Bülent Falakaoğlu: Ücretsiz izin yasaklanmalı, büyük sermayeye destek kesilmeli
Evrensel Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu hükümetin üretim ısrarını ve işçilerin ücretli izin talebini değerlendirdi.
Koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye’de vaka ve ölüm rakamları her geçen gün artarken hükümetin salgına karşı açıkladığı tedbirler ölümleri engellemeye yetmiyor.
Sağlık meslek örgütleri, konfederasyonlar ve geçimini sağlamak zorunda bırakıldığı için “evde kal”amayan milyonlarca işçi, zorunlu alanlar dışındaki üretimin durdurulmasını talep ederken hükümet ise “tedbir” adı altında hayata geçirdiği tüm uygulamalarda işçileri istisna tutuyor. Son olarak 20 yaş altı vatandaşlar için sokağa çıkma yasağında olduğu gibi...
“HÜKÜMET İNSAN SAĞLIĞI YERİNE EKONOMİ SAĞLIĞINI TERCİH EDİYOR”
Evrensel Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu ile hükümetin üretimin sürmesi yönündeki ısrarını, bu çerçevede hayata geçirdiği ekonomi politikalarını ve işçilerin ücretli izin talebini konuştuk. Falakaoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
“Bilim insanları çok büyük karantinaya gerek yok, sokağa çıkma yasağına gerek yok. Üretimi durdurduktan sonra kontrollü karantina yeter diyor. Ve yine bilim insanlarının ‘üretimi durdurmadıktan sonra hangi önlemi alırsanız alın salgının önüne geçemezsiniz’ uyarısına rağmen bir ısrar var. Hükümetin ısrarının dört nedeni var. Bir, hükümet insan sağlığı ile ekonomi sağlığı arasında tercihte bulunuyor. Ekonomi çökerse sonuç ne olur, insanlar ölürse ne olur? Hükümet ekonomi çökerse bunun altında kalkamayız, en nihayet insanların ölümünü daha kabul edilebilir buluyor. Hükümeti ekonomi sağlığı ve insan sağlığı arasındaki tercihte ekonomiyi tercih ediyor.
İkinci neden, hükümet, üretim durdurulduğunda kapanan iş yerlerini finanse etmek zorunda olduğunu düşünüyor. Bunun için kasada para yok. Milyonlarca işçiyi eve gönderdiğinde ücretleri ödeyemeyecek. Bunu ancak yardımlarla çözebilirim diyor.
“FIRSATÇILIK VE HAYALCİLİK BİR ARADA”
Üçüncü nedeni ise, şöyle düşünüyor, ‘Bu işlerin durması halinde büyük sermaye grupları ayakta kalırken, kendi etrafındaki orta ölçekli sermaye grubunun zarar göreceğini düşünüyor ve onları korumak için üretime ara vermiyor.
Dördüncü sebep ise fırsatçılıkla hayalcilik arasında... Cumhurbaşkanı ‘Önceliğimiz ihracatı sürdürmektir’ demişti. Yani hükümet, ‘Diğer ülkelerdeki ekonomik çöküntü nedeniyle oluşan boşluğu üretime devam ettiğimiz sürece doldurabiliriz’ diye düşünüyor. Bir yanda fırsatçı bir yaklaşım, bir yanda da hayalcilik var. Çünkü dünya ekonomisinde ciddibir daralma bekleniyor. 1929 krizine benzer bir ekonomik çöküntü bekleniyor. Bu koşullarda ihracatı artırmak hayal gibi duruyor.
“PATRONLAR DA İŞÇİ SAĞLIĞI ÖNÜNE ŞİRKET SAĞLIĞINI KOYUYOR”
Patronlar açısından iki sebep sıralanabilir. Birincisi, çoğunun bu dönemi atlatabilecek bir gücü yok. Bunu finanse edebilecek finans yapısı, tasarrufu yok. Ayakta kalamayacağını düşündüğü için işçi sağlığının önüne şirketinin sağlığını koyuyor. Bir diğer sebep ise Türkiye’nin kuralsız çalışma ve ucuz emek cenneti olmasıdır. Patronlar bu sistemden güç alıyor. Çünkü ortalık değneksiz dolaşmaya müsait. Bu yüzden rahat davranıyor.
“YAYILMA HIZININ YÜKSEK OLDUĞU YERLER ÜRETİM MERKEZLERİ”
Sağlık Bakanı Bilim Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı basın toplantısında vakaların yoğun olduğu yerleri bir haritada gösterdi. Buralar, İzmir, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak gibi üretim merkezleri. Demek ki üretim durdurulmalı. Ama bakan buralarda temas fazla deyip geçiyor. Niye durdurmuyorlar üretimi? İşçilerin teması kesmemesi keyfi değil. ‘İşe gidiyorum, kendimi riske atıyorum. Gitmesem tüm aile açlıktan kırılacak’ diyor. Bakan kırmızı bölgeleri gösterdiğinde buraların üretimle ilişkisini ortaya koymalıdır. Bakan’ın sürekli bahsettiği izolasyonun iş yerlerinde sağlanmadığını görüyoruz. Fabrikalarda güvenli, steril ortam yaratılmadan üretimi devam ettiriyorlar. Hükümet her geçen gün daha sıkı önlemler alırken işçiler bu önlemlerin dışında tutuluyor. İllere giriş-çıkış yasağında çalışanlar hariç. 20 yaş altı yasakta da çalışanlar hariç.
“ZORUNLU VE ACİL ALANLAR DIŞINDA ÜRETİM DURDURULMALI”
Peki ölüm-açlık sarmalından nasıl kurtulacağız? İş yerlerinde iş durdurmak haktır. Ancak örgütsüz iş yerlerinde bunu yapmak zor. Bu yüzden sendikalar, siyasi partiler, milletvekillerinin topyekün zorunlu ve acil ihtiyaçlar dışındaki alanlarda üretimin durdurulmasına odaklanması lazım. Yoksa ücretsiz izne gönderilenlerle işsizliğin yüzde 30’lara dayandığı bir dönemde siz insanların gelirlerini sağlamazsanız emek kesimi neyle geçinecek? Bu yüzden çokacil bir talep oluşturulmalı. Madem fatura emeğin üzerine yıkılıyor, o zaman ortak bir talep oluşturularak hükümetin üzerine buradan yüklenilmeli. Madem ölüm işçiye düşüyor; o zaman grev de bir haktır denilmesi gerekiyor. Yoksa işçi ölüm-açlık sarmalından çıkamaz.
“ÜCRETSİZ İZİN YASAKLANMALI, BÜYÜK SERMAYEYE DESTEK KESİLMELİ”
Ücretli izin konusunda sorumluluk öncelikli olarak devlettedir. Derhal, ücretsiz izin ve hak gasbı yasaklanmalı. İşçinin tatil hakkını gasbedemezsiniz. Bu konuda sorumluluk hükümettedir. Burada bitmez. Hükümet bunu ilan ederek kenara çekilemez. Büyük şirketlere ilişkin bir önleme gerek yok, bu sermaye gruplarının yardıma ihtiyacı yok. Ancak geriye kalan için destek verilmelidir. Buralarda işçi ücretleri garantialtına alınmalıdır. Küçük şirketler korumaya alınmalıdır. Bununla birlikte servet vergisi toplanmalı. Türkiye’de bunun zemini var, memlekette gelir dağılımı uçurumu var. Bunların hayata geçirilmesinde sorumluluk devlettedir. (İstanbul/EVRENSEL)