Bizler Kayserili emekçi kadınlar olarak bir süredir kadına yönelik şiddete karşı etkinlikler yapmakta idik bildiriler, broşürler dağıttık ve evlerde topluca filmler izledik. Bu filmlerden biride Soraya´yı Taşlamak adlı filmdi, Filmi beni çok etkiledi. Emekçi bir arkadaşımızın evinde izlediğimiz bu film bize hiçbir şeyin gizli kalmayacağını gösterdi. Filimden etkilenmemek elde değildi. Kimimiz ağladık, kimimiz üzüldük, kimimiz de hırslandık olmaz böyle bir şey dedik. Biz kadınlar karıncayı bile incitemezken karınca kadar değerimizin olmadığını anladım. Filmi izlerken kendime sordum biz kadınlar hep böyle itilip kakılan tecavüze uğrayıp sokağa atılan boşanıyor diye öldürülmeli miyiz? Bu sorun hepimizin sorunu bunu nasıl atlatırız diye hep kendime soruyorum. Filim çok acıklı bir şekilde bitti. Herkesin boğazında kocaman bir yumruk gibi düğümlendi. Çok şey söylemek istiyor insan ama sözün bittiği yer değil sözün başladığı yer oldu. Kimimiz kadınları suçladık, kimimiz kocalarımızı, kimimiz de çevremizi yani suçu kendimizde bulduk. Biz emekçi kadınlar lokmamızı hiç tanımadığımız insanlarla paylaşırız. Açılarına sevinçlerine ortak oluruz. Ben kadın sorununu toplumsal bir sorun olarak görüyorum sadece kadına eşimize ve çevremize mal etmemeli çevremizde yanı başımızda olan her türlü olumsuzluklara karşı duyarlı olmalı bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın dememeliyiz. Sistemin biz kadınlara dayattığı yasalar ortada kadını aile içerisine hapsetmiş üç çocuk doğur beş çocuk doğur diyor. Evden dışarı çıkma dört duvar arasında köle ol diyor. Bizler Kayserili emekçi kadınlar olarak bu böyle gitmez diyerek değişik etkinlikler yapmaya başladık ve bu etkinliğimizin devamını getirerek el ele vererek ezilenlerin sömürülenlerin yanında emekçi kadınlar olarak her zaman olmaya devam edeceğiz. KAYSERİ
Evrensel'i Takip Et