Dr. Ergin Koçyıldırım: Yurt dışına test satıp yine yurt dışından almak anlaşılmaz
Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ergin Koçyıldırım: Yaygın test yapılması gereken bir dönemde 500 bin test satıp, yurt dışından hızlı test kiti satın almak anlaşılır değil.
Koronavirüs teşhisi için geliştirilen moleküler tabanlı tanı kiti | Fotoğraf: Tahir Turan Eroğlu/AA
Kovid-19 pandemisi tüm dünyayı etkisi altına aldı. Türkiye’de de vaka sayısı her geçen gün katlanıyor. Konunun uzmanları, meslek örgütleri, hekimler yaygın test ısrarını sürdürüyor. Ancak görünen tablo Türkiye’de hala test sıkıntısı yaşandığı yönünde. Tam bu tartışmaların odağında geçtiğimiz hafta, Sağlık Bakanlığı ABD’ye 500 bin test kiti sattıklarını duyurmuştu. ABD’de yaşayan Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doktor Ergin Koçyıldırım da konuyu araştırmış, böyle bir bilginin ABD resmi kaynaklarında olmadığını Bakanlığa yazdığı açık mektup ile anlatmıştı.
Konuyu sorduğumuz Koçyıldırım Evrensel'e “Yaygın test yapılması gereken bir dönemde bu sayıda test satılıp, yurtdışından hızlı test kiti satın almak bir hekim olarak benim için anlaşılması zor bir konu” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığına yazdığınız açık mektup ile başlayalım. Türkiye’nin ABD’ye gönderildiği söylenen yerli üretim test kitleriyle ilgili çeşitli görüşmeler yaptınız. ABD kaynaklarında böyle bir bilgi olmadığınızı aktardınız… Detayları bir kez daha anlatır mısınız?
Amerika’da hiçbir tıbbi ürünün Amerikan Gıda ve İlaç kurumunun onayı olmadan kullanılamayacağını bildiğim için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Amerika’ya satıldığını söylediği 500,000 test kiti hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için, Amerikan Haber Alma yasasından da faydalanarak Türkiye’den gönderilmiş koronavirüs testinin var olup olmadığını, kullanılıp kullanılmadığını sordum. Aldığım yanıtta FDA sitesinde de varolduğu gibi kullanılan testler arasında Türkiye’den gönderilmiş test olmadığını gördüm. Bu satış gerçekleşmiş olabilir. Kimin aldığını, testlerin ne amaçla ve nerede kullanıldığını bilmemiz mümkün değil. Asıl konu yaygın test yapılması gereken bir dönemde bu sayıda test satılıp, yurtdışından hızlı test kiti satın almak bir hekim olarak benim için anlaşılması zor bir konu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 500 bin rakamını da tekrar etti. Siz bir laboratuvarın da satın almış olabileceği tahminine yer verdiniz. Bu konuda yeni bir bilgi var mı?
Bana bu konuda bir yanıt gelmedi. Bu test kitlerinin kime satıldığını ve nerede kullanılmış olduğuna dair bir yanıt almadım.
AÇIKLAMA 280 KARAKTERE SIĞDIRILMADAN YAPILMALI
Türkiye’de ilk vakanın ortaya çıktığı günden bu yana Sağlık Bakanlığına yetersizlik eleştirileri var. Siz nasıl görüyorsunuz?
Şeffaflık yok. Daha detaylı bilgi paylaşımı olmalı. Günlük toplam test sayısı, hastanede yatan hasta sayısı, kaçının yoğun bakımda olduğu, solunum cihazı gerektiren hasta sayısı ve görülen hastaların hangi illerde olduğu sayılarıyla birlikte açıklanmalı. 280 karaktere sığdırmaya çalışmadan, bakanlığın internet sitesinden detaylı açıklama yapılmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 490 bin sağlık personeli olduğundan bahsetti “dev bir sağlık ordusu” yorumu yaptı. En kötü senaryoyu düşündüğümüzde bu rakamlar yeterli mi?
Bu sayının yeterli olup olmadığına sanırım en güzel yanıtı Sağlık Bakanı’nın 32,000 kişilik yeni istihdam planı veriyor.
Türkiye’de 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bu yasak herkes için mi gelmeli?
Yasak kelimesi doğru değil kanımca. Her yaş insanın evde kalarak bulaşıcılığa engel olması temel olmalı. Her ülkenin kendi aldığı kararlar var. Bu konuda yetkili makamların önerilerine uyulmalı.
TTB SÜRECE DAHİL EDİLMELİ
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) Bilim Kurulunda yer alamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hekimlerin en büyük meslek örgütü olan TTB, uzmanlık dernekleriyle ortak mükemmel çalışmalar yapıyor. Önemli olan, TTB, salgın Türkiye’de görülmeden çok önce önerilerde bulunmuştu. Sevindirici olan Bakanlığın bu TTB önerilerini geç de olsa uygulamaya başlaması. Ancak resmi olarak TTB sürece dahil edilmeli.
"Koronavirüs'ten kaçış yok, bağışıklık kazanmak gerek" diye çeşitli görüşler de var. Hatta İngiltere’de bu yöntemin izlenilmesi tartılmıştı… Siz katılıyor musunuz bu duruma? Hepimiz yakalanacak mıyız? Eğer öyleyse neden bu kaçış?
Uzun vadede nüfusun yüzde 60-70’i bu virüse maruz kalacak. Amaç herkesin aynı anda hasta olmasını engelleyerek bulaşıcılığı kontrol etmek ve hastanelere olan yükü kontrol edebilmek.
KRİTİK HASTALARIN ORANI YÜZDE 5. MORALİNİZİ YÜKSEK TUTUN
Sizin şu an evlerine hapsolmuş ve endişe içinde yaşayan halka tavsiyeniz var mı?
Öncelikle TV’de konunun uzmanı olmayan kişilerin verdikleri bilgilere itibar etmemeleri. Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği gibi resmi kurumlardan bilgi almalarını öneririm. Sorularını da bu resmi kurumlara direkt olarak sormaları önemli. Halkımıza şunu söylemek istiyorum. Global istatistiklere göre yüzde 95 hasta bunu hafif veya orta şiddette geçiriyor. Kritik durum görülen hastaların oranı yüzde 5. Bunu düşünerek morallerini yüksek tutmalarını, ellerini sık ve usulüne uygun yıkamalarını, evde kalarak bulaşıcılığı engellemelerini öneririm. Sağlık Bakanlığına önerim de test sayısının süratle artırılması ve hastalık bulguları olan kişilere testin en hızlı şekilde yapılması. (İstanbul/EVRENSEL)