11 Nisan 2020 13:43

CHP’den sansür taslağına tepki: Koronavirüsle mücadeleden sosyal medya sansürü çıktı

CHP'li Onursal Adıgüzel, koronavirüs ile mücadele kapsamında “vatandaşa destek” adı altında hazırlanan torba yasa taslağının asıl amacının “sansür” olduğunu ifade etti.

Fotoğraf: Rami Al-zayat/Unsplash

Paylaş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, AKP’nin hazırladığı ve önümüzdeki günlerde Meclise sunulacağı ifade edilen yasa teklifi taslağına tepki gösterdi. Koronavirüs ile mücadele kapsamında “vatandaşa destek” adı altında hazırlanan taslağın asıl amacının “sansür” olduğunu ifade eden Adıgüzel, “Vatandaş aş, iş; AKP ise sosyal medyayı zapturapt altına alma derdinde. Dünyanın neresinde virüs ile mücadele sansür yoluyla yapılıyor?​” dedi.

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununda değişiklik öngören taslağın, Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarına ağır yaptırımlar öngördüğünü söyleyen Adıgüzel, “Taslakta sosyal ağ sağlayıcılarına temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğü getiriliyor. Öngörülen süre zarfında, temsilci belirleme ve bildirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde ise sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin ilk etapta yüzde 50; ikinci etapta ise yüzde 95 oranında daraltılması için sulh ceza hâkimliğine başvurulabileceği ifade ediliyor. İnternet bant genişliğinin daraltılması, ilgili sosyal medya platformlarına erişimin bağlantı yokmuşçasına yavaşlatılması demektir. Özetle, bu uygulama dünyada tartışılan ağ tarafsızlığı ilkesini ihlal etmesinin ötesinde, Türkiye’de bir süredir siyasi iktidar tarafından ‘bant genişliğini daraltma’ yöntemiyle uygulanan sansüre de yasal zemin hazırlamaktadır. Türkiye’de özellikle siyasi iktidarın terör olaylarının ardından ‘bant genişliğini daraltma’ yöntemiyle internete erişimi yavaşlatma yoluna başvurduğunu ve bu yolla bir nevi sansür uyguladığını biliyoruz. AKP iktidarında, Twitter, Facebook ve Youtube başta olmak üzere sosyal medyaya yönelik ‘bant genişliğini daraltma’ yöntemi rutin bir sansür uygulamasına dönüşmüştür” dedi.

“BU DÜZENLEMEYE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?​”

Öte yandan, iletişimin ve haberleşmenin bu kadar kritik olduğu bir dönemde iktidarın bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyduğunun sorgulanması gerektiğini belirten Adıgüzel, “Tüm dünyanın küresel bir salgınla mücadele ettiği böylesi kritik bir dönemde, internet erişimini, vatandaşın bilgi alma hakkını ve ifade özgürlüğünü sekteye uğratabilecek böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu sorgulanmalıdır. Sosyal medya platform temsilcileri ile yaptığımız görüşmelerde, tasarının sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini Türkiye’de barındırmakla yükümlü̈ kıldığını, veri işlemesinde ulusal bir ayrımın teknik olarak mümkün olmadığını ifade ediyorlar. Bununla birlikte, sosyal medya şirketlerinin çok az ülkede veri merkezleri olduğu; bu merkezlerin de ciddi maliyetler getiren yatırımlar oldukları bilinmektedir. Bütün bunlar düşünüldüğünde, hele de böylesi bir kriz ortamında sosyal ağ sağlayıcılarının bu talepleri karşılayamayacağı ortadadır. Bu durumdan Türkiye’deki sosyal medya platformlarının faaliyetlerinin etkilenmemesi mümkün değildir. Teklif, bu haliyle yasalaştığı takdirde sosyal medya platformlarını kullanılamaz hale getirecektir” ifadelerini kullandı.

“İÇERİKLERE SIKI DENETİM”

Taslakta içerik kaldırma taleplerine ilişkin düzenlemelerin de olduğunu, tasarının kabulü halinde sosyal medya içeriklerinin daha sıkı denetime maruz kalacağını belirten Adıgüzel, “Mevcut durumda, Türkiye halihazırda içerik kaldırma ve bilgi taleplerinde ön sıralarda yer alıyor. Düzenlemenin yasalaşması halinde, sosyal medya platformları üzerindeki içerik kaldırma baskısı daha da artacaktır” dedi.

“TWITTER’DA İÇERİK KALDIRMA TALEPLERİNİN YÜZDE 74’ÜNÜN GELDİĞİ 2 ÜLKEDEN BİRİ TÜRKİYE”

Adıgüzel, Türkiye’deki mevcut içerik kaldırma taleplerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Twitter tarafından güncellenen ve ülkelerden gelen kaldırma taleplerinin yer aldığı Şeffaflık Raporu verilerine göre; 1 Temmuz - 31 Aralık 2018 raporlama döneminde; dünya genelindeki toplam talep hacminin yüzde 74’ünü oluşturan iki ülkeden biri Rusya ile birlikte Türkiye olmuştur. Ocak - Haziran 2019 aralığını kapsayan dönemde ise, Türkiye’den gelen toplam içerik kaldırma talebi sayısı 6 bin 73 olurken; bunların 388’ini mahkeme kararları oluşturmuştur. 5 bin 685 talebi ise devlet kurumları, polis ve diğer kurumlardan gelen hukuki talepler oluşturmuştur.

“FACEBOOK’A 6 AYDA 2 BİN VERİ TALEBİ”

Facebook devlet kurumlarının veri taleplerine, yürürlükteki yasalara ve hizmet koşullarına uygun olarak yanıt vermektedir. Alınan her talebin, yasal yeterlilik açısından değerlendirildiğini belirten Facebook, fazlasıyla geniş veya belirsiz görünen talepleri reddedebilmekte veya daraltılmalarını şart koşabilmektedir. Facebook’un 2019’un ilk 6 ayını kapsayan Ocak - Haziran dönemi verilerine göre ise; Facebook bu dönemde Türkiye’den toplam 2 bin 60 talep almıştır. Yasal sürece ilişkin alınan 2 bin 40 talebin karşılanma oranı ise yüzde 74 olarak belirtilmektedir.

“2019’UN İLK 6 AYINDA İÇERİK KALDIRMA TALEP SAYISI BİNE ULAŞTI”

Google’ın verilerine göre ise, 2009 yılından bu yana Türkiye’den gelen toplam içerik kaldırma talep sayısı 12 bin 259, kaldırılması talep edilen toplam öğe sayısı ise 65 bin 973 olmuştur. Öte yandan, bir mahkeme emri içeren ve bazı içeriklerin kaldırıldığı taleplerin yüzdesi  27’ye, devlet kurumlarından veya kolluk kuvvetlerinden gelen ve bazı içeriklerin kaldırıldığı taleplerin yüzdesi ise 34’e ulaşmıştır.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

EMEP Genel Başkanı: İşçiler salgını fırsat bilen hükümete karşı ortak mücadele etmeli

SONRAKİ HABER

Ecinniler: Edebiyata bütüncül ve metin odaklı bakıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa