Haribo işçileri: İşten atılma korkusu ve hastalanıp ölme korkusu arasındayız
"11 Nisan sokağa çıkma yasağında 23.00-07.00 vardiyasındaki arkadaşlarımız 03.00’e kadar çalıştırılıyor, planlamada üretim açığı olmasın diye."
Fotoğraf: Pixabay
Haribo’dan bir işçi
İstanbul
Merhaba işçi arkadaşlarım. Duyduğumuz kadarıyla sokağa çıkma yasağında gıda fabrikaları zorunlu çalışmanın yapılması gereken işletmeler olarak belirlenmiş. Biz de Haribo’da 1.5 aydır harıl harıl çalışmaya devam ediyoruz. Ortalık virüsten yanıyor. 1000’den fazla insanın ölmesinden, İstanbul’daki vaka ve vefat sayısı yoğunluğundan, Esenyurt’un da vakalarda ilk sıralarda yer almasından kaygı duyuyoruz. Bize ‘Nasıl çalışıyorsunuz?’ diye soran yok. 20-25 gün önce risk grubuna girenler olarak tespit edilen arkadaşlarımızın istirahate gönderildiğini duyduğumuzda pek önemsemedik. Hatta rahatladık ve kendimizi hastalık bulaşmayanlar olarak düşündük. Ama bu virüsün vahşiliğini, insanlar üzerindeki etkisini bilim insanlarından dinleye dinleye, biz de tedirgin olmaya başladık.
Alman tekeli Haribo’nun ürettiği jelibonun yaşamsal gıda olmadığını bizim yöneticilerimiz bizden daha iyi biliyorlar. Ama Almanya’daki merkezi yönetime sunulan yıllık üretim hedefini yerine getirmek için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Yöneticiler ve şefler “Fabrika kotasının yakalanmak zorunda olduğunu” söylüyorlar ve bu yüzden iş yükümüz artıyor. 11 Nisan sokağa çıkma yasağında 23.00-07.00 vardiyasındaki arkadaşlarımız 03.00’e kadar çalıştırılıyor, planlamada üretim açığı olmasın diye. Tekgıda-İş Sendikası üyesiyiz. “Ölüm kalım arasında gidip geldiği bu dönemde, sendikamızın yanımızda olması gerekmez mi?” diye soruyoruz birbirimize. Bazı hizmet ve üretim yerlerinde memurlara, işçilere idari-ücretli izinler veriliyor. Biz kendimizi kime anlatalım? İşyeri temsilcilerinin de ellerinden bir şey gelmiyor, onlar da bizim gibi çalışıyorlar ve ne yapılacağını bilmiyorlar. Şu sorunumuzu yukarıya taşı desek, kabağın bizim başımıza patlayacağını biliyoruz. Çünkü daha önce temsilcilerle sorun çözmeye çalışan arkadaşlarımız, temsilcilerle beraber işten atıldılar.
İşten atılmak ve işsiz kalma korkusuyla, hastalanıp ölmek korkusu arasında gidip geliyoruz. Çünkü bu fabrikadaki hiçbir durumdan haberimiz olmuyor. Neredeyse fabrikanın yarısı yok. Nereye gitti bu insanlar? Hastalanan ve ölen var mı bilmiyoruz? Kötü bir durum varsa şayet, bizden gizlenecek mi? Üretimin düşmemesi, planlanan üretim basamaklarının aksamaması için, kâr için, prim almak için her şeyin mübah olduğu kanısındayım. Bizim gibi korku ve çaresizlik içinde çalışan arkadaşlara selam ediyorum.