Brezilya’da koronavirüs krizi: Bolsonaro yalnızlaşıyor
Brezilyalı Gazeteci Sandino Patriota, ülkesindeki koronavirüs krizini, bu süreçte giderek zayıflayan Bolsonaro hükümetinin ve halk hareketlerinin durumunu Evrensel için yazdı.
Kolaj: Mehmet Emin Mengüarslan/AA
Sandino PATRIOTA
Sao Paolo
Bir yanda 9 Mart 2020’den bugüne ülkeyi vuran ekonomik krizin, borsada yaşanan sert düşüş, ulusal para biriminin dolar ve avro karşısında yüksek değer kaybetmesi ve meta fiyatlarındaki (özellikle petrol ve tarım ürünlerindeki) düşüşün kötüleştirdiği durgunlukla derinleşmesi... Öte yanda, virüsün bulaşıcılık ve yayılmasının ciddiyetini anlamayı ve Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sosyal izolasyon ve yaygın test tedbirlerini az çok uygulamayı reddetmekte ısrar eden Başkan Bolsonaro hükümetinin yaptıkları... Brezilya’da Kovid-19 salgının sonuçları büyüyor.
26 eyalet, 1 federal bölge ve yaklaşık 5 bin yerel yönetimden oluşan Brezilya, günlük ölüm sayısının hızla arttığı bir döneme girdi. Kuzeydeki Amazon eyaletinde olduğu gibi, ülkedeki birçok eyalette sağlık sistemi çökmek üzere.
Ülkede toplam ölü sayısı 800’ü aşarken, bu ölümlerin yaklaşık 300’ü sadece 7 ve 8 Nisan’da gerçekleşti. Günlük sayının artması bekleniyor. Ancak hastalar ve hatta ölenler test edilmediğinden sayının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. 210 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip Brezilya, sadece 54 bin 824 vatandaşını test etmiş durumda ve enfekte hasta sayısı 15 bin 927.
HÜKÜMET MÜTTEFİKLERİNİ KAYBEDİYOR
Dünyada toplumsal eşitsizliklerin en fazla olduğu ve milyonlarca insanın içme suyu ve kanalizasyon erişiminin olmadığı bir ülkede Kovid-19’un evriminin önümüzdeki günlerdeki sonuçlarını tahmin etmek mümkün değil. Çoğunlukla gecekondulardan oluşan, iç içe geçmiş küçük evlerle genişleyen büyük kentler de durumu daha da kötüleştiren bir faktör.
Pratikte hastaların bakımının büyük bir kısmı devlet kurumları ve belediyeler tarafından gerçekleştiriliyor. Federal hükümetse kılını kıpırdatmış değil, öncelikli derdi 1.3 trilyon real değerinde bir banka kurtarma paketi ile işverenlerin karantina süresince ücret ödemelerini askıya almasını sağlayacak bir yasayı geçirmek. Faşist Bolsonaro hükümeti giderek güç kaybediyor ve yalnızlaşıyor. Almaya çalıştığı tedbirlere yargı mensuplarından, hatta kendi hükümetinden bile itirazlar yükseliyor. Toplumun bir kesimi, özellikle ticari işletme sahipleri, evanjelik kiliselerin köktenci üyeleriyle ordu ve polis teşkilatlarının aileleri onu desteklemeye devam ediyor.
HAKİMİYET GÜCÜ ZAYIFLADI
İktidara geldiği günden bugüne, Bolsonaro ile toplumun arasındaki mesafe açılırken hakimiyet gücü zayıfladı.
İlk önce, yasadışı faaliyetleri ve ailesinin, Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (PSOL) üyesi belediye başkanı Marielle Franco cinayetine karışan paramiliter suçlularla bağlantıları açığa çıktı. Bu durum Bolsonaro’nun Ulusal Kongre (Milletvekilleri ve Senatörler Kamarası) ile ilişkilerini derinden sarstı ve birçok eyalette önemli oy kayıplarına neden oldu.
Daha sonra, Bolsonaro’nun seçimleri kazandığı Sosyal Liberal Parti (PSL) içerisinde bir bölünme yaşandı. Bolsonaro ve biri federal vekil diğeri senatör olan oğulları PSL’deki hakimiyetini kaybederek 2020 yerel seçimleri için yeni bir parti (Brezilya İttifakı) kurmaya girişti. Ne var ki, yasal bir varlığa bürünemeyen parti bu yılki seçimlere katılamayacak.
Bunun üzerine, hükümetin ABD çıkarlarına ve Trump’ın politikalarına olan aşırı sadakati, Brezilya’da üretilen metaların birincil alıcısı konumda bulanan Çin’le diplomatik ilişkileri sarsarak bir zamanlar onu desteklemiş olan tarım patronları arasında hoşnutsuzluk yarattı. Bolsonaro ve Trump’ın asıl hedefi olan Venezuela’nın askeri işgaliyse geri tepti.
Ve son olarak, hükümetin Kovid-19 mücadeleyi küçümseyen tutumu, seçimlerde Bolsonaro’yu destekleyen eyalet valilerinin kopuşuna neden oldu. Bugün São Paulo ve Rio de Janeiro valileri gibi birçok kişi hükümetin siyasi düşmanı haline geldi.
Her şeyden önce hükümetin zayıflamasının mümkün kılan şeyin 2019’da gerçekleşen halk hareketleriyle, özellikle de işçi grevleri, kadın yürüyüşleri, öğrenci ve öğretmenlerin kamusal eğitimi ve bilimi savunmak için gerçekleştirdikleri gösteriler olduğunu not etmek gerekir.
ASKER GÜÇLÜ AMA YÖNETEN KAPİTALİSTLER
Başkan Dilma Roussef’i iktidardan deviren parlamento darbesinin gerçekleştiği 2016’dan bu yana, ordu generalleri Brezilya yönetiminde baskın bir rol oynayarak fiili olarak paralel bir iktidarı temsil eder hale gelmiş. Bolsonaro’nun seçilmesiyle birlikte hükümet zayıflarken generallerin mevcudiyeti güçlenir oldu.
İlk etapta 4 generalden oluşan bir grup; Mourão, Eduardo Ramos, Fernando Azevedo ve Augusto Heleno; bir diğer aktif ordu üyesi olan, hükümette başbakanlığa denk düşen bir görevi yürüten Genelkurmay Başkanı Braga Neto’ya eklendiler. Terörist bir eylem planlarken ordudan atılan Bolsonaro da liderlik makamının sahibi oldu. Bolsonaro, askeri hiyerarşiyi faşistçe yücelten biri olduğu için general bakanlarından emir almaya yatkın bir isim.
Ancak asıl gerçek şudur ki, Brezilya, yabancı kapitalistlerle bağlantılı bankacılar ve spekülatörler tarafından yönetilen bir hükümete sahiptir. O günden bugüne, ekonomi bakanları bankacılardır ve ülkenin ekonomik yaşamı üzerine verilen kararları doğrudan onlar almaktadır. Örneğin, bugünkü Merkez Bankası başkanı Ilan Goldfajn çifte vatandaşlığa sahip (Brezilya ve İsrail) bir siyonisttir. Brezilya’da yaşanan krizin asıl nedeni 2015’te Dilma hükümeti tarafından uygulanmaya başlayan ve hala etkin olan ultra neoliberal dönüşümdür.
KRİZ KARŞISINDA HALK HAREKETLERİ
Halk hareketleri, ekonomik krize ve farklı bölgelerdeki yoksul mahallelerde yayılan Covid-19’a karşı harekete geçerek cevap vermeye hazırlanıyor. Virüsle mücadelede sosyal mesafenin önemi daha güçlü bir şekilde kavranırken hareketlerin üyeleri, nüfusun en yoksul kesimlerine gıda, kişisel korunma ve temizlik araçları dağıtarak yardım etmenin yollarını arıyor. Meclisin yoksulları desteklemek için onayladığı kişi başı 600 real değerindeki mali destek, dayatılan bürokratik engeller nedeniyle hala ödenmiş değil.
Tüm bu eylemler, Bolsonaro hükümetini devirme ve halk iktidarını kurma zorunluluğu konusunda kitlelerle diyaloğun ve toplumsal örgütlenmenin güçlenmesine olanak tanıyor. Önümüzdeki günlerde salgının gelişim seyrine göre, sosyal izolasyon gerekmediğinde, halk gösterileri örgütlemenin olabilirliği de ortaya çıkacak.
Fabrika kapılarında, sağlıksız çalışma koşullarını, hayati olmayan hizmetleri bu kriz koşullarında bile durdurmayan patronların açgözlülüğünü ve devam eden işten çıkarmaları teşhir etme görevi karşımızda duruyor. Siyasi ataletle ve perspektif yoksunluğuyla felç olmuş sendika merkezlerinin olduğu koşullarda bağımsız bir sendikal hareketi güçlendirme arayışındayız.
Bu yıl yaklaşık 5 bin yerel yönetimi kapsayan belediye başkanlık ve konsey üyelerinin seçimi gerçekleşecek. İlk defa yeni bir işçi sınıfı partisi, Halk Cephesi seçimlerde bağımsız bir listeyle temsil edilecek, sosyalist toplum propagandasını güçlendirerek halkın haklarını koruyan bir programı savunacak. Buna Bolsonaro’nun devrilip halk hükümetinin kurulması dahil!
Çeviren: Fulya Alikoç