Üniversitelerde cezaları genişletecek kanun teklifi
Türkiye'de YÖK Kanunu'nda yapılacak değişiklikle üniversitelerde zaten dibe vuran akademik özgürlükler yok edilmek isteniyor. Düzenlemeyle üniversiteler tümüyle zapturapt altına alınmak isteniyor.
Fotoğraf: Twenty20
Serhat ERTUGRAL*
Tüm dünyada koronavirüse karşı mücadele ve bilimsel çalışmalar gündemdeyken, Türkiye'de YÖK Kanunu'nda yapılacak değişiklikle üniversitelerde zaten dibe vuran akademik özgürlükler yok edilmek isteniyor. Düzenlemeyle ifade, araştırma ve toplanma gibi en temel özgürlükler kısıtlanarak üniversiteler tümüyle zapturapt altına alınmak isteniyor.
Kanunda yapılmak istenen değişikliklerde özellikle disiplin suçlarını içeren maddelere bakarak bir öğretim görevlisini ileride neler beklediğine bakalım. Kanunun 53. Maddesinin yapılacak değişiklikle “İçeriği itibarıyla şiddet, terör ve nefret amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek” biçiminde olan m bendi, “terör ve nefret amaçlı bildiri” ibaresi “veya” şeklinde “veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek” ibaresi "veya bunları teşhir etmek yahut kurumların herhangi bir yerine asmak” şeklinde değiştiriliyor.
TERÖR TANIMININ 12 EYLÜL BİLE BU KADAR GENİŞLETMEDİ
Kanun 53. maddesindeki kamu görevinden çıkarmayı düzenleyen 6. maddede "Terör niteliğinde eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek" ibaresi "Terör örgütlerinin propagandasını yapmak, bu örgütlerle eylem birliği içerisinde olmak veya yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak” olarak değiştiriliyor. Yasanın 12 Eylül’deki halinde bile bu kadar çok geniş bir tanımlama yapılmazken, muğlaklık arttırıldı ve ‘‘artık her öğretim üyesi bir gün terör suçlaması ile suçlanacaktır’’ argümanının doğmasına yol açıyor. Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde bile Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezasını gerektiren eylemlerde suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üye olmak ve yardım etmek gibi eylemlerde mahkeme kararının kesinleşmesini öngörüyor.
BİLİM İNSANLARINA “GİZLİ” DENEREK AÇIKLAMA YASAĞI
Kamu görevinden çıkarma hükümlerine "Görevi gereği öğrendiği ve gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri açıklamak" şeklinde bir ibare de ekleniyor. Bu yeni eklenen madde akıllara Dr. Bülent Şık’ın Kocaeli, Ergene Çayı havzasında yer alan Kırklareli, Edirne, Tekirdağ ile Antalya’da yapılan, Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyuna açıklanmayan araştırmayı halka duyurması ve sonunda 12 yıl ile yargılanmasına neden olan davayı getiriyor.
GENEL AHLAK KAVRAMI NASIL KULLANILACAK?
Bir başka eklenen madde ise “Taşıdığı sıfatın gerektirdiği özen yükümlülüğüne aykırı, genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak." Bu yeni eklenen madde ile daha önce ahlak kelimesinin geçtiği sadece aşağıdaki iki madde varken şimdi genel ahlak ve edep gibi genellikle kadınlar ve eşcinsel üzerinde sallanan bir parmak olan ahlak kelimesi artık üniversitede de yönetmeliklerle yerini buldu.
YASAKLI YAYIN DÜZENLEMESİ
"Yasaklanmış her türlü yayım basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya teşhir etmek” şeklinde eklenen yeni madde ise akıllara "Yayınları üniversite içinde basmak mı yoksa üniversite dışında basmak mı? Üniversite içinde mi yoksa dışarıda dağıtımına katılmak mı?" sorularını getiriyor. Mersin’deki Nükleer Santralinin zararlarına ilişkin bilimsel bilgiler içeren ama yasaklanan bir yayın var bunu da elinize aldınız. Kurtarır yanınız yok, hemen teşhir suçundan bir soruşturma açılabilir.
TOPLANTI YAPANIN VAY HALİNE!
Tasarı “Görev yeri sınırları içerisinde herhangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak, bu yeri kullanmak veya kullandırmak" şeklindeki madde ile toplantı özgürlüğünü de es geçmiyor. Öğretim elemanlarının veya öğrencilerin herhangi bir sebeple yaptığı toplantı izinsiz olduğu gerekçesiyle disiplin cezası konu edilebilecek. Öğretim elemanı olarak atacağınız her türlü adım için önceden izin almak zorunda kalacaksınız.
‘TERÖR SUÇU’ ÖLÇÜTLERİNE KİM KARAR VERECEK?
Tasarıyı değerlendiren Avukat Cemalettin Gürler, “Burada önümüze çıkan sorun terör suçlamasının hangi ölçütlere göre ve kimin tarafından yapılacağıdır. Yani sorun; durumun teröre konu edileceğine nasıl karar verileceği, hangi nesnel ölçütlerin dikkate alınacağı, terör kapsamında olduğu düşünülse dahi mahkeme kararı aranmaksızın mı işlem yapılacağı hususunun açık olmamasında toplanmaktadır. TMK ve TCK'da düzenlen propaganda suçunun ceza yargılamasına ve hiçbir ölçüte tabi olmaksızın yükseköğretim kurumunun eline bırakılmasının açıkça görev gaspı olacağını vurgulayan Gürler, burada partili Cumhurbaşkanı tarafından atanan Rektörün yapacağı terör tanımını kendini atayan ile aynı olacağını söyledi.
Bu nedenle eklenen maddeye en azından mahkumiyet almış olmak şeklinde bir sınır çizilebileceğini belirten Gürler, "Bu sayede yargı makamları görevini yapmış, yükseköğretim kurumlarının disiplin aşamasına geldiğinde ise en azından ceza yargılaması süzgecinden geçmiş olacaktır. Aksi takdirde kanun metnine eklenen bu hüküm ile yargılama makamının yetkileri çiğnenmiş ve yükseköğretim kurumlarının yetkileri genişletilerek denetlemeye tabi olmayacak şekilde yargılama yetkisi verilmiş olacaktır" dedi.
*Ortadoğu Teknik Üniversitesi Biyoloji bölümü Dr. Öğrencisi