"Ayrımcı" infaz düzenlemesi TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi
Muhalif siyasetçiler kapsam dışı bırakılırken tecavüzcülerin kapsama alındığı ve kamuoyunda tepkilere neden olan infaz düzenlemesi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.
Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA
Siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucularını kapsam dışı bırakan infaz düzenlemesi, TBMM Adalet Komisyonunda gerçekleştirilen görüşmeler sonrası kabul edildi. Muhalefet partileri, "Değişiklikle beraber yaşam hakkı korunmuyor, ayrımcılık yapılıyor" dedi.
İnfaz kanununda değişiklik öngören 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Adalet Komisyonu’nda yapılan ve 18 saat süren görüşmeler sonunda kabul edildi. İnfaz indirimiyle kalıcı, denetimli serbestlik süresinin artmasıyla ilgili geçici düzenleme içeren 70 maddelik kanun teklifi görüşmeleri için, Meclis’in en büyük komisyon salonu olan Plan Bütçe Komisyonu Salonu tercih edildi. Komisyonda, koronavirüs nedeniyle milletvekilleri maske takarak ve mesafeyi koruyarak oturdu.
TEKLİFDEKİ 5 MADDEDE DEĞİŞİKLİK
AKP milletvekillerinin önerisi ile teklifin 5 ayrı maddesi üzerinde değişiklik önerisi verildi.
Ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyecek yayınlarla ilgili teklifte yer alan düzenelemede yapılan değişikle, Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyeceğine ilişkin hüküm çıkarıldı.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da düzenleme yapılarak, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan süreli hapis cezasına mahkum olanlar hakkında üçte ikilik koşullu salıverme oranı muhafaza edildi.
Denetimli serbestlik uygulaması başladıktan sonra hakkında kamu davası açılan hükümlünün açık ceza infaz kurumlarına gönderilmesi kararını veren infaz hakimine takdir yetkisi tanınabilmesi amacıyla da teklifte düzenleme yapıldı.
İnfaz sistemi değişikliklerine bağlı olarak kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan iyi halli bazı hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilmesine imkan tanıyan düzenleme de kanun teklifine eklendi.
Önergeyle eklenen düzenlemeye göre, Türk Ceza Kanunda yer verilen devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı işlenen suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, toplam hapis cezası 10 yıldan az olanlar 1 ayını, 10 yıl ve daha fazla olanlar ise 3 ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi halli hükümlülerden ilgilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına, 1 yıl veya daha az süre kalanlar, talepleri halinde açık ceza infaz kurumlarına gönderilebilecek.
Bu hükümlüler, açık ceza infaz kurumlarında barındırılacak. İlgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazandıkları takdirde Kovid-19 düzenlemesi kapsamında izinli sayılacaklar. Söz konusu sürenin tamamlanmasından sonra ise açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanıp kazanmadıklarına bakılmaksızın Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında izin hakkından yararlanacak. Bu hüküm, 31 Aralık 2020 tarihine kadar uygulanacak.
AKP: TMK’DE DEĞİŞİKLİK YOK
Komisyonda ilk olarak söz alan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, infaz düzenlemesinin bir af olmadığını söyleyerek, “Büyük infial uyandıran suçların, bu ceza infaz sisteminin dışında bırakılmasına gayret ettik" dedi. Teklifte, infaz müessesesinin kurumları arasında geçişleri sağlayacak oransal değişikliğin söz konusu olduğunu dile getiren Özkan, “Bu bağlamda terörle mücadele kapsamında terör suçları, cinsel istismar suçları, uyuşturucu madde imal, ithal ve ticaretini yapan ve uyuşturucu madde bağımlılarını içerisine alan, aynı zamanda kasten insan öldürme suçunu da ayrı tutarak, kadına ve erkeğe karşı şiddeti de ortadan kaldıran ve onu da ayrı tutarak bir düzenleme yaptık." şeklinde konuştu.
AKP Afyon Milletvekili Ali Özkaya da “Avrupa'daki terörle mücadeledeki düzenlemeyle Türkiye'dekini bire bir görmek, aynı olmasını beklemek doğru olmaz” dedi ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir düzenleme yapılmadığını söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül de partisinin, 24 Eylül 2018'de TBMM Başkanlığına sunulan ve kamuoyunda şartlı ceza indirimi olarak bilinen kanun teklifinin bulunduğunu söyledi. Bülbül, söz konusu teklifle, bir kısım suçların infaz sürelerinde 5 yıllık maktu bir indirimin öngörüldüğünü, bunun da bir af niteliğinde olmadığını vurguladı.
HDP: YAŞAM HAKKI KORUNMUYOR
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran da teklifin ayrımcılık içeren bir düzenleme olduğunu söyledi. Cezaevlerinde 300 binden fazla insan olduğunu ve bu kişilerin ailelerinin tedirgin olduğunu söyleyen Başaran, “İnfazda eşitlik meselesi, bizim Meclis olarak esaslı tartışmalarımızdan biri olmalı ama şu anda önümüze geldiği haliyle değil, çünkü infaz yasasını iyice karmaşıklaştıran, infaz yasasında suçlar arasındaki eşitsizliği arttıran bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. İnsanların yaşam hakkını koruyacak bir düzenleme değil. Meclisin esas görevi pandemi anında toplanıp, belki tek maddeyle belki iki maddelik, ne kendi sağlımızı riske atacak ne de cezaevindeki insanların sağlığını riske atacak iki maddelik bir kanunla gelecekti ve diyecekti ki ‘burada biz yaşam hakkını savunuyoruz.’ Suçu ne olursa olsun cezaevinde kaldığı müddetçe bu devletin sorumluluğunda’ iki maddelik bir teklif getirmeliydi. Oysa infaz kanunu üzerinde uzun uzun konuşmamız gereken bir mesele” dedi.
CHP: SOMA VE ERMENEK’İN FAİLLERİ SERBEST KALACAK
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, uluslararası kuruluşların Türkiye'deki adaletle ilgili açıkladığı verilere dikkat çekerek, Türkiye’nin düşünce ve ifade özgürlüğünü ihlal eden birinci ülke konumuna geldiğini ifade etti. Mahkemelerin tarafsızlığı, yargıçların talimatla hareket etmemesiyle infazda adaletin sağlanabileceğini belirten Bülbül, yasa teklifini “Dağ fare doğurdu” olarak değerlendirdi. Terör suçu tanımının fazla geniş tutulması, hukukta adil yargılanma hakkına uyulmaması nedeniyle cezaevlerinde gazeteciler, insan hakları savunucuları olduğunu belirten Bülbül, “Silivri Cezaevine 4-5 defa gittim. Cezaevinde bulunan hastane yapısı cezaevinde bulunanların yaşamını koruyamayacak konumda ve bu bana aktarıldı. Bir MR cihazına 15 ay sonrasına gün verildiğini söylediler. Şu anda koronavirüs nedeniyle cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin devlet yaşam hakkını korumak durumundadır” dedi. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan gibi birçok gazetecinin cezaevinde asılsız iddialarla yaşamlarını sürdürdüğünü belirten Bülbül, Türkiye'de yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda kuşkular olduğunu söyledi. Bülbül, “Uzun zamandan beri Adalet Komisyonu'na yasa gelmedi, işsiz kaldığımızı söylemiştim. Hep torba tekliflerle yasa teklifleri geliyor. Bu doğru değil. Yasama yetkisini ihlali. Düzenlemeyle Soma, Ermenek, Çorlu, yurt yangını, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz'ın davalarından ceza alacak olanlar tahliye olacak. Bu doğru değil. Değişiklik geri alınmalı" dedi.
İHD: ÇOĞU DÜŞÜNCE SUÇLUSU
TMK’nin kapsam dışı bırakılmasını ise insan hakları savunucuları ‘ayrımcılık’ olarak nitelemişti. Tartışmaları Evrensel’e değerlendiren İHD Eş Başkanı Öztürk Türkdoğan, düzenleme dışında bırakılan TMK kapsamının geniş olduğunu, çoğunun şiddete başvurmayan düşünce suçluları olduğunu ifade etmişti. Türkdoğan, hasta mahpusların, 60 yaşın üzerindekilerin, çocuğuyla birlikte hapiste kalan annelerin tahliyesinin öncelikli olduğunu söylemişti.
EMEP, CHP VE HDP DE ‘AYRIMCILIK’ DEMİŞTİ
İnfaz düzenlemesi hakkında EMEP, CHP ve HDP’den de ‘Ayrımcılık yapılmasın’ açıklaması gelmişti. EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, “Anayasal eşitlik ilkesi yok sayılarak, demokratik rejimlerde ve evrensel uygulamalarda örneği bulunmayan Terörle Mücadele Kanunu, devlete karşı işlenen suçlar gibi alanlar kapsam dışında tutulmuştur. Bilinmektedir ki bütün siyasi muhalifler temelsiz iddialarla bu türden suçlamalarla cezaevlerinde bulunmaktadır. Toplumun beklediği ise insanlığa karşı işlenmiş suçlar ve katliam sorumlularının dışta tutulması, kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisinin sınırlı olması gerektiği dikkate alınarak düzenleme yapılmasıdır. Türk Ceza Kanunu yeniden düzenlenmeli, uluslararası normlar uygulanmalı, yargı üzerindeki açık iktidar müdahalesi ve baskısı son bulmalı, siyasi muhaliflerin tümü serbest bırakılmalıdır” açıklamasında bulunmuştu.
"BU AYRIMCILIĞI KABUL EDEMEYİZ"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu da konuyla ilgili “Siyasi saiklerle içeride tutulan vatandaşları kapsayan yeni bir taslak hazırlanmalı ve değiştirilmelidir. Haklarında bir mahkumiyet kararı olmayan gazeteci, hukukçu, siyasetçi, yurttaşlar bulunurken, hamile ve bebekli tutuklular da görmezden gelinmemelidir. Vatandaşların sağlığı gözetilerek muhtemel af ve infaz indirimi konusunda adil karar alınmalıdır.” derken, HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş da “Cezaevlerinde kalan yaklaşık 300 bin kişi ölüme terk edilmemeli. İnfazda eşitlik olması gerekiyor. Salgın döneminde böyle bir ayrımcılığı kabul edemeyiz. Aksi halde bu kaos ortamında bile teklif bu haliyle çıkarsa, bu kanunu tanımıyoruz. İktidarı bu işin sorumlusu olarak gördüğümüzü, göreceğimizi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullanmıştı. (İstanbul/EVRENSEL)