TOHAV Başkanı Erdem: İnfaz düzenlemesinin idamdan farkı yok
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Başkanı Didar Erdem, eşitlik ilkesine aykırı olarak hazırlanıp, Meclis’te bugün görüşülecek infaz düzenlemesine tepki gösterdi.
Fotoğraf: MA
Erdoğan ALAYUMAT
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Başkanı Didar Erdem, eşitlik ilkesine aykırı olarak hazırlanıp, Meclis’te bugün görüşülecek infaz düzenlemesinin idam uygulamasından hiçbir farkının olmadığını söyledi.
Koronavirüsü salgını nedeniyle dünyanın birçok ülkesinde cezaevlerinin kapısı açılırken, Türkiye’de AKP ve MHP gruplarının ortak hazırlayıp, siyasi tutukların kapsam dışında bırakıldığı 70 maddeden oluşan ve 11 kanunda değişiklik yapan infaz düzenlemesi, Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından bugün Genel Kurul’da görüşülecek. Anayasa’nın ‘eşitlik ilkesi’ne aykırı olması nedeniyle muhalefet partileri ile demokratik hukuk örgütleri ve toplumun büyük bir kesimi kanun teklifinin bu haliyle yasalaşmasına karşı.
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Başkanı Didar Erdem, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni değerlendirdi.
YAŞAM HAKKININ İHLALİ
Düzenlemenin salgına karşı tedbirin ikinci ayağı olarak ele alınması gerekirken bunun yapılmadığını söyleyen Didar Erdem, "Düzenlemeden kimi suç ve suç grupları kapsam dışı bırakılıyor. Bu da bu kişilerin yaşam hakkının ihlal edilmesi anlamına geliyor” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) “yaşama hakkı”nın dokunulmaz bir hak olarak tanımlandığına işaret eden Erdem, “Eğer mahpusların tahliyesi gerçekleşmez ve gerekli tedbirler alınmazsa çok kısa sürede virüsün yayılması ve özellikle kronik hastalıklara bağlı olarak ölümlerin gerçekleşmesi olasıdır. Ayrımcılık içeren bu infaz düzenlemesi teklifinin kapsam dışında bırakılmış tüm mahpusların da kapsam alanına alınması gerekmekte olup aksi, hukuk devletinin gerekleri ile bağdaşmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Erdem, hapishanelerde çok sayıda hasta tutuklu mahpusun bulunduğu da hatırlatarak, bunların ivedilikle tahliye edilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
KAPSAYICI DÜZENLEMELER ŞART
Yaşama hakkının her insanın sahip olduğu en temel hak olduğunu kaydeden TOHAV Başkanı Erdem, ölümcül bir virüs karşısında eşitlikçi infaz uygulaması ile herkesin yaşama hakkını garanti altına alan kapsayıcı düzenlemeler getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Yaşanan durum ciddiye alınmayarak hazırlanan ayrılıkçı infaz düzenlemesi için “idam uygulamasından hiçbir farkı yok” diyen Erdem, şunları ekledi: “İnsan bedeni üzerinde cezalandırma ne kadar ilkel ve insan haklarına aykırı ise, ölümcül bir virüs karşısında belli bir grubu yok sayıp bu kişileri kaderlerine terk etmek aynı derecede hukuka aykırıdır.”
“KİTLESEL ÖLÜMLERLE KARŞILAŞABİLİRİZ”
Erdem, henüz kesin bir tedavisi olmayan bu virüsün cezaevlerine sıçraması durumunda toplu ölümlerin yaşana bileceği uyarısında da bulundu. Erdem, “Kapasitesinin çok üzerinde doluluk oranına sahip olan cezaevleri ve bu cezaevlerinin objektif fiziksel koşulları var. Cezaevleri, sadece doluluk oranı ile risk oluşturmuyor, buralarda hijyen, beslenme gibi imkanlar çok kısıtlı. Kişilerin bireysel alanlarının neredeyse hiç olmadığı kapalı alanlar. Tek bir kişinin bu virüsü kapması, çok hızlı bir biçimde cezaevi içinde bulunan herkes için potansiyel bir ölüm riski yaratır. Kitlesel ölümlerle dahi karşılaşabiliriz” diye konuştu.
YETERLİ ÖNLEM YOK
Erdem bu tehlikeye rağmen cezaevlerinde salgına karşı yeterli tedbirlerin alınmadığını da dile getirdi. Erdem, bu konuda “Şu an ziyaretçi görüşleri askıya alınmış ve telefon hakkı haftada birden ikiye çıkarılmış ya da haftada bir olan 10 dakikalık telefon hakkı tek sefer olarak 20 dakikaya çıkarılmış. Yalnızca mahpusların haklarını kısıtlama şeklinde alınan bu tedbirler salgını önlemede yeterli olmaz. Dışarısı ile sürekli temas halinde olan cezaevi personelleri veya dışarıdan temin edilen ihtiyaçlar doğal olarak risk oluşturmaya devam ediyor. Yine birçok cezaevinde koğuşlar düzenli olarak dezenfekte edilmiyor. Mahpuslar dezenfektanları kantinden para karşılığında ulaşabiliyorlar. Tüm hijyen tedbirleri alınsa dahi fiziksel olarak zaten cezaevlerindeki zorunlu ortak alanlar, hastalığın bulaşmamasını imkansız hale getiriyor. Koğuşlarda yatakların birbirine yakın olması, ortak alanların kapalı olması ve havalandırmanın mümkün olmaması nedenleri ile fiziksel koşullar önlemleri de yetersiz kılıyor. Kaldı ki bu salgının kronik hastalığı olan kişiler açısından büyük risk oluşturduğu bilinmekte, uzun süre cezaevinde kalan kişilerin büyük kısmında kronik hastalıklar oluşmaktadır” bilgilerini verdi. (İstanbul/MA)