Kayserili işçiler: Koronavirüs günlerinde destek beklerken, destek beklenen olduk
Kayserili işçiler: “İşçiye gelince para yok, izin yok ama hükümete yaranmak için kampanyaya katılıyorlar.”
Fotoğraf: Evrensel
Ahmet AKARSU
Kayseri
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın salgına karşı başlattığı “Biz bize yeteriz Türkiye’m” kampanyası işçiler arasında şaşkınlıkla karşılandı. En çok “Destek beklerken, destek beklenen olduk” yorumu yapılıyor. Faturaların karşılanmasını, ücretli izin verilmesini yani kendilerine destek olunmasını isteyen işçiler, kampanyaya katılan patronlara da tepki gösteriyor: “İşçiye gelince para yok, izin yok ama hükümete yaranmak için kampanyaya katılıyorlar.”
Özçelik-İş’in örgütlü olduğu bir metal fabrikasında işçiler sendikaya öfkeli. “Salgın oluyor, işten çıkarmalar oluyor sendikanın sesi soluğu çıkmıyor” diyor işçiler. Kampanyayı ise gülerek karşıladıklarını ifade ediyorlar: “Ağlanacak halimize gülüyorum. Dünyada başka yoktur herhalde vatandaşından para isteyen devlet. Ama şaşırmaya gerek yok, çünkü burası Türkiye. Şimdi topladıkları yardımları kime verecekler bekleyip göreceğiz. Bugün işyerinde arkadaşın biri çok etkilenmiş bu kampanyadan, yanıma gelmiş kimse açlıktan ölmez diyor. Şu tır şoförünü söylüyorlar, çok abartmış diyenler oluyor. Madem kampanya başlatacak samimiyetini görelim. Salgın dönemi boyunca 3 aylığına asgari ücretlilerin hepsinin elektrik, doğal gaz, su faturalarını devlet karşılasın da görelim. Gerçekten işçisini düşünen bir hükümet olsa açıklanan tedbir paketinin en başında bütçeyi işçiye ayırır. Bunların patronları düşündüğünü söylemek için bilgin olmaya gerek yok.”
"İŞÇİLERİ NEDEN DÜŞÜNMÜYORLAR?"
Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikadan işçi ise, “Hep halktan beklemek olmaz. Ne zaman devletten bir şeyler bekleyeceğiz? Daha ne olabilir. Deprem oldu, çığ düştü, salgın oldu. Haydi destek olun. Bunları gördükten sonra olsa da destek olmam. İşçiye destek olacaklarsa sizden vergi almayacağız, faturaları da biz ödeyeceğiz, geçiminiz için kaygılanmayın desinler” diye konuştu.
Eski Boytaş işçisi, şimdi bir mobilya fabrikasında çalışan bir işçi şöyle konuşuyor: “Daha düne kadar ekonomi iyiydi diyenler şimdi bağış istiyor. Hani bir deyim var ya ‘Takke düştü’ diye mesele ona gidiyor. Niye ekonomi kötü diyemiyorsunuz da biz bize yeteriz diyorsunuz? Daha önce toplanan paralar tarikatlara gitti, kendi vakıflarına gitti. Şimdi farklı mı olacak? Anadolu Erciyes Holdingin CIO’su açıklama yapmış. 12 bin 500 işçimiz adına 400’er lira toplam 5 milyon lira destek olacağız diye. İşçiye gelince niye vermiyorsun? Yaranmak için 5 milyon lira. Fason üretimlerde işçiler işten çıkarılıyor. Onları neden düşünmüyorsun?”
"BORÇLARIMDAN MI DESTEK OLAYIM!"
Son olarak kalabalık bir şantiye de çalışan işçiyle konuşuyoruz. Tepkisini “Kalabalık ortamda çalışıyorduk. Sıfır önlem diyebilirim. İki üç aylık ücretini almadan sağlığımı düşünerek evine dönen işçilerden biriyim. Dönemeyen bir sürü işçi var. Yemekhanelerde dip dibe yemek yedirdiler. Tozun toprağın içinde… Şimdi bir de destek istiyorlar bizden. Üç aydır ücret alamadım ben. Borçlarımdan mı destek olayım size!” sözleriyle dile getirdi.
Kampanyaya katılan işçiler de var. Çoğu işini kaybetme korkusuyla katılmış. Yüklü miktarda bir destek işçilerden zaten olmuyor. SMS yoluyla kampanyaya katılan ve fason üretim yapan bir işyerinden işçi durumu şöyle özetliyor: “SMS ile 10 lira destek oldum. Çevremde de destek olanlar oldu. Fason üretim yapıyoruz. Sonumuzun ne olacağı belli değil. İşsiz kalabiliriz. İşyeri kapanabilir. Çözüm değil ama elimizden bir şey gelmiyor.”
KÂR HIRSI SALGIN DİNLEMİYOR
Kayseri’de salgın sürecinin başında neredeyse çoğu işletme virüse karşı herhangi bir önlem almamıştı. Yaşamını kaybedenlerin sayısının artması ve işletmelerdeki çalışan işçilerin bireysel maske takmaları patronları bir dizi “önleme” itti. Alınan önlemlerin ise büyük bir bölümün fabrikalarda köşe başlarına kolonya koymak, yemekhanelerde bir masada yemek yiyen sayısını azaltmakla sınırlı kaldı. Başlangıçta bazı işletmeler, masrafı büyük diye üretim alanlarını dezenfekte etmezken sürecin ciddi ilerlediği görününce dezenfekte edilen işletmeler oldu. Elbette bu işletmelerin sayısı sınırlı… “Türklere bulaşmaz”, “Beş vakit namaz kıl hiçbir şey olmaz” söylemleri kimi çevrelerde etkili olurken, önemli bir bölüm işçi de önlem alınmamasına patronların kâr hırsının neden olduğunu söyledi.
"STOK ÜRETİMİ TEPKİ ÇEKİYOR"
Kayseri’de çalışmak zorunda kalan işçilerin en çok kızdığı kesim ihracat olmamasına rağmen stok üretimi yaptıran patronlar. Stok yapılmasını eleştiren elektrikli ısıtıcı ve ev aletleri üreten Kumtel işçisi, “Salgın var evde kalın deniyor. Ama biz hâlâ stok yapıyoruz. İsteyen gelsin, istemeyen gelmesin deniyor. Geçim kaygısı, borçlar gözümüzde büyüyor. Ya aha kapı derse patron? Dışarda iş yok, güç yok. Borçlar bizi mahveder. Ama sağlığımızı hiçe sayıyoruz ona yanarım” dedi. TMSF’ye devredilen eski Boydak Holding, yeni adıyla Anadolu Erciyes Holding bünyesinde çalışan işçiler de bu duruma kızıyor: “Salgından kaynaklı herkes iki hafta izne yollandı. Ama biz depo-sevkiyat çalışanları bir hafta daha çalıştık. Çıkan ürünleri stokluyoruz. Para kazanma isteği salgın malgın dinlemiyor.”
"BELİRSİZLİK ENDİŞELENDİRİYOR"
İşçilerin bir diğer kızdığı konu ise verilen izinlerin yer yer belirsizliği ve yıllık izinden kesilmesi. Mobilya fabrikalarının birkaçında işçilere “İki hafta gelmeyin” denmiş. Nasıl bir izin henüz belli değil, işçilere söylenmiyor. Ergül Mobilya’da çalışan bir grup işçi ile konuşuyoruz: “Fabrikada başlangıçta hiçbir önlem yoktu. Sonra bir işçi hasta olunca endişe oldu. Ateş ölçer alındı. Hafta sonu işyeri dezenfekte edildi falan. Ama o hastadan sonra iki hafta gelmeyin denildi. Nasıl bir izin bu bir bilgi verilmedi.” Özçelik-İş’in örgütlü olduğu bir metal işletmesinde de işçiler verilen izinlerin yıllık izinlerden kesilmesini doğru bulmuyor. Durum Simfer’de de aynı. İşçilere yıllık izinlerinden düşüleceği söyleniyor. Simfer’de görüştüğümüz işçi, “Halimiz ne olacak belli değil. Nereye kadar sürer bu iş bilemiyoruz. Ama ücretler için söylenen şey kısa çalışma ödeneğine başvurduk deniyor. Ne var ben hepinizin ücretlerini karşılıyorum dese, işçinin stresi azalsa? Yılda birkaç milyon eksik kazansınlar ölmezler ya?”
SALGINA KARŞI ÖNLEM: KÖYE GİTMEK!
Fabrikalarda ara veren işletmelerin çoğunda işçiler köyü yakınsa eğer, iznini köyde geçiriyor. Görüştüğümüz Anadolu Erciyes Holdinge bağlı tekstil işçisinin köye gitme nedeni durumu özetler nitelikte: “Dünya da salgın var. Biri koronavirüs öteki geçim salgını. İkisi için köye geldik. Birincisi köylerin kalabalık şehirlere göre daha güvenilir olduğu. İkincisi de bir şeylerden tasarruf etme isteği. Yarım ay da olsa faturalar yarım gelecek. Market alışverişi az da olsa azalacak. Bir de insanın aklı anne babasında kalıyor o yüzden.”