Akademisyen Vahap Coşkun: İnfaz düzenlemesi eşitlik ilkesine aykırı
Akademisyen Vahap Coşkun: Koronavirüs ile mücadele için bir değişiklik yapılıyorsa ondan etkilenmesi muhtemel olan herkesin yararlanması gerekir. Çünkü, koronavirüs herhangi bir ayrım yapmıyor.
Doç. Dr. Vahap Coşkun | Fotoğraf: Evrensel
Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Diyarbakır
Akademisyen Vahap Coşkun infaz kanunundaki değişikliği değerlendirdi, Türkiye’de cezaevlerinin dolu olmasının altında yapısal sorunlar olduğunu söyledi. Yapılan infaz değişikliğinin sorunları çözmeyeceğini belirten Coşkun, değişikliğin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyledi.
İnfaz kanununda değişiklik öngören 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Adalet Komisyonunda yapılan görüşmelerin ardından kabul edildi. Yapılan değişiklikleri Akademisyen Vahap Coşkun Evrensel'e değerlendirdi. 90 bin kişinin tahliye olması beklenilen düzenlemede siyasi tutuklular kapsam dışı bırakıldı.
CEZAEVLERİNDEKİ DOLULUK KAPASİTESİNDEN FAZLA
Türkiye’de cezaevlerinin doluluk oranının çok fazla olduğunun altını çizen Coşkun, “Türkiye’de cezaevlerinin doluluk oranı yüzde 121. Dolayısıyla sürekli cezaevleri dolup taşıyor. Bunun çeşitli yapısal sebepleri var. Bunlardan bir tanesi, Türkiye’de adli makamların mahkemelerin davalarda tutuklamayı özellikle çok sık bir şekilde kullanmaları. Tutuklama bir tedbir olmaktan çıkıyor. Bir ön infaz halini alıyor. Dolayısıyla tutuklama çok olduğu için cezaevlerine giren insan çok fazla oluyor. Bir diğer neden de ceza ve infaz yasalarında ceza ve infaz oranlarının da yüksek tutulması cezaevlerinde kalabalığa sebep oluyor” dedi. Bu yapısal sorunlar olduğu müddetçe infaz yasalarında yapılan değişikliklerin Türkiye’deki sorunları çözmeyi mümkün kılmadığını belirten Coşkun, “Bunu kendi tarihimizden biliyoruz. 1999’da oldu. Daha sonrasında 2012’den sonra çeşitli dönemlerde infaz yasasında değişiklikler yapıldı. Kısmi bir rahatlık sağladı ancak çok bir zaman geçmeden cezaevleri gene doldu. Hatta kapasitesinden fazla sayıda insanlar cezaevlerine girdi. Dolayısıyla, bizim problemimiz daha yapısal problemler. Bu infaz yasasındaki değişiklikler bizim sorunlarımızı çözmez, öncelikle bunu belirtmek lazım” diye konuştu.
"DEĞİŞİKLİKTEN HERKESİN FAYDALANMASI GEREKİR"
İnfaz yasasında değişikliğe gidilmesinin temel sebebinin, bütün dünyayı tehdit eden koronavirüs ile mücadele olduğunu söyleyen Coşkun, cezaevlerinde bulunanların en riskli grup içerisinde yer aldığını vurguladı. Cezaevine bir virüsün girmesinin oradaki insanların hepsinin hayatını tehlikeye atabileceğini hatırlatan Coşkun, “Dolayısıyla, cezaevlerine yönelik böyle bir düzenlemenin yapılması doğal. Dünyanın çeşitli illerinde de böyle düzenlemeler yapılıyor. Örneğin, İtalya’da cezaevindekilerin bu süreci evinde geçirmesine yönelik birtakım düzenlemeler yapıldı. Burada iki noktanın vurgulanması lazım. Birincisi, koronavirüs ile mücadele için bir değişiklik yapılıyorsa ondan etkilenmesi muhtemel olan herkesin yararlanması gerekir. Çünkü, koronavirüs herhangi bir ayrım yapmıyor. Bu amaca uygun bir yasal düzenleme yaparken eğer insanların suçları arasında bir ayrıma giderseniz bu eşitlik ilkesinin ihlali olur. Çünkü eşitlik ilkesi, gerek Anayasa Mahkemesinin kararlarında gerek AİHM’nin kararlarında aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması anlamına gelir” ifadelerini kullandı. Bu nedenlerden ötürü değişiklikten herkesin faydalanması gerektiğini ifade eden Coşkun, şunları söyledi: “İnsan hukukunun temeli de eşitliği içerir. Kişilerin işledikleri suçların takibi ve cezalandırılması bir safhadır. Bu safha bitince infaz safhası başlar. Eğer infaz yasasında bir değişiklik yapıyorsanız burada eşitlik ilkesine uymanız gerekir. Aksi taktirde bu hukuka aykırı olur. Ben mevcut şekilde yapılan düzenlemenin hem eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünüyorum hem de AİHM’deki ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu düşünüyorum. Bu yasal düzenleme ileride bir davanın konusu haline getirilirse gerek eşitlik ilkesinin gerek ayrımcılık yasağının ihlali yönünde mahkemenin tescil edeceği kanaatindeyim.”