13 Nisan 2020 13:24

Britanya'da İşçi Partisinde Keir Starmer liderliğiyle sil baştan

Starmer’ın liderliğe yükselişi İşçi Partisi açısından daha sağda bir dengenin oluştuğunu gösteriyor. Erişilmek istenen, Corbyn’in asgari beklentileri bile değil hükümetin belirsiz yararcı siyasetidir.

Keir Starmer | Fotoğraf: Chris McAndrew/Wikimedia Commons (CC BY 3.0)

Paylaş

Taylan ŞAHBAZ
Londra

Britanya’da geçtiğimiz 12 Aralık’ta gerçekleşen genel seçimlerden sonra start alan İşçi Partisi liderlik seçimlerinin sonuçları, 4 Nisan Cumartesi günü açıklandı. Üç aşama üzerinden gerçekleşen ve son turuna üç adayın kaldığı yarışı, kullanılan toplam 490 bin 731 oyun yüzde 56’sını alan favori aday Keir Starmer kazandı. Eski bir başsavcı olan Starmer, 2015’te milletvekili seçildikten sonra, 2016’dan itibaren Corbyn’in “gölge kabinesi”nde Brexit Gölge Bakanlığı yapmıştı.

Seçimlerde, eski parti lideri Jeremy Corbyn yanlılarının destekledikleri Rebecca Long-Bailey oyların yüzde 28’ini alarak ikinci, özellikle de parti sağından destek alan Lisa Nandy ise oyların yüzde 16’sıyla üçüncü sırada kaldı. Starmer gibi, yine Corbyn’den daha ‘yumuşak’ bir solcu olarak görülen Angela Rayner ise oyların yüzde 53’ünü alarak parti lider vekilliğine seçildi.

Britanya’da Kovid-19 salgının getirdiği ölümlerle krizin en yoğun olarak yaşandığı günlerde liderliği açıklanan Starmer’ı, ilk olarak salgına ilişkin partisinin özgün siyasetini geliştirme ihtiyacı bekliyor. Seçim sonuçlarından sonra yaptığı açıklamada Starmer, ülke “ulusal çıkarları” için hükümetle “yapıcı” bir ilişki içinde olacaklarını, “imkansız taleplerde bulunmayacaklarını” ve son dört seçimi kaybetmiş partisinin önündeki “zorlu yokuşun” aşılması için çalışacağını kaydetti.

Starmer, halk olarak ortak bir çabayla salgını atlattıktan sonra, toplumun, bu salgınla “üzerindeki perdesi kalkmış kırılgan” yapısının aynı kalamayacağını, toplumsal değişimin zorunlu olduğunu da sözlerine ekledi.

CORBYN İLE ARASINA MESAFE KOYDU

Starmer’ın “toplumsal değişime” dair, salgın döneminde devasa bir emek sarfetmekte olan sağlık ve kamu emekçilerine daha da fazla değer verilmesi gerektiği dışında somut bir öneride bulunmaması çarpıcıydı. Kendi partisi içindeki değişim açısından söyledikleri ise gayet somuttu: Partiden -Siyonizm karşıtlığıyla özdeşleştirilmiş- Yahudi karşıtlığının söküp atılması!

Starmer’ın konuşmasında bu noktaya vurgu yapması, bu suçlamayla yıpratılmış Corbyn liderliğiyle arasına koymak istediği mesafeyi ve buradan da parti politikalarının önceki döneme göre daha da parlamenter bir siyasi hatta gireceğini ifade etmesi açısından dikkat çekiciydi.

Kamuoyu anketlerine göre iktidardaki Muhafazakar Partiye desteğin rekor düzeyde olduğu bu salgın günlerinde Starmer’in liderliğe gelişi, Corbyn dönemini kapatmış oldu. Starmer, Brexit süreci boyunca AB’de kalma yanlısı bir yaklaşım izlemiş ve partinin aralık ayı seçimlerindeki yenilgisinin ana nedenlerinden olan ikinci referandum kararının alınmasında anahtar rol oynamıştı.

Corbyn’e karşı parti içinde gelişmiş sağ muhalefeti ve lider adaylarını desteklemek gibi bir geçmişe sahip olmasına rağmen, Starmer, Corbyn yanlılarına da onun kamulaştırma programı ve kemer sıkma paketlerine karşı mücadelesinden uzaklaşmayacağı sözünü vermeyi sürdürüyor.

CORBYN KARŞITI MEDYA OLUMLU KARŞILADI

Corbyn liderliğine karşı sürekli bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütmüş olan medya ve kamuoyunun “ciddi bir siyasetçi” olarak, çoğunlukla olumlu karşıladığı Starmer’ın liderliğe gelişi, parti üyesi sendikalardan da tepkiler aldı. Corbyn’ın başlıca destekçilerinden olan ve seçimlerde Long-Bailey’i destekleyen Unite Sendikası, “partinin radikalizmi üzerinde yükselmeye” devam edeceğini açıklarken, Genel Sekreter Len McLuskey, yaptığı açıklamada, “partimiz, bu emsali görülmemiş dönemde ulusal siyasette bütünlüklü bir rol oynarken onları desteklemek hareketimizin görevidir” dedi.

Unite’ın Starmer liderliğini bu koşullu karşılayışı, Corbyn döneminde partinin başlıca mali destekçisi haline gelen sendikanın, önümüzdeki dönemde Starmer liderliğiyle giriceği ilişkilerin Unison gibi kamu emekçisi sendikalarının parti içerisinde daha da etkili olabileceğine işaret etmesi açısından önemli. Bunun bir başka önemi ise, bu yaklaşımın ifade ettiği, partinin yaslandığı toplumsal kesimlerdeki değişim.

Nitekim, görece daha tutarlı bir sosyal demokrat siyaset yürütmeye çalışmış olan Corbyn destekçilerinin parti içerisindeki grubu Momentum’un yaptığı açıklama, bunu örnekler nitelikte. Ulusal hizmetlerin kamulaştırılması, yeni bir “yeşil toplumsal sözleşme”, eğitim harçlarının lağvedilmesi, göçmenlik merkezlerinin kapatılması ve en üst yüzde 5’lik gelir diliminin vergilendirilmesi... konularında Starmer liderliğine hesap soracağını kaydeden Momentum, yeni lidere partinin seçimleri kazanması için elinden geleni yapması çağrısında bulundu.

YENİ VE DAHA SAĞDA BİR DENGE

Starmer’ın liderliğe yükselişi, İşçi Partisi açısından yeni ve daha sağda bir dengenin oluştuğunu gösteriyor. Salgına karşı verilen mücadelede Muhafazakar hükümete yedeklenmekle karşı karşıya olan partinin, önünde duran Brexit konusunda ve sendikalarla Momentum’un yaklaşımlarının gösterdiği partinin yaslanacağı toplumsal kesimler açısından nasıl bir siyaset izleyeceğini belirlemesi bekleniyor. İşte bu beklentinin de işaret ettiği şüpheli siyaset ve belirsizliğin kendisi, Parti’nin Starmer’ın liderliği gelmesiyle girmiş olduğu siyaset hattının tanımıdır. Erişilmek istenen, artık Corbyn’ın asgari beklentileri bile değil, Muhafazakar hükümetin belirsiz yararcı siyasetidir. Starmer’ın doldurmaya başladığı gölge kabineye eski parti liderlerinden Ed Miliband gibi parti sağından isimlerin dönüşü de bunu örnekliyor.

MUHALEFET EMEKÇİLERDEN DAHA ÇOK UZAKLAŞACAK

Starmer ve temsil ettiği siyasetin partiye egemen hali gelişi, Corbyn döneminde ilerici ve demokratik kamuoyunun çevresinde toplandığı odak olarak partinin konumunun değiştiğini; Britanya parlamenter siyasetinde ise muhalefetin emekçilerden daha da uzaklaşarak yeniden şekilenmekte olduğunu gösteriyor.

Bu anlamda, Starmer’ın liderliğe yükselişi, işçi ve emekçilerin mücadelelerini bir İşçi Partisi hükümeti beklentisine endekslenme yaklaşımına önemli bir darbe olarak emeğin hak mücadelelerinin bağımsız örgütlenmesinin gerekliliğini tekrar vurgulaması açısından önemlidir.

Emekçilerin hak mücadeleleri açısından bir başka sonuç da, Starmer liderliğiyle, parti siyasetinden daha da uzağa düşen insanca yaşam ve çalışma taleplerinin; salgına karşı piyasaları değil halkı merkezine alan önlemler alınması için taleplerin yükseltilmesinin gerekliliğidir. Starmer ile birlikte, parlamenter kazanımlar peşinde olduğu daha da belirginleşen İşçi Partisi siyasetine yaklaşımda, bu talepler için verilen mücadeleleri temel alan bakış açısının geliştirilmesi ihtiyacı artık daha fazla önem kazanmıştır.

ÖNCEKİ HABER

Van'da çalışan bir sağlık emekçisi: Yeterli sayıda koruyucu ekipmana ihtiyacımız var

SONRAKİ HABER

Maskelere dair sorular ve cevaplar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa