31 Mart 2020 12:14

Nerden nereye, dünya nereye gidiyor ?

Bu yaşanan gerçeklikte sömürülen işçi ve emekçinin, yaşamak için her gün çalışması gerekir. Onun ekmeğinden başka bir şey yoktur sistem ve kişiler onu bu yaşam koşullarına zorlamıştır.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Mikail ALTUN

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Küreselleşen ve gelişen dünya , hızlı bir şekilde ilerlerken, insanlar dünyadaki değişimden ne kadar haberdarlar? Bu soruların artık yaşadığımız bu çağın gerçekliğinden dolayı tekrar insanlara sorulması gerek. Doğanın, havanın, suların ve toprağın, dengesini ve işlevini bozan insanoğlu bu gerçekliğin ne zaman farkına varacak? İnsanlık çok hızlı bir şekilde ilerliyor gerek teknoloji, bilim, endüstri, sanayi vb, çoğu konuda hızlı bir şekilde ilerlerken insanoğlu, bazı gerçekleri görmezden gelemez ve doğa da bunun en büyük kanıtıdır. Onu yok ederek onunla barış içinde yaşamayı öğrenmeden, yolumuza devam edemeyeceğimizi ne zaman anlayacağız? Kapitalizmin ve tüketen toplumun çığırtkanlığı her yerde kendini gösterirken, insanlar, insanlık için, doğa için sadece tüketerek sonunun nereye varacağı gerçeğini görmezden gelemez. Kapitalizmin küresel bir şekilde her yerde baş göstermesi ve bu sürece insan sömürüsü, sadece tüket, üretme anlayışı gelince, dönüp dünyaya insanlığın son haline bir daha bakmamız gerekiyor.

NE YAPACAĞIZ

İnsan emeğinin sömürüldüğü makineleşmenin ve sanayinin hayatımıza tamamen hakim olması, bizim sonsuz istek ve arzularımız bizi son demeçte neyle karşı karşıya getirecek? İnsanın doymak bilmez aç gözlülüğü bizi daha nelerle karşı karşıya getirecek? Doğanın gerçekliğinin unutulduğu bu yüzyılda bizim sonu gelmez sömürü ve aç gözlülüğümüzün bedelini kim ödeyecek? Çoğu insanın hiçbir üretim işlevine katkısı olmadan, sanal hayattaymışız gibi davranıp sadece tüketerek, insanoğlunun yarını için hiçbir şey yapmadan durması daha ne kadar sürecek? Küreselleşen dünya bir tarafı tamamen zenginleştirirken bir taraf için mezar kazmaya ne zaman dur diyebilecek? Bir taraf zenginliğin doruk noktasını yaşarken bir taraf sömürülerek, sefalet, açlık ve savaşa ne zaman dur diyecek? Dünyada herhangi bir gün ya da bir yılda yaşanan felaketlere karşı hiçbir şey yapabilecek durumda olmayan, insanlığın bir kısmı ne yapacak? Yaşadığımız yüzyılda sömürdüğümüz, açlığa ve yokluğa terk ettiğimiz insanlığa kim dur diyecek? İnsanlar ne zaman sadece kendileri için değil de başkaları için de bir şeyler yapmayı öğrenecek? Evet yaşadığımız bu yüzyılda bunlar bir şekilde oluyor. Sadece tüketerek kapitalizme destek veren insanoğlu, ne zaman alın terinin, emeğin, toprağın önemini anlayacak? Oysa dünya bu yüzyılda çok ileri gidilecek diye düşünülüyordu. Yaşanan teknolojik gelişmeler bu yönde ve bu şekilde devam edilecek gibi duruyor. Nitekim bu gelişmelere rağmen hala süren sömürü faaliyetleri, işgaller, savaşlar da devam ediyor. Bu da işin bir başka boyutu. Oysa dünya hala insanlık için ortak bir adım atabilecek kadar, erişkin bir akla sahip olduğu dünyada yaşanan gelişmelerden anlaşılıyor.

NE OLACAK

Bu seferki felaket Çin'de virüs şeklinde başladı ve şu an tüm ülkelerde görülmeye başladı. İsmi Korona virüsü olan bu virüs dünyayı tamamen durdurmuş gibi duruyor. İnsanlık yeni bir yıl yeni bir hayat beklerken, doğanın dikkate alınmaması, sadece tüketerek sömürü sistemine katkı vermesi, bizi yeni felaketlerle baş başa getirecek gibi duruyor. Yaşanılan bu olumsuz koşullar, felaketler, sömürü faaliyetleri... Zenginleri, sömürü faaliyetlerinin tepesinde bulunan çoğu kimseyi etkilemezken, onlar bu felaketler yaşanırken gerçek halkın gözünden bu yaşam savaşını nasıl anlayacak? İnsanlık bu ve benzeri savaşları verirken dünyanın daha iyi bir yer olması ve gelecek nesiller için büyük bir çığ bırakmadan önce ortak yaşanılabilir ve herkesi kapsayacak bir dünya yaratmalıdır, yoksa kendi yıkımımıza birlikte adım atacağız. Evet dünya çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve gelişiyor. Fakat göremediğimiz şey insanlık bu gelişmelerden ne kadar haberdar ve bu gelişmenin, ilerlemenin hızına ne kadar yetişebiliyor? Peki yaşanan bu gelişmelere insanlar sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve duygusal olarak ne kadar adapte oldular? Dünyadan, dünyadaki yaşanan gelişmelerden ne kadar haberdarlar? Buna günümüz gözüyle bakmak gerekirse, Dünyada yaşanan her gelişmeden haberdar insanoğlu ama çoğu gelişmeye seyirci kalmakla yetiniyor. Ortak bir acıyı ortak bir sevinci sadece teknolojik boyutlarla tepki veriyor. Yaşanan tüm gelişmelere baktığımızda dünya bu gelişmeyi çok ileri boyutlara taşıyabilecek durumda görünüyor ama bunu doğayı bir yerleri yakıp yıkarak yapamayacak. Yaşanan gelişmeler her ne kadar hızlı bir şekilde ilerlese de doğal dengeyi bozan insanoğlunun bunun farkına varması gerekiyor. İnsanın yaşanılabilir bir dünya için tek bir elden doğayı ve doğal seleksiyona saygı duyması ve onun da varlığını kabul edip ona göre davranması gerekiyor. Dünyanın daha iyi bir yer olması için çalışılması gerekiyor yoksa yeni bir yüzyıl ve yeni bir felaket durumunda bize emanet edilen çoğu şeyi sonsuza dek yitirebiliriz. İşte bu da insanın en büyük gerçekliğidir. Yaşanılabilir bir dünya için ortak bir noktada buluşabiliriz. Yoksa sömürü ve savaş çığırtkanlığına devam eden yöneticiler ve kapitalist sistemde hep birlikte boğulacağız. Evet insanlık daha iyi bir dünya hak ediyor ve etmesi gerekir yoksa yaşanılan bunca felaketler, savaşlar, sömürülerin sonunda hiçbir kazanan olmadan ortada kalacağız. Bunun en büyük kanıtı da şu an bir tarafta şaşalı ışıklar ve büyük beton binalarda ölümün soğuk gerçekliğinden dolayı özgürlüğünü kendi yıkımları yüzünden bir dairede geçiren milyonlar var. Bu son olmayacak gibi duruyor insanlığın geçmişten ders almadığı görünen bir gerçek ve bu gerçeklik daha büyük bir gerçekliğe geleceği yıkmadan önce fark edilmesi gerekir. Bu yaşanan gerçeklikte sömürülen işçi ve emekçinin, yaşamak için her gün çalışması gerekir. Onun ekmeğinden başka bir şey yoktur çünkü sistem aç gözlü kapitalist, sistem ve kişiler onu bu yaşam koşullarına zorlamıştır. Sistem her ne kadar sömürü güçlerin ve devletlerin elinde olsa bile elinde sonunda emek, insanlık, doğa kazanacaktır. Dünyanın değeri bilinmeli doğanın doğal dengenin bozulmasının sonuçları iyi incelenmelidir, bunun gerçekliği bizim var olmadığımız zamandan beri var olduğu bilinmelidir. Yaşanılabilir bir dünyanın gerçekliğinde buluşmak ve bu gerçeklikte yeni bir yaşam gerçekliği yaratma dileğiyle.

ÖNCEKİ HABER

Dünya ekonomisi krizin eşiğinde | Koronavirüs değil kapitalist kriz!

SONRAKİ HABER

Daha güzel bir yaşam dileğiyle

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa