31 Mart 2020 10:15

Kapitalizmin son kullanma tarihi geçti

Koronavirüs salgınına böylesi bir tarihsel ve sınıfsal perspektiften bakmak kapitalizmin bu salgın karşısında çaresiz kaldığını değil, kendi sürdürülebilirliğini sağlamak için hareket ettiğini açıklar

Kaynak: Max Pixel

Paylaş

“Virüsler kısaca zorunlu hücre içi parazitleridirler. Her ne kadar tartışmalı olsa da yaygın bilimsel kanıya göre ‘canlı olmayan; ancak canlılığın eşiğinde olan varlıklar’ olarak tanımlanmaktadır.” *

İlkokul, lise müfredatlarında, biyoloji kitaplarında bulunabilecek en basit tanımlardan biridir.

“Hücreler insan vücudunu oluşturan temel yapı taşlarıdır…”Bu cümle de çoğumuza okullarda ezberletilen tanımlar arasında yer alır.

Virüsün veya hücrenin çeşitlerinde patron hücresi, öğrenciye bulaşan virüs, zengini etkileyen bakteri, siyasi çıkarcı virüs tanımları yoktur. Çünkü bunlar doğa bilimleri alanına ait tanımlardır ve “sınıf” kavramı bu tanımlarda yoktur. Ama her nasılsa tarihte bilinebilen ilk salgınlardan bugüne kadar hep sosyal bir takım sonuçlar ve etkiler yaratmışlardır.

Şimdi 21. yüzyıldayız. Endüstri 4.0 tartışılıyor, tüm üretimi robotlar yapacak iddiaları ortaya atılıyor, “insan klonlanabilir mi?​”, “uzayda yaşam kurulabilir” makaleleri birbirini izliyor. Dahası mevcut kapitalist üretimin en gelişkin biçimine sahip ülkeleri böbürlenerek birbiriyle güç yarıştırıyor. Ticaret hacimleri, geliştirdikleri teknolojiler, üretim hızları…Milyarlarca dolarlık piyasalar. Bu devasa çarklara hükmedenler kapitalistler. İçlerinden en zengin 26 tanesinin toplam serveti 3.8 milyar insanın toplam gelirinden daha büyük.

TARİHTEN BUGÜNE

E hal böyleyse “her şey hem tarihsel hem de sınıfsaldır” diyerek biyolojik olan virüslerin insanda yarattıkları etkiler de tarihsel ve sınıfsaldır diyebiliriz. Nasıl mı? Kolera, veba, çiçek, İspanyol gribi gibi dünya çapında etkili olan pek çok salgın ortaya çıktı. Bu salgınlarda ölen zenginler, yöneticiler, tüccarlar da oldu elbette. Yani bugünkü 26’nın sınıfsal ataları. Bu salgınlarda hayatını kaybeden, kalıcı hasarlar alan milyonlarca insanın yüzde doksanından fazlası ise hep köleler, yoksul semtlerin insanları, işçiler, köylüler oldu. Yani bugünkü 3.8 milyarın sınıfsal ataları.

Bugün dünya üzerindeki bilgi ve teknolojinin gelişmişlik düzeyi Kolera, veba salgınlarının görüldüğü zamanlardan daha yüksek. Ancak insanlık tarihinde yönetici sınıflar olarak karşımıza çıkanların böyle salgınlar karşısındaki tutumları hep birbirine denk.

Veba, Kolera, Çiçek salgınlarından kendini saraylara, özel doktorlar, iyi yiyecekler, ilaçlar ile kapatıp, hastalıktan kırılan halka dini vaizlerde bulunan tutum ile; kendilerine ait özel adalara özel jetlerle uçan; yanlarında özel doktorlar götüren; havuzlu villalarının güneşli bahçelerinden ‘evdekal’ mesajları yayınlayanların tutumları ne kadar da ortak.

Virüsler hep var oldu, hep var olacak; bilinenler biçim değiştirecek veya yenileri türeyecek. Kimisi salgına dönüşecek. Zengin fakir ayrımı yapmadan bünyeye girseler de virüsler zenginler ve yoksulları eşitleyen, yöneten ve yönetileni aynı anda etkileyen demokratik bir özne değildirler.** Ve tüm toplumun çıkarlarını değil, sadece üretim araçlarının mülkiyetini elde tutanların zenginliklerini gözeten tüm sınıflı sistemlerin ortak sonucu: üreten emekçi sınıflar için yıkım!

KAPİTALİZM “BELA” ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR

Koronavirüs salgınına böylesi bir tarihsel ve sınıfsal perspektiften bakmak; kapitalizmin bu salgın karşısında çaresiz kaldığını değil, kendi sürdürülebilirliğini sağlamak üzere hareket ettiğini açıkça ortaya koyar. Ki bu açıklığı virüsten korunmak için grev yapmak zorunda kalan İtalyan metal işçileri, sosyal medya üzerinden seslerini duyurmaya çalışan “evde kalamıyoruz çünkü çalışmak zorundayız” diyen kargo işçileri, Evrensel Gazetesi’ne, Genç Hayat’a mektuplar gönderen meslek lisesi öğrencileri, virüs salgınının çeşitli sosyal, toplumsal, ekonomik sonuçları ile çarpışan milyonlarca insan kanıtlıyor. Doğanın tahribatının vardığı nokta, savaşlar, hastalıklar… İnsanı yok sayan kapitalist sistem bundan sonra da “bela” üretmeye devam edecek. İnsanlık tarihinden, toplumun işleyiş yasaları ve çelişkilerinden yola çıkarak söylüyoruz; kapitalist sistemin son kullanma tarihi geçti! Hem de yüz yılı aşkın süre önce!

RAFTAN İNME VAKTİ

1917 Ekim Devrimi ve SSCB’nin salgınlar karşısında izlediği taktiklere bakmak bile bunu kanıtlıyor. Ama kapitaslist sistem kendiliğinden yıkılmayacak bir sistem olduğu için, kendinden kaynaklanan, kendi çarklarının dönmesini yavaşlatan bir takım krizler de üretir. Bu krizleri yine kendisi aşabilir; ancak milyarlarca insan için daha fazla yıkım yaratarak.

Önemli olan kârdır. Önemli olan kârın korunması ve hep daha fazlasının elde edilmesidir. İşte bu nedenlerle “son kullanma tarihi geçen” kapitalizm kendi ambalajını yenileyerek hep kendini dayatır. Ancak Koronavirüs bu ambalajın içindeki tüm kötü ve zehirli kokuları çevreye yaymaya başladı. Öyleyse bu zehirli kokunun kaynağını ortadan kaldırıp tarihin çöp kutusuna atmak gerek! Karantina günlerinden başlayalım işe.

En çok Ar-Ge harcaması yapan 15 şirket listesinde bir tane bile ilaç şirketi yokken, silah-savunma sektöründe Türkiye’den 7 şirketin var olmasına karşı çıkalım.

Hükümetin patronlara kalkan olmasına hayır diyelim.

Salgının yarattığı bu enkazı ortadan kaldırmak için; insanı gözeten koşulların sağlanmasını isteyelim!

Çalışmak zorunda bırakılan meslek liseli isek; virüse kalkan olmayacağız diyelim,

Her gün işyerlerinde dip dibe çalışmak zorunda bırakılan işçi gençler isek; patronun karşısına dikilelim; üretimi durduralım

Liseli, üniversiteli isek; nitelikli eğitim hakkı için, mağduriyetlerin giderilmesi için ses verelim!

Hükümetin patronlara kalkan olup da milyonlarca işçiyi, emekçiyi hak gaspları ile, yoksulluk ile işsizlik ile başbaşa bırakmasına hayır diyelim.

Elinde olanın, olmayanla dayanışmasını örgütleyelim!

Özetle; salgının sınıfsal sonuçları karşısında sınıfsal bir tutum alalım; Enstrumanlarımızı bunun için çalıp yayınlayalım, yazılarımızı bunun için paylaşalım, kitaplarımızı bunun için okuyalım. Genç Hayat’ın canlı yayınlarında, mektuplarında, programlarında ürettiklerimizle, taleplerimizle buluşalım. Kapitalist sistemin çıkarları ile gençliğin çıkarları arasındaki çelişkiden güç alalım; birbirimize güç verelim!

* https://evrimagaci.org/virus-nedir-genel-ozellikleri-nelerdir-3515

** https://teoriveeylem.net/2020/03/korona-virusun-tuttugu-ayna/

ÖNCEKİ HABER

Evde kalalım ama babam çalışmak zorunda

SONRAKİ HABER

İHD: Koronavirüs nedeniyle hasta mahpusların durumu vahim bir noktaya gidiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa