31 Mart 2020 12:04

Biz memnun olamadık, olmayacağız da

Bütün dünyanın geçirdiği ortak bir süreç ve takip edilmesi gereken yollar varken iktidar yine deneme yöntemini devreye soktu. Uzaktan eğitimi günlerce anlatan bakanlar öğrencinin koşulları düşünmedi.

Fotoğraf:pixabay

Paylaş

Zelal Sahidenur SARİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Doğu mevsimlerin en ağır geçtiği bölge olarak bilinir ve doğudaki herkes altyapı sorunundan şikâyet eder. En çok kar alan illerde karın ardından bahara çıkarken yolda yürümek bir işkence halidir. Kısmen, şehirdeki yollar ve yapılar ulaşım açısından felç olur. 2002'den beri Türkiye'de asfalt ihalesinin sayısının azımsanmayacak bir durumda olduğu kentte halk, altyapı sorunundan şikâyet eder. Halkın altyapı sorununu yalnızca asfalttan ibaret sananlar her asfalt ihalesi yapıldığında “Bir memnun olamadınız.” diye halka serzenişte bulunur. Bu altyapı sorunun yalnızca bir asfalttan ibaret olmadığını anlatır buradaki halk ama kimse duymaz.

İNSAN CANININ UCUZLUĞUNU

Önce çığ düştüğünde yaşanan ihmalkarlıklar can kayıplarına neden olurken, yaşamını yitirenlerden birinin kar eriyene kadar kar altında kalması ve geçtiğimiz hafta çıkarılması insan canının ucuzluğunu ortaya koyuyordu. Çığın ardından bitmedi halkın çilesi tabii. Sınır kenti olmak bunu gerektirir diye 2002'den beri bu halka mültecilerle birlikteliği öğrettiler. Çığın ardından donmak üzere olan mülteciler yanı başımızda kaçmak zorunda kaldıkları kurumlara ihbar ettiler kendilerini sınır dışı edilsek de donmayalım diye. Sınır noktasındaki mülteciler ise yetkili kurumların “tipi nedeniyle kurtarılamıyor” açıklamasının ardından aylar geçtikten sonra, vahşi hayvanlar tarafından parçalanmış mülteci bedenler karların üzerindeydi. Halkın çilesi dayatılmış birlikteliği olan mültecilere üzülürken bitmedi, sınırda deprem oldu. Deprem, bizim alıştığımız bir şey olsa da altyapı sorunu hala çözülmedi. Altı köyün etkilendiği depremde, dört köyde evler kullanılamayacak hale geldi. Çadırlarda, kışın zorlu aylarını geçirenlere ise hala konteynır gelmedi. “Yaz geliyor, konteynır ne işlerine yarayacak” diyen bir iktidardan altyapı sorunu çözülmediği için ellerinde kalan birkaç çaputla şehir merkezine taşınmaya başlayanlar oldu. Sınır kenti olmanın çilesi elbette bitmiyordu. Bugün, dünya gündemini meşgul eden koronavirüs sorununu bütün kentlerden önce yaşamaya başladık. İran'da vaka ve ölüm sayısı arttıkça sınır kapatılmadı ve halk bu sorunla karşı karşıya bırakıldı. Önceden geliyorum diyen virüse karşı önlem almayan iktidar sınırı geç kapatınca sınıra “Sahra Hastanesi” kurduk diye manşetlerde yerini aldı. Sahra hastanesinde günlerce insanlar aynı tuvaleti kullandı, gümrük kapılarında doktor olmasına rağmen tek bir kan testi bile yapılmadı. Tek kullanımlık maskeler, her iki tarafta insanlara daha uzun süreli kullandırıldı. Ardından, doğanın tahribatının zirvelere ulaşmasıyla çekirge sürüsü haberleri geldi. Doğal dengenin alt üst olmasına iktidar sınırı kapattık diye cevap verdi. Pasaportsuz insanın geçişine engel olamayan iktidar çekirgeye pasaport kontrolü yapacağını sandı(!) Bugün koronavirüs telâşı her kentte yoğunlukla yaşanırken sınırda hiçbir önlem alınmayarak virüsle çok öncesinden karşı karşıya bırakılmış kent, yoğunluklu vakaların olduğu il olarak işaret ediliyor. Bu ilin çözülemeyen altyapı sorunları bitmek bilmiyordu. Ve en son iktidar bütün ülkedeki altyapı sorunuyla karşı karşıya kaldı.

“BİZDE HENÜZ BİLMİYORUZ”

Kentin altyapı sorunu bitmezken kentteki öğrenciler daha vahim sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bütün dünyanın geçirdiği ortak bir süreç ve takip edilmesi gereken yollar varken iktidar yine dene-yanıl yöntemini devreye soktu. Uzaktan eğitimi günlerce övgüyle anlatan bakanlar öğrencinin koşullarını düşünmedi. Uzaktan eğitimin ilk gününden itibaren üniversite sistemleri çökenlerden biri de Yüzüncü Yıl Üniversitesiydi. Sistem, ilk gün çöktükten sonra aynı gece teknik aksaklıklar toparlanmaya çalışıldı. Sisteme dersler yüklendikçe WhatsApp gruplarına hocalar girmeye öğrencilerle yeni sorunları konuşmaya başladı. Uzaktan eğitim sistemine ders yükleyen hocalar, gruplardan onları formalite olarak yükledim oradan takip etmeyeceksiniz size not atacağım demeye başladı. Uygulamalı ders hocaları yine sisteme formalite notlar yüklerken dersin işleyişine hala çözüm bulamadı. Alan çalışmaları dersindeki hoca neredeyse bir şey olmaz diyerek hepimizi sokaklara dökecekti ki öğrencilerin memleketlerinde olması bunun önünü kesti. Ödev vererek işini kolaylaştırırken öğrencilerin işlerini zorlaştıran hocalarda bu sorunların cabası. İlk günden beri hocalara sınavlar nasıl olacak diye soran öğrencilere hocalar, “Bizde henüz bilmiyoruz, bir bilgi gelmedi daha.” diye cevap veriyor.

İKTİDARIN DENE-YANIL YÖNTEMİ

Şimdi ise öğrenci gruplarını yurtta kalan öğrencilerin telaşı sardı. Bir gece yarısı boşaltılan yurtlar karantina için kullanırken öğrencilerin götüremediği eşyalar yurtta kaldı. Bugün yurt idareleri kendilerine gelen bilgilere göre öğrencilere farklı bilgiler vererek telaşın artmasına ve belirsizliğe neden oluyor. Yıllardır bu kentte altyapı şikayetinde bulunan kent halkı bugün altyapı eksikliğinden söz eden ülkenin bütün halklarıyla ortaklaşıyor. Bir kez daha bu halkların hepsi görüyor ki içinde bulunduğumuz koşullar 2020 yılının kötü geçmesinden öte 2002 yılında seçtiğimiz iktidarın dene-yanıl yöntemidir.

ÖNCEKİ HABER

Bir bilinmezlik aldı başını gidiyor

SONRAKİ HABER

Fatura öğrenciye kesildi bile

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa