Koronavirüs ve biz
Sadece öğrenciler mi ya işsizler ya ücretsiz zorunlu izne çıkanlar; faturalar, krediler, okul taksitleri, en temel ev alışverişini nasıl karşılayacağız diye düşünmekteler.
pxhere
Asena ÖZEKEN
Kartal
Değişen dünya sisteminde hepimizin bir rolü var. 21.yy’da teknolojik gelişimleri, liberal bir düzenin evrimleştiğini, küreselleşmeyle birlikte tüm kamu diplomasisi araçları kullanılarak sistemin tek tipleştiğini, tercihlerimizin, alışkanlıklarımızın farklı yollarla değiştirildiğini görmekteyiz. Nasıl başladığı, nasıl çözüleceği henüz bulunmayan Covid-19 virüsünün ortaya çıkmasıyla çok kısa sürede bu değişimlerin örneklerinden birini de yaşıyoruz.
ZAMANIN FARKLI GEÇTİĞİ BİR ARALIK
Öncelikle bu virüsün gelişiyle hiç beklemediğimiz bir anda bireysel izolasyon yaşamaya başladık. Okullarımızı, işlerimizi bırakıp evlerimize kapandık ve kapanmak zorundayız. Hala dışarı çıkmakta ısrarcı insanlarımız olmasına rağmen ve dışarı çıkma yasağı gelmediği için birçok vatandaşımız çalışmak zorunda kalsa dahi bir şekilde herkes kendini, kendi imkanlarıyla karantinaya aldı. Olumlu olacak olursak kendimize bazı sorular sormak için bir fırsat çıktı; ‘’Biz kimiz, ne için yaşıyoruz?’’. Kapitalist sistem içinde tutunmak için sabahtan akşama kadar koşturduğumuz bir dünyada ne kendimizi ne de bize bir nefes kadar yakın olan ailemizi, sevdiklerimizi tanıyabiliyoruz. Dünya tabi ki realistliğini yani çıkarlarını arka plana atmış olmamakla birlikte evlerde nefes almaya başladı. Evet endişelerimiz ve bu durumun ne kadar süreceğinin belirsizliği baki kalmakta ama bunun dışında tattığımız bambaşka şeyler de var. Bize yetmemeye başlayan çoğu şeyin doyumsuzluktan olduğunu, aslında çok önemli şeylere sahip olduğumuzu fark ettik. Akşamdan akşama 1-2 saat görebildiğimiz ailemizle birbirimizi yeniden keşfettik. Kendimize döndük, okumayı ertelediğimiz kitaplara, izlenmeyi bekleyen dizilere, filmlere, yapılacaklar listemizde duran hobilere şans tanımak için vaktimiz oldu. Oturup da kendimizi düşünmeyeli uzun zaman olmuştu. Şimdi size tavsiyem kaçtığınız tüm duygularınız belki de kaçtığınız benliğiniz şu an karşınızda... Çok şey gördük şu kısa süreçte; lüzumsuz geçici şeylere heves etmemeyi öğrendik, ufak şeyler için sevdiklerimizi kırmamayı öğrendik, hayatın bir an bitebileceğini gördük. Bazen pişmanlıklarımızla yüzleştik, durduk ve bir sorguladık; hayatımızdan kimler geldi kimler geçti, neler yaşadık, en önemlisi kim bize ne hissettirdi? Bunlarla yüzleştikçe tek tek boşluklarımızı dolduran, kendi bilincinde biri olarak çıkabileceğiz bu süreçten. En güzeli de tekrardan hiçbir şey gözetmeksizin birlik oluştu, beraberlik ruhu canlandı. Fırsatını bulmuşken kendimize, hayatımıza bakıp öz eleştiri yapabilmeliyiz. En önemlisi de bu dinginlik zamanında hayatımıza dokunan ya da bir zaman dokunmuş herkese teşekkür etmeli ve tertemiz bir sayfa açmalıyız.
BİR DE OLUMSUZLUKLAR
Olumsuz açıdan bakarsak biraz önce bahsettiğimiz gibi hepimiz kaygı içindeyiz, ekonomik anlamda sıkıntılar gün yüzü göstermeye başladı bile. İnsanlar önlerini göremediği için neyi, nereye, ne kadar yettirebiliriz düşüncesine çoktan kapıldı. Öğrencilere bakacak olursak hepsinde farklı kaygı, kafalarında bin bir soru; ‘’Bursum yanacak mı, stajım ne olacak, son dönemdi okul uzayacak mı, memlekete gidemiyorum ya yurdu karantinaya çevirirlerse sokakta mı kalacağım, sınavlar nasıl olacak, bu durum seneye bizi nasıl etkileyecek?” gibi daha birçok cevabı olmayan soru... Sadece öğrenciler mi ya işsizler ya ücretsiz zorunlu izne çıkanlar; faturalar, krediler, okul taksitleri, en temel ev alışverişini nasıl karşılayacağız diye düşünmekteler. İnsanlar rahat rahat oturup sağlıklarını düşünemiyorlar bile çünkü sistem o kadar adaletsiz ki maalesef birlik olunmuş şu dönemin alt yüzünde bile sınıf farklılıklarından doğan toplumsal sorunlarla karşılaşıyoruz. En büyük sorumuz ise Türkiye ekonomisi bu virüsü ne kadar ikame ettirebilecek? Daha şimdiden birçok havayolu firması batma eşiğine geldi. Vaat edilen ekonomik paketse virüsten dolayı evinden çıkmayan seyahat edemeyecek ya da tatile gidemeyecek olan halkı çok da kapsamıyor gibi. İşsiz veya şirket sahibi olmayan çalışanları SGK ödeme ötelemeleri ilgilendirmiyor çünkü her gün virüs tehdidine maruz kalmasına rağmen işe gitmek zorunda bu insanlar. Tabi ki gerçekçi bir açıdan baktığımızda dışarı çıkma yasağının getirilmesi o ülkenin ekonomisinin vatandaşlarının faturalarını, temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar sermayeye sahip olması gerekir.
O yüzden önümüzü göremediğimiz bu günlerde tedbirli olmalı, önce sağlığımızı korumalıyız. Evimizde kalıp krizi fırsata çevirip ertelediğimiz ne varsa gerçekleştirmeye çalışmalıyız, etrafımızın bilinçlenmesini sağlamalıyız. Sosyal mesafemizi korumalı, her türlü alınması gereken tedbirleri almalıyız.