"Evde kalın", işçiler hariç
"Sanayi bölgesi “evde kalın” çağrılarının dışında kalan bir bölge."
Fotoğraf: Pixabay
Kayseri’den genç işçi
Hemen hemen her hükümet yetkilisi televizyondan veya sosyal medya üzerinden salgının yayılmasını engellemek amacıyla “evde kalın” çağrısı yapıyor. Evde kalmamız ve kalabalık ortamlarda bulunmamamız gerektiği söyleniyor. Ancak ülke genelinde yüz binlerce işçi fabrikalarında, atölyelerinde çalışmaya devam ediyor. Ben de o işçilerden birisiyim. 300 kişinin çalıştığı, makine imalatı yapan bir fabrikada, salgın koşullarında hangi şartlar altında çalıştığımıza ve işçilerin bu konuya nasıl baktıklarını anlatmak istiyorum.
“300 KİŞİ YAN YANA YEMEK YİYORUZ”
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi binlerce işçinin çalıştığı bir bölge. Bu bölgeye her sabah binlerce insan gelip tekrar her akşam evlerine dönüyorlar. Yine bu bölge, insanların yan yana, dip dibe çalışıp, yemeklerini yine aynı şekilde yediği fabrikalar ile dolu. Yani hükümet yetkililerinin her gün yaptığı “evde kalın” çağrısının dışında kalan bir bölge. Bizde bu bölgenin sağlıksız, hijyenik olmayan çalışanlarıyız. Çalışma koşullarımıza baktığımızda, salgın hastalığın yayılmaya başlamadan önceki koşulların hala devam ettiğini söyleyebiliriz. Virüsün yayılmasını engelleyecek hiçbir ortam ve gerekli önlem yok. Onlarca işçi doluşup servislerle fabrikaya geliyoruz. Makine üretimi yaptığımız için çalışma şartlarımız oldukça ağır. Yani gün içerisinde çok fazla yoruluyoruz. Fabrikada çıkan yemekler ise gerekli besin değerlerinin olduğu yemekler değil. Bununda ötesinde aynı anda 300 kişi burada yakın mesafede yemek yiyoruz. Çalıştığımız ortam salgın hastalık olmasa bile sağlıksız bir ortamdı ve bu durumdan şikâyetçiydik, şimdi bu hastalıkla birlikte korkumuz ve tedirginliğimiz had safhada. Her birimiz buralardan alacağımız hastalığı evde ailemize bulaştırmaktan korkuyoruz.
“PATRON, STOK İÇİN ÇALIŞTIRIYOR”
Hastalığın giderek yayılması, tedirginliği de giderek yayıyor. Bazı yerlerde korona virüsü şüphesi ile hastaneye götürülen işçiler oldu. Bazı fabrikaların ise geçici olarak çalışmalarında çeşitli değişikliklere gittiğini duyduk. Fakat bu fabrikalarda, yıllık izni olan işçilerin izinlerinden düşürüleceğini biliyoruz. Yıllık izni olmayanların ise daha sonra telafi çalışması yaptırılacakmış. Bu da mesailerde verilecek ek ücretin telefi denilerek yok edileceği anlamına geliyor. Yani eve gönderilsek bile maddi olarak çok ciddi kaybımız olacak. Bu durumda işçilerin endişesini arttırıyor. Ev kirasını, faturaları ve çocukların ihtiyaçlarını kim karşılayacak sorusu hemen hemen her işçinin kafasında. Bizim fabrika genellikle ürettiklerimizi yurt dışına satan bir fabrika. Birçok ülkeden alıcısı var. Ancak tüm dünyada virüsün yayılması ekonomiyi de etkiledi. Şu an ürettiğimiz makinalar satılamıyor ve stok için çalışıyoruz. Böylesi bir durumda bile patronların kar hırsı hiç bitmiyor. Hükümet ise, halkın işçinin sağlığını ve geçim sıkıntısını düşüneceği yerde, hala patronlara teşvik-kalkınma paketleri sunuyor.
“TALEBİMİZ ÜCRETLİ İZİN”
Bizim öncelikli talebimiz bütün işçilere ücretli izin verilmesi. Bu süreci evimizde ailemiz ile geçim sıkıntısı yaşamadan geçirmek istiyoruz. Ancak bizlerin ilk aklına gelen patronların üretime ara vermeyecek olması. Şu an fabrikamızdaki talep çalışma saatlerinin düşürülmesine yönelik. 300 kişi aynı anda 8-10 saat çalıştırılacağımıza, daha az kişi ile daha az süre çalışalım. Bu da çok fazla yakın temasta bulunmamamız, yemekhanede çok sık oturmamamız demek oluyor. Şu ana kadar yapılan uygulamalar biz işçilerin sağlığını düşünen uygulamalar değildi. Talebimiz alanda çalışan işçilere ücretli izin verilmesi.