Ülkesi Yüreğinde Olan Şair: Şêrko Bêkes
"Bu haftaki sayıda ise Kürt edebiyatında farklı bir yeri olan bir şair Şêrko Bêkes'in sanat portresine göz atacağız."
Fotoğraf:pixabay
Süleyman ATALAY
Diyarbakır
Önceki sayılarda Kürt edebiyat dünyasından Arjen Arî, Erebê Şemo gibi önemi tartışılmaz derecede büyük olan, Kürt Dili ve Edebiyatı'na kattıkları sayısız eserin yanı sıra sosyal ve siyasal hayatıyla sanatını harmanlayan iki sanat insanından bahsetmiştik. Bu haftaki sayıda ise Kürt edebiyatında farklı bir yeri olan diğer bir şair Şêrko Bêkes'in sanat portresine göz atacağız.
Kürt şiirinin büyük şairlerinden Faik Bêkes'in oğlu olan Şêrko Bêkes 1940 yılında Güney Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde doğdu.
"EVİMİZDE ÇIRA VE MUM YOKTU ŞİİRLE AYDINLANIYORDUK."
Küçük Şêrko'yu annesi Şafiqe Hanım şiirler ve masallarla büyütür. Annesinin Kürtçe'yi ve şiiri sevmesindeki katkısını hep anlatacak Şêrko Bêkes, 17 yaşındayken ilk şiirini "Jîn" gazetesinde yayınladı. "Yazıyorum, dilin acizliğini, kendi acizliğimi hafifletmem için, ama o halkımın ve şiirin sevgisine bir katkıda bulunmak için de" diyor. Şêrko Bêkes çocukluğundan itibaren şiirin, edebiyatın, aydınlanmanın içinde bulmuştur kendini. ''Evimizde çıra ve mum yoktu şiirle aydınlanıyorduk'' sözü aslında çocukluğunda yaşadıklarının özetidir.
"DÖRT PARÇAYA BÖLÜNMÜŞ COĞRAFYASINDA KAVGANIN SESİ
1965 yılında Kürt kurtuluş hareketine katıldı ve bu dönemde harekâtın radyo istasyonunda (Devrimin Sesi) çalıştı.Burada şiirlerini, marşlarını ve Kürt edebiyatından kimi örnekleri Kürt işçi, köylü ve emekçileriyle buluşturur. Belli periyotlarda sıra kendisine geldiğinde ''Burası Devrimin Sesi'' anonsuyla kendisini hatırlatır. Emekten, aydınlanmadan ve umuttan yana şiirleriyle bilinir. Şêrko, 1970 ve sonrasında çağdaş Kürt şiirinin öncülerinden kabul edilir.Şiirlerini Sorani lehçesiyle yazan Bêkes'in 27 şiir kitabı yayımlandı. Kurmanci lehçesine çevrilmiş "Ji Nav Şiîrên Min" (Şiirimden) şiir seçkisi bulunuyor. Seçme şiirlerinin bulunduğu bir kitap İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Danca, Arapça ve Türkçe'ye çevrildi.
Dağlarda peşmergelik yapan Şêrko Bêkes kendini "direniş şairi" olarak tanımlıyor. Elbette şiirleri ülkesinin siyasal gündeminden bağımsız değildi ve birçok şiirinde önemli toplumsal gerçekliklere değindi. Fakat onu yalnızca bir şair/edebiyatçı olarak anmak çok eksik kalacaktır. O, aynı zamanda dört parçaya bölünmüş coğrafyasında kavganın sesi, dağların, nehirlerin sesine dikkat çeken bir “ünlem işareti”, zulme başkaldırmış bir özgürlük tutkunuydu. Saddam zulmüne boyun eğmeyen bir asi, “Kürt veliaht prensleri”nin iktidar kavgasına eyvallahı olmayan bir sosyalistti. Şiirleriyle çaresiz kalmış halkın ve aşkın sesi olmaya çalışmış ve bunun için çabalamıştır.
KADINLARIN “VARLIK” MÜCADELESİNDE BÊKES;
Ataerkinin güçlü olduğu ve erkek şiddetinin her geçen gün arttığı bir coğrafyada kadın cinayetlerine de kayıtsız kalamaz ve öldürülen her kadının adına bir eksi daha atar dünyanın hesabına; “… Bir kekliğin boğazına bir mermi saplandığında, dağ bir stranını (ezgi) kaybetti / Bir gülü ezdiklerinde, bülbül bir nefes kaybetti / Ama bir kadını öldürdüklerinde, bütün dünyanın hesabından bir sevda eksildi…” Eril dünyanın düzenine itiraz eden Şêrko Bêkes’in, annesi Şêrko Şefika Sebiha üzerinden eril düzenin ön plana çıkardığı kavramları şöyle reddediyor; Ve annemin adını babamınkinin / yerine koyuyorum / Ve böylece ben Şêrko Faik / Bêkes değilim / Ben Şêrko Şefika Sebiha’yım / Feragat ve feragat..
İsveç'te Sürgün Yılları
Reingard, Shirwan Mirza ve Renate Saljoghi onun şiirlerini “Gülün Gizli Günlüğü” adıyla 1975’te çevirip yayınladıklarında Kürt şiirinin örneği kimliğini kazandı. Abidin Parıltı ona ilk ödülünü Saddam Hüseyin’in önerdiğini yazıyor. Saddam da onun şiirlerinden etkilenmiş, hem kendisini öven bir destan yazmasını istemiş hem de ödül vermeyi önermiş. Bêkes ikisini de reddedince sürgün edilmiş. Saddam'ın baskıcı yönetiminden dolayı 1986'da İsveç'e gitmek zorunda kalan Bêkes, 1987'de Kurt Tuckholsky ödülüne layık görülür ve ödülünü dönemin İsveç Başbakanı Ingvor Carsson'un elinden alır. Ayrıca 2011'de ilk kez düzenlenen Pirêmêrd ödülüne de layık görülmüştür.
1991’de Irak Kürdistan Bölgesel yönetimin kurulması ile ülkesine döner ve hükumetin ilk Kültür Bakanı olur. Aydınlanmacı, özgürlükçü duruşu nedeniyle hükumetle ters düşer. Şiirlerinin sansürlenmesi ve Welat gazetesinin propaganda yaptığı gerekçesiyle kapatılması üzerine Şêrko Bêkes “Şiirimin tek bir dizesini otuz bakanlığınıza değişmem’’ diyerek istifa eder. Tekrar İsveç’e dönen Şêrko Bêkes, Ağustos 2013’te Stockholm’de hayatını kaybeder. Şêrko Bêkes “boğucu” Kürdistan yıllarında Kürtlüğün, direnişin ve özgürlüğün nefesi oldu. Yüreğinde hep Süleymaniye'nin Ezmir dağını, Halepçe'nin Sirwan ırmağını, Şarezur ovasını, Kerkük'ün Babagurgur'un sevgisini taşıdı. Hewlêr'in, Sine'nin, Mahabad'ın sokaklarında dolaşırken özgür bir Amed'i öpeceğini söyledi.