İnfaz paketinde istihbarata yeni yetki çıktı: Mahpusu sorgulayabilecekler
TBMM’de görüşmeleri devam eden infaz paketine göre; istihbarat birimleri, tutuklu ve hükümlüyü cezaevinden alarak, sorgulayabilecek. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan tepki gösterdi
Fotoğraf: MA
Tutukluların sorgulanmak üzere istihbarat birimleri tarafından cezaevinden alınması uygulaması, infaz paketiyle yasal hale getirilmek isteniyor. 12 Eylül döneminin yaygın uygulamalarından biri olan bu yöntem, yasal olmamasına rağmen son birkaç yıldır uygulamadaydı. Evrensel’e konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Güvenlikçi bakış açısı, savunma ve adil yargılanma hakkına aykırı” dedi.
Yeni infaz paketinde “ilgili makam” ya da savcılıkların talebi ve sulh ceza hâkiminin kararıyla, mahkûmların cezaevinden alınabilmelerine olanak veriliyor. Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; düzenleme yasalaşırsa istihbarat birimleri, tutuklu ve hükümlüyü cezaevinden alarak, sorgulayabilecek. İnfaz Yasası’nın 92. maddesinde yer alan düzenleme, daha önce Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. maddesindeki suçlar için uygulanıyordu. Ancak Özel Yetkili Mahkemeleri düzenleyen CMK. 250. maddesi 2012’de kaldırılınca, düzenleme dayanaksız kalmıştı. Bu kapsamda AKP ve MHP, infaz paketindeki ilgili yasaya, “terör ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen” ibaresi eklettirdi. Buna göre bu suçlarla ilgili olarak alınan bilgilerin doğruluğunun araştırılması bakımından zorunlu görülen hallerde, hükümlü veya tutuklular, rızaları alınmak koşuluyla, ilgili makamın ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine sulh ceza hâkimi kararı ile geçici sürelerle ceza infaz kurumundan alınabilecek.
İHD GENEL BAŞKANI TÜRKDOĞAN: GÜVENLİKÇİ ZİHNİYET
Konuyla ilgili Evrensel’e konuşan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, MİT elemanlarının mahpusları sorgulamak için alması olayın daha önce MİT kanunun değişikliği ile de yapıldığını belirterek, “Bu tarz düzenlemeler 2014 MİT kanun değişikliğinde yapılmıştı. Bu tamamen güvenlikçi bakış açısı. Şimdi onun devamı niteliğinde olup infaz kanununa da eklemeler yapıldı. Güvenlikçi zihniyet, kanunları istediği gibi yönlendirmeye devam ediyor” dedi.
Bu düzenlemenin kişilerin başta savunma ve adil yargılanma hakkı bakımından mevcut anayasaya aykırı olduğunu söyleyen Türkdoğan, “Çünkü savunma ve adil yargılanma hakkının çok temel güvenceleri vardır. Bunlar temel haklardır. Bu güvenceler nedir önceden suçun bildirilmesi, kişinin bu bildirim karşısında savunmasını hazırlaması, avukatına danışması, avukatı eşliğinde savunma hakkını kullanması, hâkim güvencesi altında bütün bu işlemlerin yapılması gibi bir dizi hakkı var” diye konuştu.
“SAVCI İSTİHBARAT ORGANINI DENETLEYEMİYOR”
“Ama şimdi istihbarat elemanı gelecek bir mahpusu cezaevi idaresine haber verecek, ani, hızlı bir şekilde alacak sorgulayacak, hızlı bir şekilde geri getirecek” diyen Türkdoğan “Peki bunun güvencesi ne? Bu olamaz. Bir kişi hapishanedeyken, bütün bu güvencelerden yararlanabilmesi olası değil. Bu açıdan savunma ve adil yargılanma hakkına aykırı. Bu güvenlikçi bakış açısının başka sakıncaları var. İstihbarat görevlileri doğrudan doğruya cumhurbaşkanının denetleyebileceği bir mekanizmaya bağlı. Ayrıca meclis istihbarat komisyonu, istihbarat organını denetleyebilir. Şimdi bir cumhuriyet savcısının istihbarat organı üzerinde ne tür yetkileri var? Hiçbir yetkileri yok. Kişi, cumhuriyet savcısının bile denetleyemediği, gücünün yetmediği bir birim karşısında savunma ve adil yargılanma haklarını nasıl kullanacak? Sizce kullanabilir mi” ifadelerini kullandı.
SAVUNMA HAKKINA TAMAMEN AYKIRI
Türkdoğan son olarak şunları söyledi: “Eğer siz istihbarat elemanının denetimini ilgili cumhuriyet savcısının emrine verirseniz bunu tartışabiliriz. Ha deriz ki cumhuriyet savcısı nasılsa bunları denetler, savcının bilgisi olmadan bu işi yapamazlar. En azından savcı güvencesi var deriz. Fakat Uygulamada şu an bu bile yok. Dolayısıyla bu tarz düzenlemeler savunma hakkına tamamen aykırı. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına aykırı, bu tarz düzenlemeler. Ben bu düzenlemenin de mutlaka anayasa mahkemesine götürülmesi gerektiğini düşünüyorum.”
YASA OLMAMASINA RAĞMEN, UYGULAMA DEVREDEYDİ
AKP ve MHP’nin infaz paketi ile yasal hale getirmek istediği bu uygulamanın fiiliyatta zaten uygulandığına dair kimi örnekler daha önce kamuoyuna yansımış ve resmi olarak da kabul edilmişti.
MA bu örnekleri derledi.
AFŞİN MUZASADE OLAYI
Bu olaylardan biri, Nisan 2017’de Diyarbakır'da gözaltına alınarak işkence yapıldıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Afşin Musazade’nin götürüldüğü Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden aynı yılın mayıs ayında yeniden alınıp, sorgulanmasıydı.
Musazade’nin ailesi ve avukatlarına haber verilmeden polislerce cezaevinden alındığı, koğuş arkadaşlarının ve insan hakları savunucuları açıklamaları ile kamuoyuna yansımıştı. Musazade'den günlerce haber alınamaması ve cezaevi yönetiminin soruları yanıtsız bırakması üzerine HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Musazade'nin tekrardan gözaltına alındığı, Adalet Bakanlığı’nın bu soru önergesine verdiği yanıtla ortaya çıkmıştı.
BAKAN KABUL ETTİ
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül imzasıyla verilen yanıtta, "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığıyla yapılan yazışmaya verilen cevapta Diyarbakır D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak barındırılan, soru önergesinde adı geçen şahsın Mardin 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla 7 gün süreyle kurumdan çıkartılarak Mardin İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele ekiplerine teslim edilmesine karar verildiği, 03/05/2017 tarihinde kuruma gelen görevlilere teslim edilen tutuklunun 09/05/2017 tarihinde aynı görevlilerce kuruma iadesinin yapıldığı bildirilmiştir" ifadeleri aldı.
10 GÜN BOYUNCA AJAN OLMAYA ZORLANDI
Bu olaydan birkaç ay sonra benzer bir durum Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde yaşandı. Cezaevinde tutuklu bulunan Deniz Özdemir 9 Ağustos 2017 günü “mahkemen var” denilerek koğuşundan çıkarıldıktan sonra Diyarbakır Dicle Jandarma Komutanlığı’na getirildi.
10 gün boyunca resmi sorgusu yapılmadan kötü muamele uygulanan Özdemir, daha sonra cezaevine geri gönderildi. Sonrasında yaşadıklarını anlatan Özdemir, “ajan” olmaya zorlandığı 10 gün boyunca kötü muamele gördüğünü belirtti.
KAMUOYUNA YANSIYAN 3’ÜNCÜ VAKA
20 Ekim 2017 günü ise, bu kez Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde kalan Mazlum Demir isimli bir tutuklu, cezaevine gelen polisler tarafından gözaltına alınarak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürülüp, sorgulanmıştı. (HABER MERKEZİ)
{{402015}}