04 Nisan 2020 23:10

Dr. Fatih Yaşlı: Koronavirüse karşı genel karantina sermaye için ilan edilmiyor

Dr. Fatih Yaşlı: "Koronavirüs salgını iktidarın ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye’nin sorunlarını çözmekten son derece uzak olduğunu gösteriyor."

Fotoğraf: Özcan Yaman

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Hükümetin koronavirüs salgı­nıyla ilgili politikasını Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatih Yaşlı ile konuştuk. Türki­ye’nin koronavirüs salgınına karşı mücadele verdiği günlerde, önce 8 HDP’li belediyeye kayyum atanma­sı, Ceyhan’da CHP’li belediye baş­kanının mazbatasının geri alın­masına ilişkin sorumuza Yaşlı, “Artık sıradanlaşan ve sadece HDP’yi değil CHP’yi de hedef almaya başlayan belediyelere kayyum atanması uygulamasının “hukuki” değil, ancak “siyasi” bir değerlendirmesi yapılabilir. O değerlendirmenin ne olduğu da açıktır. İktidar “milli irade”­den sadece kendisine verilen oy­ları anlamakta, “milli iradenin temsilcisi” denilince de buna sa­dece kendisini layık görmekte­dir. Bu ise iktidarın “dost-düş­man ikiliği” üzerine kurulu siya­setinin bir parçasıdır. İktidar an­cak siyasal düşmanlar ve bu düşmanla­ra karşı kurulmuş ittifaklar yaratarak varlığını devam ettirebilmektedir; bu, iktidarın yönetme teknolojisi haline gelmiştir” ifadeleriyle yanıt verdi.

DOST-DÜŞMAN İKİLİĞİNE DAYALI SİYASET

CHP’li büyükşehir belediyelerinin ba­ğış kampanyasının İçişleri Bakanlığı ge­nelgesiyle durdurulmasının da bunun bir parçası olarak görülebileceğine işaret eden Yaşlı şunları söyledi: “Gerek Soy­lu’nun gerek Erdoğan’ın açıklamalarına bakıldığında, muhalefet belediyelerinin bağış toplamaları “Devlet içinde devlet olmaya çalışmak” olarak kodlanmış, he­nüz kayyum uygulamasına cesaret edile­memiş olmakla birlikte bu belediyelerin de “düşman” kategorisine yerleştirilmiş olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ba­ğış toplamaya verilen tepkinin bu kadar sert olmasının gerisindeki nedene baktı­ğımızda ise şunu söyleyebiliriz: Siyasal İslam 31 Mart seçimlerinde hem ranta hem de yoksul halk kesimlerine ulaşma­nın araçlarından birini kaybetmiş du­rumdadır ve şimdi de iktidarın sermaye­yi kurtarma paketleri açıkladığı bir dö­nemde muhalefet belediyeleri korona salgınının derinleştirdiği ekonomik kriz­den en çok etkilenen kesimlere yönelik bir yardım kampanyası başlatmış durum­dadır. Bunun ise iktidarla onun oy taba­nını oluşturan yoksul kesimler arasında­ki bağı kopartabilme, buraya bir kısa devre yaptırabilme ihtimali yüksektir. Bunun sonucunda, krizden böylesine yo­ğun bir şekilde etkilenen yoksul halk kit­lelerinin sandıkta ve sokakta başka seçe­neklere yönelmesi gibi bir durum ortaya çıkabilir. Tam da bu nedenle, belediyele­rin bağış kampanyasına müdahale en yüksek perdeden yapılmış, iktidar reto­rik düzeyde dahi milli birlik beraberlik söylemine başvurmak yerine, kutuplaş­mayı ve dost-düşman ikiliğine dayalı si­yaseti derinleştirmeyi tercih etmiştir.”

ÖNCELİK YİNE SERMAYENİN

Korona salgını iktidarın ve cumhur­başkanlığı hükümet sisteminin Türki­ye’nin sorunlarını çözmekten son derece uzak olduğunu bize bir kez daha göster­diğini anlatan Yaşlı, “Atılması gereken birçok adım ancak süreç içerisinde, ek­sikliği fark edince atılıyor. Örneğin um­reden dönenlerin karantinaya alınma­ması, PTT önündeki uzun kuyruklar ya da toplu taşıma araçlarının kullanımında maske kullanılmaması ve bu konularda­ki düzenlemelerin hep geç yapılması gi­bi” ifadelerini kullandı.

Genel karantinanın ise Türkiye’nin sermaye düzeninin çıkarları adına ilan edilmediğine vurgu yapan Yaşlı, şu de­ğerlendirmede bulundu: “İşçi sınıfı adeta çarkların dönebilmesi için feda edilebilir kurbanlar olarak görülüyor. Bu ise salgının yayılmasını hızlandırıyor ve buradan yola çıkarak iktidarın bir fayda-maliyet analizi yaparak bir tür adı konulmamış “sürü bağışıklığı” siste­mini tercih ettiğini, belli sayıda kişinin ölmesini göze aldığını ve bir kez daha önceliğinin sermayenin çıkarları oldu­ğunu anlayabiliyoruz. Tüm bunların derinleşen ekonomik krizle, hayat pa­halılığıyla, işsizlikle birlikte düşünüldü­ğünde beraberinde bir toplumsal tepki­yi getirmesi kaçınılmaz ve iktidar da bunun farkında. Tam da bu nedenle daha şimdiden “ön alma” hamleleri ya­pılıyor ve muhalif kesimlere gözdağı verilmek isteniyor. Bu gözdağı siyaseti­ne karşı, olabildiğince bir arada dur­mak, örgütlü davranmak, beraberce di­renmek gerekiyor.”

BELEDİYELERİN BAĞIŞI ÖNEMLİ HAMLE

Muhalefetin belediyeler üzerinden sürece müdahalesini ve iktidarın bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışmasını kendileri açısından önemli bir hamle olarak gören Fatih Yaşlı, “İktidarın duyduğu rahatsızlık da muhalefetin bu müdahalesinin doğru olduğunu gösteriyor. İktidarın önümüzdeki süreçte salgını bir fırsata çevirerek yeni bir OHAL ilan etme ve bunu da tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi kendi iktidarını konsolide etmek için kullanma ihtimalini ise gözardı etmemek gerekiyor, öyle bir durumda muhalefet belediyelerine kayyum atanması gibi bir ihtimal de artacaktır. Benim gözlemim muhalefetin buna karşı pek de güçlü bir tutum sergilemediği yönünde, oysa bu seçeneğin hayata geçirilmemesi için mutlaka karşı birtakım hamleler yapmak, güçlü mesajlar vermek gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

KAMUCULUK KİTLELERLE BULUŞTURULMALI

Ana muhalefetin düzen içi karakteri nedeniyle doğal olarak radikal birtakım ekonomik talepler ve önlemler öne süremediğini de ifade eden Yaşlı şunları söyledi: “Örneğin sermaye kesimine yönelik bir “salgın vergisi”nden ya da yüksek gelir gruplarına ve büyük şirketlere yönelik olarak gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının artırılmasından, ücretli izin ve doğrudan gelir desteği uygulanması ve bunun faturasının sermayeye kesilmesinden söz edemiyor. İşte tam da bu noktada, sosyalist solun ve emek örgütlerinin öne çıkması, tüm dünyada korona ile birlikte kapitalizme yönelik yeni bir toplumsal öfke birikiyor ve başka bir siyasi ve ekonomik sistemin mümkün olup olmadığı sorgulanıyorken, Türkiye’de de benzer bir toplumsal tartışmayı başlatması, halkçılık, kamuculuk, sosyal adalet gibi kavramları kitlelerle buluşturması ve buradan hareketle kapitalizm dışı seçeneklerin mümkün olduğunu halka anlatması gerekiyor.”

ÖNCEKİ HABER

11 soru-11 yanıt | 20 yaş altı için sokağa çıkma yasağı ve genç işçilerin hakları

SONRAKİ HABER

İçişleri Bakanlığı 31 şehre giriş- çıkış yasağına ilişkin istisnaları açıkladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa