tüm tedbirlere rağmen, önümüzdeki 3-4 haftanın sıkıntılı geçeceği kesin. Salgına karşı bu savaşta en önde mücadele veren sağlık çalışanlarının şimdilik moral ve motivasyonları iyi ama ilerleyen günler için hazırlıklı olmalıyız.

Defalarca söylediğimiz için tekrar olacak ama tekrarında fayda var. Bu salgının ülkemize ne zaman sıçrayacağı ve nasıl seyredeceği bu işin uzmanları tarafından belliydi. Bu ülkenin konu ile ilgili resmî otoritesi olan Sağlık Bakanlığının ilgili kurum ve kuruluşlarla yapmış olduğu hazırlıkları, şu an yaşadığımız sorunlara çözüm buluyor olsa bile, önümüzdeki günlerdeki hasta ve kayıplarımızın artış hızına yetişemeyeceği belli. Bu konuda oldukça deneyimli Ankara’da Türk Tabipler Birliği (TTB), illerde Tabip Odaları ve uzmanlık dernekleri ile daha güçlü bir dayanışma oluşturulmalıydı. Hala yapılabilir ve zararın neresinden dönersen kardır. Bu birlikteliğe yerel yönetim temsilcileri de mutlaka katılmalı ve daha etkili tedbirler bir an önce alınmalıdır.Önümüzdeki günlerde bizi neler bekliyor? Ve karar alıcıların neler yapması gerekiyor?

  1. Bulaşma hızını azaltmak için acilen sokağa çıkma yasağı getirilmeli,
  2. Virüs ile mücadele, yoğun ve artmış bir şekilde sürerken daha fazla sağlık iş gücüne ihtiyaç olacak. Sağlık çalışanlarının özellikli alanlarda çalışma koşulları hala yeterli değil. Korunma tedbirleri kapsamında kullanılacak ekipmanların yetersizliğinin yanında, başta hekimler olmak üzere hastanede sağlıklı ortamlarda dinlenme şartları yok. Hekimler 24 saatlik nöbetlerde, kimi zaman uygun şartlar olmadan çalışıyor, fizyolojik ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar. Virüslü hastaya temas etmiş sağlık çalışanın, kendini karantinaya alacağı hastane yakınında; dinlenme ya da kalma alanları da (otel, misafirhane) hala oluşturulmadı.
  3. Salgın ile mücadele devam ederken, yaşam da devam ediyor. 4 milyon nüfuslu İzmir’de, zorunlu olarak hastaneye gitmek durumunda kalan vatandaşlarımız olacak. Kalp krizi geçiren hastalarımızdan, böbrek taşı düşüren, kolu bacağı kırılan hastaya kadar binlerce hastanın sağlık hizmeti alması gerek.

Peki bu hastalarımız nereye gidecek? Hastalarımızın bir kısmı, kendilerine de virüs bulaşır korkusuyla hastanelere gitmezken, bir kısmı da hastanelerden sağlık hizmeti alamıyorlar. Vakit geçirmeden İzmir’de 3 ya da 4 hastanenin, “Temiz Hastane” olarak normal hastaya değil, ama pandemi dışı zorunlu hastalara hizmet vermesi gerekiyor. Bu konuda; sayın İzmir İl Sağlık Müdürü, Çiğli Eğitim Hastanesi ve Buca Seyfi Demirsoy Hastanelerini ayırmış olduklarını İzmir Tabip Odası Başkanı’na iletmiş ama bunu, ben bile bilmiyorsam halkımız nereden bilsin. Bu bilgi, genel duyuru yolları ile halka duyurulmalı, ayrıca sözü edilen o iki hastaneye kuşkulu dahi olsa, hiç vaka alınmamalıydı. Oysa her iki hastaneye de şüpheli vakalar yatırılmakta, test pozitif çıkarsa sevk edilmekte. Bu hastanelerde test pozitif vakaların hastanede kaldığı süre içindeki bulaş riski yok mu sayılacak?

  1. Salgında en önde mücadele eden sağlık çalışanlarının hastalandıklarında “sağlıklı” bir şekilde gidecekleri bir sağlık tesisinin de hızla oluşturulması gerekli.
  2. Bugün belli olan İzmir ili Pandemi Kurulu’nda İzmir Tabip Odası neden yok?

Bilmiyoruz. İzmir Tabip Odası’nın mesleki, bilimsel ve yereldeki olağandışı durumlar deneyimi; şu anda o kurulda olan herkesten daha fazladır. Ayrıca bir ildeki salgın, afet gibi durumlarda var olan, sayın Vali’nin başkanlığındaki İl Hıfsısıhha Kurulu’nun daimi üyelerinden birisi de Tabip Odası’dır. Sayın yöneticilere İzmir Tabip Odası’nın 6023 sayılı yasa ile kurulmuş, görevi “halkın sağlığını korumak” olan bir kamu kuruluşu olduğunu hatırlatmak isterim. Bu salgınla başarılı bir savaş, ancak ortak akıl ve ortak mücadele ile olur. Halkın sağlığı kimsenin keyfi kararları ile tehlikeye atılamaz.

Sağlıcakla kalın...

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI