Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
12 Nisan 2020 01:05
/
Güncelleme: 08:49

Ecinniler: Edebiyata bütüncül ve metin odaklı bakıyoruz

İsmail AFACAN
İstanbul

Ecinniler çiçeği burnunda bir kültür ve edebiyat dergisi… Bu yıl yayın hayatına başlayan dergi “Edebiyatın İnternetle İmtihanı” ve “Tomris’in Masası” kapaklarıyla okurun karşısına çıktı. Gökhan Arslan, Tunca Çaylant ve Çağla Çinili’yle Ecinniler’i konuştuk. 

Ecinniler dergisi, yayın hayatına yeni başladı. En son mart-nisan sayısı okurla buluştu. Klasik bir soruyla başlayalım… Ecinniler ekibi, edebiyat dergiciliğinde ne tür bir eksik gördü ve yayın hayatına başladı?
Gökhan Arslan:
İlk sayımızın sunuş yazısında buna biraz değindik aslında. Bir dergi en nihayetinde bir itirazla, mevcut durumdan rahatsızlık duyduğu için çıkar. Bizi son 5-6 yıldır en çok rahatsız eden konu, edebiyat dergisi etiketiyle çıkan dergilerin daha çok popüler kültüre yaslanan, bundan kâr etmeye çalışan ve metinden ziyade magazine eğilen dergiler olmasıydı. Biz edebiyata her alandan yaklaşmak ve metin odaklı çalışmalar yapmak için böyle bir dergi çıkarmaya karar verdik.

Derginin sunuş yazılarının finalinde derginin yayın çizgisine dair ipuçları veriliyor. İlk sayıda “Ecinniler şiir dergisi değildir ve marketlerde satılmaz” ifadesi yer alırken; ikinci sayıda “Ecinniler magazin dergisi değildir, yazar ve şairlerin özel hayatlarını eserlerin önüne koymaz.” değerlendirmesinde bulunuluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Tunca Çaylant: İlk sunuş yazısının son cümlesinde bir de “sadece” ifadesi var. Biz son zamanlarda popülerleşen şiir dergileri furyasından ve edebiyat denince akla sadece şiir gelmesinden de uzaklaşmak istedik. Edebiyata bütüncül ve metin odaklı bakıyoruz. İşlediğimiz dosyalardaki konular ve odağa alınan yazarlar hakkındaki -bizi ilgilendiren kısım olan edebi üretimlerine yoğunlaşarak- yazıların niteliğine önem veriyoruz. Bu dosyaları bağımsız eser incelemeleri, iyi öyküler, şiirler, şiir çevirileri, denemeler, masallar vd. türdeki metinlerle de harmanlayıp her bir sayımızı belli bir çerçeve içerisinde tasarlıyoruz.

Kendinize örnek aldığınız (geçmişte ya da güncel) dergiciler var mı?
Çağla Çinili: Elbette var, hatta bu dergicilerin anlayışını ve çıkardıkları dergilerin oluşturduğu edebi havayı özlediğimiz ve bu havayı zamanın ruhuna uygun olarak devam ettirmek istediğimiz için dergi çıkartmak yükünü omuzladık. Güncel dergilerden Notos’un çizgisini çok takdir ediyoruz. Semih Gümüş temsil ettiği kuşağın edebi değerleri, anlayışı ve etiğiyle günümüz modernizmini aynı potada eriterek Notos’u çok nitelikli bir dergi haline getirdi. Bu bağlamda bahsetmemiz gereken bir diğer ekol de Varlık. Yaşar Nabi Nayır ve Enver Ercan’ın sağlam temeller üzerine inşa edip, kapsamlı bir çizgiye getirdikleri Varlık, bugün dahi yeni öykücü ve şairlerin eserlerini görmeyi hevesle umduğu bir dergi olma özelliğini koruyor. Neticede, 1933 yılından beri kesintisiz olarak yayınını sürdüren bir dergiden bahsediyoruz. Bu iki dergi haricinde yine yasakmeyve, Adam Sanat, Defter ve Çevrimdışı İstanbul da Ecinniler için bir rota çizerken fikir almak ve incelemek için başvurduğumuz kaynaklar arasında.

İlk sayının dosya konusu “Edebiyatın İnternetle İmtihanı”ydı… Sormak istediğim derginin dosya konusu değil… Son on yılda edebiyat ve internet ilişkisi sıkça tartışılıyor. Edebiyat yazılıdan dijitale doğru bir dönüşüm yaşıyor. Tanzimat edebiyatçılarının konakları, cumhuriyet döneminde edebiyatçılarla özdeşleşen kahvehaneleri ve meyhaneleri vardı… Şimdi ise edebiyatçıları bir araya getiren, edebi tartışmalar yaptığı mekanlar sosyal medya… Böyle bir dönemde matbu bir dergi çıkarıyorsunuz. Bunu kendi aranızda muhakkak tartışmışsınızdır… Ecinniler ekibi internet ve edebiyat ilişkisini nasıl değerlendiriyor…
Gökhan Arslan: İnternetin, daha doğrusu sosyal medyanın öznelere sınırsız bir alan açtığının farkındayız. Kanona girmeyi başaramayan ya da kanon dışında tutulan insanlar ürettikleri metinleri orada paylaşabiliyorlar. Bu da ulaşılabilirliği kolaylaştırıyor. İnternet bilgiye hızlı ulaşma anlamında da imkanlar sağlıyor. Bunlar iyi yönleri. Sağlıksız bulduğumuz noktalar da var elbette. İnternet üzerinden yapılan tartışmaların bir noktadan sonra polemiğe dönüştüğünü ve düzey kaybına uğradığını görüyoruz. Mesela bir dergiye herhangi bir metni yollamadan önce defalarca göz gezdirip gerekiyorsa düzeltmeler yapıyoruz. Ama sosyal medyada sıcak ve hızlı bir iletişim olduğu için çoğu zaman dikkatli olmuyoruz. Bu hem yazının maddi yönüyle ilgili yanlışlar yapmamıza hem de incitici olmamıza yol açabiliyor.

Bu konuda ikinci sorum, dijital alana dönük hazırlıklarınız var mı, varsa nelerdir?
Tunca Çaylant:
Bu soruya Kovid-19’dan bağımsız cevap vermek pek mümkün olmayacak herhalde. İçinden geçtiğimiz olağanüstü şartlar bizi de dijital mecralar konusunda daha fazla beyin fırtınası yapmaya zorluyor şüphesiz. Bir yol haritası çıkarmamız gerekebilir yakın gelecekte. Şu anda değişen koşulları değerlendiriyoruz. 3. ve 4. sayımıza çalışırken bir yandan, bir yandan da dijital yayıncılık, e-dergicilik ve yeni ihtimaller/fikirler üzerine kafa yoruyoruz diyebilirim bugünlerde.

Kolaj: Evrensel 

"EDEBİYAT VE EKOLOJİ, DOSYASI HAZIRLAMAKTAYIZ"

Ecinniler ekibi, dergide dosyaya ayrı bir önem veriyor… Dosyalar oldukça hacimli…  İlk iki sayıda “Edebiyatın İnternetle İmtihanı” ve “Tomris’in Masası” isimli dosya başlıkları var. Dosya konularını nasıl belirliyorsunuz? Önümüzdeki süreçte ne gibi dosya konuları bekliyor okurları…
Tunca Çaylant:
Biz aslında yayın planlamamıza ve derginin yapısal kimliğini belirlemeye 2019 yazında başlamıştık. Bu yönde de belirlediğimiz bir prensip var: Derginin 1, 3 gibi tek sayılarında edebiyatın bir kavram üzerinden masaya yatırıldığı dosyalar; 2, 4 gibi çift sayılarında odak bir yazarın edebi üretiminin işlendiği dosyalar yapalım dedik. Bunun bir dinamizm yaratabileceğini düşündük. 1. sayıda edebiyat-internet ilişkisini incelerken, 2. sayıda edebi yeteneğinin tutarlı olarak gönül ilişkilerine kurban edildiğini düşündüğümüz Tomris Uyar’ın edebiyatçı kimliğini masaya yatırdık. 3. sayı için, ortak vatanımız diyebileceğimiz gezegenimizin SOS verdiği bugünlerde, “edebiyat ve ekoloji” dosyası hazırlamaktayız. 4. sayı için odağa aldığımız edebiyatçı çok önemli bir şair olacak ama isim vermeyeyim de ufak bir sürpriz olsun okurlara. 5. ve 6. sayıların dosyalarına da karar verdik, 2020 yılının planlaması hazır durumda.

"EN BAŞTA CİDDİYET VE ÖZEN ARIYORUZ"

Şiir ve öykülere gelirsek… Ürün değerlendirmesini nasıl yapıyorsunuz? Kıstaslarınız nelerdir? Bu konudaki yayın çizginizden biraz bahseder misiniz?
Gökhan Arslan:
Bize gelen metinlerde en başta ciddiyet ve özen arıyoruz. Bazen doğrudan mailin gövdesine yapıştırılmış veya fotoğraf olarak yollanmış ürünlerle karşılaşıyoruz. Üstelik yıllarını dergiciliğe/yayıncılığa vermiş insanlar bile var bunu yapanlar arasında. Bu şekilde gelen ürünleri değerlendirmeye almıyoruz. En dikkat ettiğimiz hususlardan biri metinlerin cinsiyetçilik ve ötekileştirmeden uzak durması. Bunlar bizim kırmızı çizgimiz diyebiliriz. Bunlar haricinde her yayın kurulunun olduğu gibi bizim de bir beğeni ölçütümüz var ama bizim metni beğenip beğenmememiz bir kıstas değil. Sonuçta neyin şiir ya da öykü olup olmadığına karar verme yetkimiz yok. Beğeni ölçütlerimizi karşılıyorsa ve yukarıdaki kriterlere uyuyorsa yayımlıyoruz.

İSMİNİ DOSTOYEVSKİ’DEN ALIYOR

Merak edenler için soralım, Ecinniler ismi nereden geliyor… Hikayesini sizden dinleyelim?
Çağla Çinili:
Ecinniler isminin bizdeki öyküsü esasında Dostoyevski’nin Ecinniler eseri yanında başka bir hikayeye daha dayanıyor. Gökhan’la tanıştığımız dönemde bize dergi fikrini de veren birtakım benzer rüyalar gördük. Aynı dönemde ülkenin ekonomik, sosyal, siyasi ve hukuki atmosferi de roman olan Ecinniler’dekiyle paralel bir düzlemde akıyordu. Bu sebeple çekirdek kadromuzu oluşturan arkadaş grubumuza hem gördüğümüz rüyalara hem de bir Dostoyevski kurgusu kadar tuhaf yaşanan toplumsal olay örgüsüne gönderme olarak “ecinniler” demeye başladık ve başka bir opsiyon düşünmeksizin, derginin ismi de Ecinniler oldu. Farklı ama sıcak ve bildik bir tınısı var bizim için. Her zaman söylediğimiz gibi, Ecinniler biz ve yazarlarımız için, kapısı nitelikli ve özgün ürünlere sonuna kadar açık bir aile evi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et