“Evde kal” çağrısı hangi sınıf için geçerli?
“Mesela benim evde kalmam için paraya ihtiyacım var. Para için de çalışmak zorundayım.”
Fotoğraf: pngtree
Tuzluçayır Anadolu Lisesi’nden bir öğrenci
Dünyayı alarma geçiren korona virüsü Çin ve İtalya’dan sonra ülkemizde de görüldü. Hızla yayılmasının ve henüz aşısının bulunmamasından dolayı koronavirüs sebebiyle ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İtalya’da ilk görülmeye başladığında Türkiye’de önlemler başlamıştı. O süreçte hükümet Suriye’yi fetih hayaliyle gündemi meşgul ederken yandaş medyada görülen “uzmanlık uzmanları” koronavirüsün sıradan griple eşdeğer olduğunu, Türkleri etkilemeyeceği uydurmalarını sıralıyordu. Bugün ise söylenilen ile olayın özünün farklı olduğu durumla karşı karşıyayız. Sağlık bakanı Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde “Bizler sahada ülkemiz için önlemler alırken, vatandaşlarımızdan da evde kalmalarını rica ediyorum. Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin, kendini izole etsin” diyerek en önemli tedbirin evde kalmak olduğunu vurguladı. Peki bu “evde kal” çağrısı hangi sınıf için geçerli? Binlerce işçi halen çalışmaya devam ediyor ve yine binlerce işçi ücretsiz izne çıkartıldı ya da işten atıldı. Şimdi de hiç çalışmadan mal varlığına sahip olanlar üzerinden “evde kal” propagandası yapılıyor. Buradan da anlıyoruz ki alınan önlemler de sınıfsal ilerliyor.
“BORÇLAR VİRÜSTEN DAHA KORKUTUCU”
Bu duruma dair yaptığımız sohbetlerde, askerden gelen bir arkadaşımız: “Aileme ve sosyal çevreme kavuşmanın hayaliyle geçirdim askerlik sürecini. Bitmez dediğim askerlik bitti fakat döndüğümde koronavirüsün hayatı esir aldığını gördüm. Özlediğim kişilere sarılamamanın psikolojik zorluğunu yaşadım. Salgın bittikten sonra bir günü Dünya Sarılma Günü yapsalar hiç fena olmaz. Ayrıca sosyal izolasyon yerine sosyal dayanışma-fiziksel mesafelendirme kavramlarının kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi herkes kendi karantinasında. Ben de öyle. Ancak yarı zamanlı iş bulsam çalışmak isterim. Covid-19 tedbirleri kapsamında kişisel izolasyon kapsamında gittikçe büyüyen buhran durumuna ek olarak kapıya dayanan borç, kira, kişisel ihtiyaç ve mutfak giderleri ve faturaların psikolojik yükleri maddi çöküşten sonra gelecek gıdasızlık endişesi ve borçlanma durumu koronavirüsden daha endişe verici.” diyerek yaşadığı durumu dile getirdi.
“EVDE KALABİLMEK İÇİN ÇALIŞMAM LAZIM”
Ücretsiz izne çıkarılan başka bir arkadaşımız ise bunun çok büyük bir suç olduğunu belirterek ücretsiz izne çıkartılan insanların nasıl geçineceklerine dair önlerine bir şey konulmamış olmasından yakındı. “Mesela benim evde kalmam için paraya ihtiyacım var. Para için de çalışmak zorundayım” dedi.
Türkiye’de virüsün bulaştığı kişi sayısı artarken yarım milyon test kiti ABD’ye satıldı. Tamamen zenginlerin, sermaye sahiplerinin cebini düşünen halkın sağlığını hiçe sayan politikalar izlendi. Bakan Koca’ya göre herkes test yaptırmak zorunda değilken AKP milletvekili İsmail Tamer’in oğlu bu kitleri internet üzerinden satışa çıkarıyor ve hiç soruşturma açılmıyor. Koronanın halka bahsettiğimiz gibi birçok etkisi oldu. Bunlardan etkilenen bir diğer kesim şüphesiz öğrenciler. Daha büyük oteller, hastaneler dururken yurt dışından gelenlere karantina alanı sağlamak için öğrenciler bir gecede yurtlardan atıldı. Uzaktan eğitime geçen biz liseli öğrenciler için eğitim alt yapısı herkesin bu imkana erişip erişemeyeceği gibi konular da askıya alındı. Karantina sürecinde yapılan uzaktan eğitim ise iktidarın kendi siyasi boşluğunu dolduran bir propaganda aracına dönüştü. Ortaokul öğrencilerine izletilen Menderes’in idam sahnesi ve ateizmi insan sağlığına aykırı bir durum gibi gösteren uzaktan eğitim iktidarın aracı olmuş ve bilimsellikten uzaklaşmıştır.
Toplumsal olarak genel bir tedbir alınmadıkça virüs daha çok krizlere yol açacak biz gençlik olarak çalışanlara ücretli izin verilmesini, tedbirlerin, sağlık imkanlarının sınıfsız olmasını, virüs için yapılan testlerin yaygınlaşmasını, uzaktan eğitim için bilimsel, cinsiyetsiz ayrımsız bir eğitim istiyoruz.