5 soruda, yeni koronavirüse dair bildiklerimiz
Doç. Dr. Günseli Bayram, COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 (nCoV-2019) virüsünün yapısını, virüsün nasıl bulaştığını, nasıl tesbit edildiğini ve virüsten korunma yollarını yazdı.
Fotoğraf: Pixabay
Doç. Dr. Günseli BAYRAM
COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 (nCoV-2019) gündemimize ilk olarak 2019’un aralık ayında Wuhan’dan başladığı düşünülen salgınla girdi. SARS-CoV-2’nin dahil olduğu koronavirüs ailesi, soğuk algınlığı gibi solunum yolları rahatsızlıklarına sebep olabilen büyük bir virüs ailesi. Bu virüsler RNA virüsleri. Yani genomları, DNA yerine RNA’dan oluşur. Çoğalmak ve kendinin kopyası olan virüsleri yapabilmek için insan (memeli) hücreleri gibi konaklara ihtiyaç duyarlar. Bu çoğalma sürecinde ise bir taraftan da mutasyona uğrayabilirler. Mutasyon tamir mekanizmalarının kalıp olarak kullanabileceği 2. bir iplik (dizi) RNA’da bulunmadığı için, çoğalma sırasında oluşan mutasyonların kalma ve virüs özelliklerini değiştirme olasılığı diğer canlılara göre daha yüksektir. Deyim yerindeyse, hücrelerimize giren virüs bizim hücrelerimizin mekanizmalarını çalar ve kendi kopyalarını arttırmak üzere bunları kullanır.
Aslında bu virüs ailesine ait virüslerin SARS ve MERS’e neden olan, öldürücülüğü oldukça yüksek türlerini, SARS-CoV (2003) ve MERS-CoV (2012)’yi uzunca süredir biliyoruz. SARS-CoV-2, SARS-CoV’a yaklaşık yüzde 70 oranında, MERS-CoV’a ise yaklaşık yüzde 40 benzerlik gösteriyor. Şimdiye kadar yapılan dizileme çalışmaları, yeni koronavirüsün gen dizilerinin yarasa koronavirüsüne SARS-CoV ve MERS-CoV’dan daha fazla benzerlik gösterdiğini ortaya koyuyor. Bilim insanları, yeni virüsün yarasadan insana geçiş yaptığını ve bu süreçte bir ara konağın da olabileceğini düşünüyor. Salgınla dünyaya yayılan virüse ait RNA dizilerinden oluşturulan evrimsel aile ağaçları nextstrain.org’dan takip edilebilir.
SARS-CoV-2’NİN (YENİ KORONAVİRÜS) YAPISI NASIL?
Yeni koronavirüsün yapısına baktığımızda dışta virüse de adını veren koronayı (taç) görüyoruz. Bu taç virüsün spike proteinlerinden oluşuyor ve bu protein insan hücreleri ile ACE-2 reseptörü aracılığı ile ilk kontağı yapmaktadır. Virüsün taçlı dış yapısı, elektron mikroskop fotoğraflarında da açıkça görülebiliyor. Virüsün fotoğrafı olduğu gibi, virüs proteinlerinin Cryo-Elektron Mikroskopisi, X-ışını kristallografisi ile belirlenmiş yapılarının üç boyutlu koordinatları Protein Data Bank’ta (https://www.rcsb.org/) (Protein Veri Bankası) depolanmaktadır.
KORONAVİRÜS NASIL BULAŞIR?
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar virüsün temas ya da damlacık yoluyla (konuşma, gülme, hapşırma, öksürme ile ortama salınan enfekte salgılar) bulaşabildiğini, aerosol olarak bulaşma olasılığının da bulunduğunu[1] gösterdi. Aerosol olarak bulaşma olasılığını gösteren çalışmanın henüz bilimsel hakem sürecinden geçmediğini vurgulayalım. Yapılan çalışmalar virüsün karton koli, çelik, plastik gibi yüzeylerde uzun süre (20 ila 80 saate kadar) kalabildiğini gösteriyor. Nadir de olsa dışkıdan bulaşabileceği de öne sürülüyor.
NASIL TESPİT EDİLİR?
Virüsün tespiti için RT-PZR denilen bir yöntem kullanılarak gerçek zamanlı olarak virüs RNA’sının burun ve boğazdan alınan örneklerde bulunup bulunmadığına bakılıyor. Antikor-antijen temelli (hızlı test de denilen) testler ise kanda virüse karşı oluşan bağışıklık maddelerini (IgG ve IgM gibi) tespit etmektedir. Bu testler hastalığın farklı aşamalarında, birlikte kullanılıyor. Çünkü hastalığın farklı günlerinde/farklı aşamalarında her iki testin de yanlış negatif verme olasılığı var. Bunların yanı sıra ülkemizde ve dünyada bilgisayarlı tomografi (BT) de COVID-19 teşhisi için yaygın olarak kullanılıyor.
UYGULANAN TEDAVİLER NELER?
Mevcut virüsü durduran, ona özel bir ilaç henüz yok. Farklı viral hastalıkların tedavisinde kullanılan çeşitli antiviral ilaçlar ve kinin türevleri, semptomların hafifletilmesinde ve tedavisinde kullanılıyor. Kinin türevlerinin yeniden konumlandırılarak COVID-19’da kullanılmasını içeren ilk çalışma bilimsel kalitesi ve rastgele kontrollü bir deneme olmaması, bilimsel hakem süreçlerini çok hızlı geçmesi (yazar ve editörün aynı kurumda çalışması gibi nedenlerle) bilim dünyasından çok sayıda eleştiri aldı. ABD’de kinin türevleriyle yapılan ikinci kontrollü klinik çalışma ise ilk çalışmanın başarısını göstermedi. Bu nedenle, kinin türevleriyle ilgili yapılan daha geniş rastgele kontrollü klinik çalışmaya ihtiyaç var. Kinin türevi ilaçların, insan üzerinde yan etkileri olabiliyor. Bu ilaçlar, bazı doku ve organlarda birikebiliyor ve kalpte ağır hasarlara sebep olabilir. Bu nedenle fayda-zarar hesabı yapılarak kullanılan ilaçlardır. Kinin türevi ilaçların virüse karşı, bilinen günlük koruyucu bir etkisi yok. Hekim tavsiyesi dışında kullanılmamalılar.
Hastalık birçok kişide hafif-orta şiddette seyretse de kalp, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kronik solunum yetmezliği, kanser gibi rahatsızlıkları olan bireyler ile özellikle 60 yaş üstündeki bireyler hastalığı ağır geçirmektedir.
KORUNMA YOLLARI NELER?
Fiziksel mesafenin korunması, herkesin maske kullanması, maskenin doğru kullanımı önem kazanıyor. Maskelerin kullanım süresine uyulması, maskelerin çıkarılırken dış yüzeylerine dokunmamak oldukça önemli. Cerrahi maskelerin sıklıkla değiştirilmesi gerekiyor. Maskelerin/eldivenlerin tıbbi atık kabul edilerek, çamaşır suyu (örneğin: 1/10 suyla seyreltilmiş çamaşır suyu) gibi uygun dezenfektanlarla muamele edilerek çöpe atılması da virüsün daha fazla yayılımını önleyecektir. Virüsün ağız, burun ve gözden vücudumuza girebildiği biliniyor. Bu nedenle el hijyeninin sağlanması, ellerin sık sık yıkanması önemli. Bununla birlikte, ellerimizi ağız, burun ve gözümüze götürmemek de, ellerimizdeki virüsün (varsa) vücudumuza girişini zorlaştıracaktır.
(1) Aerosol and Surface Stability of SARS-CoV-2 as Compared with SARS-CoV-1, Editöre Mektup,17 Mart 2020
DOI: 10.1056/NEJMc2004973