12 Nisan 2020 00:24

KHK'li öğretmenler: Koronavirüs ve açlıktan ölmezsek, adaletsizlikten öleceğiz

KHK ile ihraç edilen öğretmenler koronavirüs salgınının durumlarını daha da zorlaştırdığını belirterek, "Kira ve faturaları ödeyemiyoruz, bankaya borç çoğaldı, neredeyse kuru ekmek yiyoruz" diyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Koronavirüs salgını nedeniyle ‘Evde kal’ çağrıları yapılırken OHAL döneminde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen öğretmenlerle konuştuk. Zor olan koşullarının, salgın sürecinde giderek ağırlaştığını belirten öğretmenler, “Virüsten ölmezsek açlıktan, açlıktan ölmezsek adaletsizlikten öleceğiz” dedi.

KHK’lilere normal koşullar altında da iş bulmakta zorluk çektirildiğini aktaran hocalar, “Özel sektörde çalışmamızın önü de SGK tarafından verilen bir kod ile engellendi ve 4 yıldır çalışamıyoruz. Elimizde bir kuruş para yok, ev kiralarımızı ödeyemiyoruz, bankalara olan borçlarımız aldı başını gitti. Sadece kuru ekmek tüketiyoruz” dedi.

"NE FATURA NE DE EV KİRASINI VERECEK DURUMDA DEĞİLİZ"

Rehber öğretmenliği yaparken, 1 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan KHK ile ihraç edilen İlhan Koyu, “Çıkarılan KHK’lerle kamu görevinde çalışmamız engellendiği gibi özel sektörde çalışmamızın önü de SGK’ye verilen bir kod ile engellendi. Dört yıldır önümüze çıkarılan bu engellemeler sebebiyle çalışamıyoruz. Şu süreçte koronavirüs salgını ile herkes gibi bizler de mücadele etmeye çalışıyoruz. En büyük mücadelemizi ise ekonomik anlamda çektiğimiz sıkıntılara karşı veriyoruz. Elimizde bir kuruş para yok, ev kiralarımızı ödeyemiyoruz, bankalara olan borçlarımız aldı başını gitti. Yakın çevremizdeki herkesten borç aldık ve bugün 1 lira borç isteyebileceğimiz kimse kalmadı” diyor. Sendikanın verdiği dayanışma ile hayatını devam ettirmeye çalıştığını söyleyen Koyu, “Geldiğimiz noktada ne fatura ne de ev kirasını verecek durumda değiliz. Bunun yanında zoraki besinler dışında yeterli besin alacak durumda da değiliz. Ekmek bile zor alıyoruz. En son ne zaman meyve tükettim, hatırlamıyorum. Geçtiğimiz günlerde dilekçe ile CİMER üzerinden devlet yardımı için başvuruda bulunduk ama hâlâ cevap alabilmiş değiliz. Yaşadığım bu yokluk yüzünden maske bile alamadım. 4 yıldır adalet bekleyen insanlar olarak bıktık usandık. Buyursunlar hepimizi öldürsünler. Hem onlar kurtulsun, hem de biz kurtulalım. Zaten virüsten ölmezsek açlıktan, açlıktan ölmezsek adaletsizlikten öleceğiz. Talebimiz, bir an önce bu adaletsizliğe son verilmesi ve bütün haklarımızın iade edilmesidir. Artık bu şekilde hayata devam etmek bizim için çok zor görünüyor” dedi.

"SİPARİŞLER CİDDİ MANADA DÜŞTÜ, GEÇİNMEKTE ZORLANIYORUZ"

10 yıllık sosyal bilgiler öğretmeniyken ihraç olan Gökhan Taner Günsan ise şunları söyledi:

“KHK’liler için her zaman yaşam zor oldu. Ama salgın sürecinde daha da bir zorlaşmaya başladı.  Biz de eşimle beraber evde bez bebek üretiyoruz. Bu süreçte siparişler de ciddi manada düştü. İnsanlar kargodan gelecek ürünlerle ilgili tereddüt yaşıyor. Yaşam iki kat zorlaştı. Faturalar, kiralar aynı şekilde gelmeye devam ediyor. Biz bunu karşılamakta zorlanıyoruz. Zaten karnımızı zor doyuruyoruz. Bağışıklık sistemini güçlendirecek ek besinler tüketemiyoruz. Tam tersine var olanları da daha tasarruflu tüketmek zorunda kalıyoruz. Ayrıca evde olduğumuz için bu süreçte faturalar yükselmeye başlıyor. Bu nedenle bu ay her zamankinden daha çok zorlandığımızı söyleyebilirim. Ayrıca KHK’liler olarak yaptığımız eylem ve etkinliklerle bir şekilde öfkemizi dışarı vurup rahatlıyorduk. Virüs süreci ile birlikte evden dışarı çıkamıyoruz. Yaşadıklarımızı ve sisteme karşı olan öfkemizi dile getiremiyoruz. Adaletsizlik ile mücadele ederken, şimdi de virüs ile mücadele ediyoruz.”

"İKİ MASKE ALDIM, ÜÇÜNCÜ MASKEYİ ALAMAM"

KHK ile ihraç olan 20 yıllık İngilizce Öğretmeni Nurşen Akçam, sendikadan aldıkları dayanışma ile yaşamlarını devam ettirmeye çalıştıklarını belirterek, “Bu süreçte sendikadan aldığım dayanışmadan başka bir gelirim yok. Salgından önce özel ders vererek geçimimi sağlamaya çalışıyordum. Tabii bu süreçte bütün öğrencilerim evde kalmak zorunda olduğu için bir araya gelme imkanımız olmuyor ve derslerimizi gerçekleştiremiyoruz. Ama hâlâ kira ödemek zorunda olduğum için bu ay ailemden yardım alarak durumu düzeltmek zorunda kaldım. Yaşanan salgın nedeniyle maske ihtiyacımız oluyor ama maskeler eczanelerde bile 5 TL’ye satılıyor. Mecburen iki tane maske aldım. O maskeler bir kullanımlık. Ama ben bu ay üçüncü maskeyi alamam. Aldığım şeyleri düşünmek zorundayım. Sürekli hesap yapmak zorundayız” dedi.

"SALGIN SÜRECİNDE HER ŞEYDEN KISMAYA BAŞLADIK"

KHK ile ihraç edilen 13 yılık Özel Eğitim Öğretmeni Bülent Hatun ise salgın sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti: “Kırtasiye açtık, yürümedi ve sonrasında kısa bir süre çay ocağında çalıştım. Baktım yapamayacağım, memleketim Malatya’ya taşındım. Orada da bir süre işsiz kaldıktan sonra kayısı işi ile uğraştım. Organik ürünler üzerine çalışmaya başladım. Bir araç aldım ve organik ürünleri aracım ile çevre illere satmaya başladım. Koronavirüsten sonra birçok kurum ve esnaf kapandı. Satışlarım durdu. Şu an yaptığım bir iş yok. Sipariş olursa gönderiyorum. Salgın sürecinde her şeyden kısmaya başladık, çünkü yeterli bir gelirimiz yok. Pazara gittiğimiz zaman ihtiyaç duyduğumuz ürünleri yeteri kadar alamıyoruz. Haftalık tüketmeye bakıyoruz. Bir şekilde geçinmeye çalışıyoruz.”

ÖNCEKİ HABER

28 kentte yapılan ankete göre salgın sürecinde kadına yönelik şiddet yüzde 27,8 arttı

SONRAKİ HABER

Antep'te istisnalar genişletildi: Çuval üreten de, poşet üreten de çalıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa