Gıda işçisi yazdı: Bizim değerimizi şimdi mi anladınız?
"İngiltere Kraliçesi, ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı, hayatın devam etmesi için bizim çalışmamız gerektiğini söylüyorlar. Bizim yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu söylüyorlar."
Fotoğraf: Pixabay
Eren BAY
Gıda deposu işçisi/İngiltere
Merhaba arkadaşalar;
Ben İngiltere’de 21 yıldır yaşayan, gida sektöründe çalışan bir işçiyim. Bütün dünyada olduğu gibi, koronavirüs burayı da etkisi altına aldı. İngiliz hükümeti, gecikmeli de olsa önlemler dahilinde, bildiğim kadarıyla sağlık, gıda, ulaşım ve inşaat işleri hariç bütün işyerlerini virüsün yayılmasını engelemek için kapatma kararı aldı.
Bu tabii ki, bizim gibi çalışmak zorunda olan işçiler üzerinde bir psikolojik etki yarattı. Hem salgın, hem de gıda olduğu için işlerde gözle görülür derecede bir artış oldu. Biz de işyerindeki diğer arkadaşlarla bir toplantı yapıp, alınması gereken önlemleri tartıştık. Tabii ki bunların başında maske ve eldiven gibi, kendimizi koruma amaçlı malzemelerdi. Fazladan işleri erteleme gibi talepler de bunlara dahildi.
Sonuçta yaptığımız iş gıda. Daha fazla tüketim olmaya başladı. İnsanlar sürekli evde olduğu için, bu tür gıda ürünlerin tüketimi doğal olarak arttı. Bu da bizim daha fazla emek sarf etmemize yol açtı.
Bizim taleplerimiz; özellikle devletin, bizi bu anlamda göz önüne almasıdır. Yaptığımız işin önemini görmelidir. Mademki bize, “Siz çalısın bizim için” diyorlar. Onlar da, bizim emeğimizin karşılığını vermesi gerekir.
İngiltere Kraliçesi, ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı, hayatın devam etmesi için bizim çalımamız gerektiğini söylüyorlar. Bizim yaptığımız işin ne kadar önemli olduğunu söylüyorlar. Bizim değerimizi şimdi mi anladınız?
Bizim ne kadar önemli olduğumuz gibi sözde politika yapmaları yerine, taleplerimizi yerine getirsinler. Daha fazla önlem, günlük çalışma süresinin azaltılması, karunmamız için daha güvenlikli malzeme ve işyerindeki koşulları da buna uygun hale getirsinler.
Dünyayı onlar bu hale getirdi, emperyalist güçler. Termik santralleri kurarak doğanın dengesiyle oynadılar. Gezi’de ağaçların kesilmesine karşı çıktığı için bir çok genci öldürdüler.
Virüs bize, bir kez daha işçi sınıfının gücünü gösterdi. İşçiler olmasa, ne tedavi olunur ne de insanların yiyecek ihtiyaçları temin edilir. İngiltere Başbakanı, herhalde devletin tepesinde olduğu için kendisine virüs bulaşmaz sandı. Virüs ona da bulaştı. Şimdi yoğun bakımda ve ona bakan, tedavi eden yine de sağlık işçileridir. Ama gel gelelim ki; orada da sınıf ayırımı var. Virüs sınıf tanımıyor ama, tedaviye gelince sınıf ortaya çıkıyor. Boris Johnson’un başında Allah bilir kaç doktor, kaç hemşire ve nasıl ilaçlar var.
Bir kez daha, işçiler çalışmadığı koşullarda dünyanın duracağı ispatlandı. Bu süreç bize, işçi sınıfının örgütlülüğünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha öğretti. Zenginler ve yönetenler, şimdi işçilere alkış tutuyorlar. Düne kadar İngiltere’de hükümet, “Sağlık servisi çok masraflı, üzerimize büyük yük” diyordu. Şimdi her televizyona çıktıklarında sağlık emekçilerinin ne kadar önemli bir görevle karşıya olduklarını söylüyorlar.
Sağlık emekçileri, iş koşullarının iyileştirilmesini ve ücretlerinin yükseltilmesini isterken, onlara düşman gibi bakanlar, şimdi yalvarıyorlar ki Başbakanlarını kurtarsınlar.
Bizim gibi gıda sektöründe çalışan işçiler için de övgüler yağdırıyorlar. Ama ne zaman biz bir şeyler istesek, kesinlikle yanaşmazlar. Bir kez daha, dünyanın tüm emekçilerinin dayanışma içinde mücadele etmelerinin çok önemli olduğunu anladım.