Evlere sıkışan hayaller
“Karantina günlerinde evde kendimi çok bunalmış ve çaresiz hissediyorum. Sürekli gündem değişiyor, gündeme göre ders çalışma isteğim azalıyor. Umudum da giderek azalıyor”
Fotoğraf:pngtree
Koronavirüsünün yarattığı karantina ortamıyla birlikte okullarda eğitime verildi. Bu arayla birlikte kafalarda oluşan en büyük soru işaretleri de öğrencilerin geleceğini belirleyecek sınavların ne zaman ve nasıl yapılacağı oldu. Bu soru işaretlerini bu sene hayatlarının seyrini belirleyecek sınava girecek gençlerin karantina günlerinde yaşadıklarını konuştuk.
İlk olarak bu yıl YKS’ye girecek olan Büşra ile sohbet ediyoruz. Büşra koronovirüs sebebiyle okullar, kütüphaneler vs. kapandığından dolayı evde ders çalışmaya alışmak zorunda kaldığını söyleyerek başlıyor sözlerine: “8 yıldır eğitim sistemine ısınamamış olan ben şimdi ise nelerle karşılaşacağımı beklerken biraz korkuyorum. Gelecek kaygısı, aile baskısı, sınav stresi...”
YKS'ye girecek çoğu arkadaşlarının da kendisiyle aynı durumda olduğunu düşündüğünü belirten Büşra, . eğitim sistemini, ülkenin gidişatını daha anlamlandıramamışken şimdi de kendilerini koronavirüsüyle mücadele ederken bulduklarını söylüyor. Karantina günlerinde zaman zaman aile içi sorunlarla uğraşmak zorunda kalsa da zamanını verimli geçirmeye çalıştığını ekliyor sözlerine. “Bunların dışında gündemi takip ediyor, hijyen önlemlerine ve evde kal uyarılarına uymaya çalışıyorum” diyen Büşra, zaman buldukça da sabahları maskesiz ve tamamen virüse karşı korunaksız bir şekilde fabrikalara gitmek zorunda olan işçileri izlediğini söylüyor.
EMEKLERİM ÇARESİZLİĞE DÖNÜŞÜYOR
“Ben 12. Sınıf YKS öğrencisiyim” diyerek sözlerine başlayan Yeliz ile devam ediyoruz konuşmaya. Karantina sürecinin en çok etkilediği kişilerden birisi olduğunu belirterek “Karantina günlerinde evde kendimi çok bunalmış ve çaresiz hissediyorum. Sürekli gündem değişiyor, gündeme göre ders çalışma isteğim azalıyor. Umudum da giderek azalıyor” diyor. Bu günlerde en büyük destek aldığı şeylerin filmler, diziler, kitaplar ve müzikler olduğunu söylüyor ama sınav öğrencisi olarak bunlara ayırdığı vaktin bile vicdan azabı duymasına sebep olduğunu eklemeden geçemiyor. “Umarım virüsün tedavisi bir an önce bulunur çünkü gençliğimizin en verimli senelerinde evde kalmak inanın çok zor. Ve bir YKS öğrencisi olarak umarım hepimiz emeklerimizin karşılığını alırız” dilekleri ile sözlerini tamamlıyor.
BİZİM İÇİN EN İYİSİ YAPILMALI
Karantinanın 12. gününde olduğunu belirterek fikirlerini dinlemeye başladığımız Doğa, bu sürecin bir YKS öğrencisi olarak zorlu geçirdiğini söylüyor. Sürecin yalnızca YKS öğrencileri için değil herkes için zorlu geçtiğini belirten Doğa, ücretsiz izinde olup evini geçindiremeyenlerin, verimsiz ve yaşlarına uygun olmayan bir şekilde online eğitim alan ilkokul ortaokul ve lise öğrencilerinin, hala atölyelerde çalıştırılan meslek liselilerin ve fabrikalarda sağlık güvenceleri olmadan mesailerine devam eden işçilerin hepsinin oldukça zor şartlarda olduğunu ekledi sözlerine üzerine basarak. “Sınav tarihinin değişmesiyle içimiz biraz rahatlamışken şimdi de bazı konuların kaldırılacağı gündemde. Oldukça stresli ve kaygılıyız. Gün boyu dört duvar arasındayken verimli ders çalışamıyor olmamız gibi pek çok derdimiz varken şimdi birde emeklerimizin boşa gitmesinden yana endişelerimiz var.” diyerek sınav sistemi tarafından yarış atı haline getirilmiş olan YKS öğrencileri için en önemli şeyin zaman olduğunu belirtiyor. “Aylardır çalıştığımız konulardan sorumlu olmama ihtimalimi ciddi şekilde can sıkıcı. Bizim için en iyi şekilde planlama yapılması gerekirken işleri bizim için daha da zorlaştırıyorlar. Bizler böyle bir dönemde sesimizi çıkartmalı ve hakkımızı yedirtmemeliyiz.” diye düşündüğünü aktararak bizlerle fikirlerini paylaşıyor.
GELECEĞİMİZ TEHLİKE ALTINDA
“Normalde dershane ve okul yüzünden eve geceden geceye uğrayan bizler dışarıya adım atamıyoruz. Bu duruma alışmak zor. Bazı günler okula gitmeyip evde test çözmeyi tercih ederdik. Şimdi günlerdir evdeyiz ama pek çoğumuz saatlerce masa başında kitaplarla bakışıyor” sözleri ile içinde bulundukları durumu ve ruh halini anlatan Berfin ve Ayşe Nur, kendi istekleri evde olmadıklarını bilmenin psikolojilerini kötü etkilediğini ekliyorlar. Bu durumda isteseler de ders çalışamadıklarını ve sınava çok fazla zaman kalmadığını, 1 ay daha ede kalmak zorunda olacaklarını bilmenin stresi ve kaygıyı arttırdığını söylüyor. “Arkadaşlarımızla görüşememek yalnız hissettiriyor ve sınav öncesi çok tehlikeli bir ruh haline itiliyoruz. Hepimiz bir yarıştayız ve pek çoğumuz bu durumdan dolayı yarıştan elenmek üzere” diyor.
SINAV STRESİ DE HASTALIK STRESİ DE
“Sınav stresimi azaltmak için arkadaşlarımla buluşabilmek, dışarıda çeşitli aktiviteler yapabilmek varken bu virüsten korunmak için evden çıkmıyorum.” diyerek sözlerine başlayan Hazal, evden çıkmadığım süreçte yapabileceği pek aktivite olmadığını belirterek başlıyor sürece. “Dizi izliyor, kitap okuyorum. Günümün büyük çoğunluğu ders çalışmakla geçiyor. Fakat pek verimli olmuyor. Çünkü yapmak istediğim şeyleri yapamayıp kendimi ders çalışmaya zorluyorum” diyerek önlerinde az süre kalmışken böyle bir durumla karşılaşmak kötü olduğunu düşündüğünü ekledi. “Günlerim bu durumu kafamda güzelleştirmek ve sosyal medyadaki gündem olayları takip etmekle geçiyor. Sokakta olduğu için ahlaksızca uyarılan amcalar, hastahane, AVM, market gibi halka açık yerde çalışan insanların hayatının halk tarafından bilinçsizce tehlike altına sokulması, evsiz olan sokak insanları ve tabii ki işsiz kalan ya da bu durumda bile yeterince önlem alınmadan işine gitmek zorunda olan insanlar...” diye ekliyor Hazal. Bu insanları gördükçe evde güvende olduğu için mutlu olduğunu, onlar için de gerekli önlemler ve yardımların yapılmasını dilemekten başka elinden hiçbir şey gelmemesinin mutsuzluğunu yaşadığını belirterek bitiriyor.