TTB Genel Sekreteri Yılmaz: Antidemokratik uygulamaların kimseye yararı olmaz
TTB Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, koronavirüs salgınıyla mücadeleyi, bilim kuruluna ilişkin tartışmaları ve hükümetin politikalarını Evrensel’e değerlendirdi.
Burcu YILDIRIM
Ankara
TTB Genel Sekreteri Bülent NazımYılmaz, salgınla mücadelede oluşturulan Bilim Kurulu’nun rollerini, alınması gereken önlemleri ve TTB’nin önerilerini programımızda değerlendirdi. Yılmaz, salgınla mücadelede bürokratik anlayışın ve antidemokratik uygulamaların kimseye yararı olmayacağını dile getirerek, şehir hastaneleri ile birlikte kapatılan hastanelerin açılmasını ve Bakanlığın TTB’nin önerilerine kulak vermesi gerektiğini söyledi.
‘BİLİM KURULU BÜROKRATİK DANIŞMA MERKEZİ DIŞINDA YÜRÜTÜCÜ BİR YAPI OLMALI’
Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, salgınla mücadelede oluşturulan Bilim Kurulları’nın önemine ve ayrıca içeriğine dikkat çekti. İlk kurulda enfeksiyon uzmanlarının bulunduğunu ikinci kurulda ise uyarılar üzerine Halk Sağlığı uzmanlarının yer aldığını ifade eden Yılmaz, “Ama bunun seçimi konusunda hangi kurallar gözetilmiştir açıkcası bu konuda tereddütlerimiz var. Halk Sağlığı Uzmanlık Derneği Başkanının alınması iyi bir seçim ancak Türkiye’de son 20-30 yıl içerisinde halk sağlığı salgınlarında rol almış TTB’nin de içinde yer aldığı ve alanında uzman akademisyenlerin olmasını tercih ederdik” dedi. Bilim Kurulu’nun aynı zamanda açık ve şeffaf olması gerektiği üzerinde de duranYılmaz, “Sağlık Bakanı toplantı arasında ya da sonunda konuşmalar yapıyor ama biz isteriz ki Bilim Kurulu, bir sözcü oluştursun ve alınan kararları açıklasın ve aynı zamanda bu kararların uygulanıp uygulanmadığını takip etsin, kararları kamuoyuyla paylaşsın. Bilim Kurulu, bürokratik danışma merkezi olmanın dışında yürütücü bir yapı olmadığı sürece bu kurullardan istenilen sonucu alamayız” dedi.
‘ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR HALA DEVREDE’
Pandemi kurullarının da önemine değinen Yılmaz, “Ne yazık ki yürütücüler bu tarz kurullarda alışkanlıklarını bir tarafa bırakamıyor. Eşitlikçi olmayan antidemokratik uygulamalar hala devrede. Bunların hiçbiri salgını başarıyla yönetmemizi sağlamaz. Demokratik kurallara, özerkliğe, bilimsel tartışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Her ilin kendine özgü farklılıkları, yaşam kültürü, alışkanlıkları olduğu için pandemi kurullarının oluşturulmasını istedik. O yüzden yerelden örgütlenmeler bu çerçevede hayati” diye konuştu.
‘YERELİN SORUNUNU BÜROKRATİK ANLAYIŞLA ÇÖZÜlMEZ’
Yılmaz, “Yereldeki örgütlenmeleri bürokratik bir anlayış çerçevesinde ve bürokratlarla çözmeye çalışırsanız bırakın ileri gitmeyi sürece zarar verirsiniz. Hala çok geçmeden pandemi kurullarına Tabip Odalarının ve her hangi bir idareye veya bürokratk yapıya bağlı olmayan sağlık örgütlerinin katılmaları çok önemli” dedi. Yılmaz, yaşadıkları bir diğer sorunun ise bu önerdiklerinin kimi pandemi kurullarında kabul edildiği ancak alınan kararların imzaya gönderilmesi olduğunu söyledi ve “Bu da dostlar alışverişte görsün tavrı kabul edilebilecek bir şey değildir” diye belirtti.
Covid-19’un yoksullar dışında diğer sınıfları da etkileğine değinen Yılmaz, “Öğretim üyesi, sporcu, akademisyen, patron, vali herkes etkileniyor. Doğal olarak yerel inisiyatiflerin ve TTB’nin sözünün dinlemesi gerekiyor çünkü TTB, salgında, depremde, göçte çok kritik işler yaptı ve önemli bilgi deneyimleri var. TTB’nin önerilerini dikkate almak, toplum sağlığını dikkate almakla paraleldir” dedi.
‘ARTIK GEREKSİZ ÜRETİMLERİ DURDURMALIYIZ’
Türkiye sağlık siteminin salgından önce de kötü olduğuna ve topluma yüzüne dönmediğine dikkat çeken Yılmaz, “Koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin nerdeyse sıfırlandığı bir noktadan söz ediyoruz ve bu yüzden salgını yönetemiyoruz” diye seslendi.
Bu süreçte karantina ve izolasyon meselesinin de iyi yönetilemediğini söyleyen Yılmaz, “Artık gereksiz üretimleri durdurmalıyız. İşçilerin evlerine hastalıkları götürmesine engel olabiliriz. Bunun için sokağa çıkma yasağına gerek yok, katı bir izalasyon ve yerinde izlem yapıldığında hala şansımız var. Daha fazla ölümlerin önüne bu şekilde geçebiliriz” dedi.
BAKANLIĞA ÇAĞRI: ‘KAPATILAN HASTANELERİ AÇIN’
Türkiye’de 10 ilde şehir hastaneleri açılırken önemli hastanelerinde kapatıldığına vurgu yapan Yılmaz, “Bu hastaneler şuanda hiçbir gerekçe sunulmadan açılmalı. İzolasyon için bu hastanelere ihtiyacımız var, örneğin Ankara’da kapatılan hastanelerin yatak sayısı bin 400’ü buluyor. Aynı şeyi diğer kapatılan ve nüfusun yoğun olduğu illerde yapabiliriz” diyerek Sağlık Bakanlığı’na “Kapatılan hastaneleri açın” çağrısı yaptı. Yılmaz, “Bir evin içinde kalabalık yaşayan yoksulların bu hastanelere ihtiyacı var. Herkesi evlerde izole edemezsiniz. Bu insanların gıda, beslenme olanaklarının geliştirilmesine ihtiyacımız var. Bu şekilde bütüncül olarak yaklaşırsak en az hasarla çıkabiliriz” dedi.