Ücretli izin talebimiz!
"Çalışma saatlerimizin bile azaltılmaması ve en yakından hastalık kapma riskini taşımamız sebebi ile hepimiz tedirgin durumdayız."
Fotoğraf:pngtree
Akaryakıt istasyonu işçisi bir genç
Kayseri
Koronavirüsün Türkiye'ye geldiği haberini duyduktan sonra, ilk başlarda işyerinde çalışanlar ve patronda dâhil olmak üzere kimsede tedirginlik durumu oluşmadı. İlk birkaç gün hiçbirimiz ciddiye almıyorduk. Daha sonra virüsün hızla yayıldığını ve ölümlerin arttığını görünce etrafımda ve kendimde tedirginlik hissinin gelişmeye başladığını anladım. Bu durum karşısında çalışanlar olarak, patronla önlemler alınması gerektiğini konuştuk. İlk etapta gerekli önlemler alınınca bir şey olmayacağını düşünüyorduk. Kafamızda çalışmayalım, izine ayrılalım yoktu. Bunun sebebi ise izin verilirse bunun ücretsiz izin olacağını biliyorduk.
“KORKUYLA ÇALIŞIYORUZ”
İlk vaka görüldükten birkaç gün sonra çalışanlara tedbir amaçlı cerrahi eldiven dağıtıldı. Ancak benzinlik istasyonu işçilerinin eldivenle çalışması pek mümkün değil. Dağıtılan eldivenin yapısı itibariyle, çalışırken mecbur eldiveni çıkartmak zorunda kalıyoruz. Eldiveni çıkartmayınca da işte yavaşlama ortaya çıkıyor. Bu durum da bazı kişilerin homurdanmasına neden oluyor. Zaten eldivenle çalışabilsek bile bu hastalığı kapmamamız için bir önlem olmaz. Çünkü gün içerisinde yüzlerce insanla yakın temas etmek zorunda kalıyoruz. Patronumuz ise bizle alay eder gibi, “hastalık buraya gelirse ilk size bulaşır, siz parayla çok uğraşıyorsunuz, hepimize bulaştırırsınız, sizin yüzünüzden ölmek istemiyorum” tarzı söylemlerde bulunmaya başladı. Ama çok geçmeden oda olayın ciddiyetine vardı. Market ve bizim kullandığımız odayı dezenfekte ettirdi. Ancak her gün yüzlerce insanın gelip kullandığı bu ortamı biz defa temizlemek ne işe yaracak ki? İş çığırından çıkmaya başlayana kadar bizim maske, dezenfektan ve daha kullanışlı eldiven isteğimizi göz ardı etmeye devam ettiler. Artan vaka sayıları ve ölümler olmaya başlayınca onlarda korkmaya başladı. Sonunda bize dezenfektan geldi. Ama gelmesiyle birlikte onun da lafı çıkmaya başladı. “Aman ha idareli kullanın, bunun etkisi 6 saat bakın iki şişeye 150 lira verdik ona göre” gibi söylemlerde bulunmaya başlandı. Patronumuz bu olaylar olmadan önce saat sabah 7 de işyerine gelip akşam 8-9’a kadar başımızda beklerken, şimdi günde toplam 2 saat uğruyor ve çalışanların yanına dahi uğramıyor. Ancak bizleri kameradan izlediğini söylemeyi de ihmal etmiyor. Şu an ise hiçbir önlem alınmadan çalışmaya devam ediyoruz. Patron, evinde yatarak para kazanıyor ama biz her an hastalığa kapılabiliriz korkusuyla yaşamaya çalışıyoruz.
“SAĞLIKLI VE MUTLU YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Çalışma saatlerimizin bile azaltılmaması ve en yakından hastalık kapma riskini taşımamız sebebi ile hepimiz tedirgin durumdayız. “Risk altında olmak istemiyorum, evde aileme hastalık bulaştırmak istemiyorum” deyip işten ayrılsak; faturaları, borçları nasıl ödeyeceğimiz konusunda hiçbir şey bilmiyoruz. Tüm bu durumların karşısında biz akaryakıt istasyonu işçileri olarak, bu süreç geçene kadar ücretli izin talep ediyoruz ve maddi sıkıntı çekmediğimiz, ailelerimiz ile sağlıklı ve mutlu günlerde yaşamak istiyoruz.