Mahalle bakkalı anlattı: Veresiyeyi neden silemedim?
Ankara'da belediyenin başlattığı 'hayırseverler tarafından veresiye borcunu kapatma' uygulaması hayatta nasıl karşılık buluyor? Hilal Keskinbıçak, izlenimlerini kaleme aldı.
Fotoğraf: Mesut Baylav/Evrensel
Hilal KESKİNBIÇAK
Ankara
Ankara Büyükşehir Belediyesi koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında, hayırseverler tarafından ihtiyaç sahiplerinin bakkaldaki veresiye borcunu kapatma kampanyası başlatmıştı. Maddi durumu iyi olan vatandaşların bakkallardaki veresiye borçlarını kapatması olumlu bir adım olmasına karşın uygulamada bazı sorunlarla karşılaşıldı. Size şahit olduğum bir olayı anlatmak istiyorum.
Mamak’ta sokağa çıkma yasağından iki gün önce mahalle bakkalından su almaya gitmiştim. Bakkal, “Bugün ne oldu biliyor musun?” diyerek başına gelen bir garip olayı anlatmaya başladı. Veresiye defterlerini kapatmaya geleceklerini duyduğunu ve bu yüzden defteri toparlamaya başladığını anlatan bakkal, “Mahalle bakkalıyız sonuçta, biliyoruz” dedi, “Bak burada annesine bakan yardımla geçinen bir kadın var, öğrenci bir çocuk var, 2 aydır işsiz bir adam var... Onları öncelik olsun diye üstlere yazdım. Sonra birileri geldi, veresiye defterine baktılar. Anlattım bak bu adamın borcunu kapatabilirsiniz, şu kadına yardım edebilirsiniz diye. ‘Ara bir tanesini, doğrulayalım bakalım doğru mu’ dediler. İçlerinden birini aradım, ‘Borcunu ne zaman getirirsin’ dedim, konuştum kapattım. Bu defa ama duyamadık tekrar ara hoparlöre al dediler. Tekrar aradım ama bu sefer aradığım adam ‘Tamam kardeşim ya böyle zamanda kaç kere aradın! Akşam gelir veririm paranı dedi, telefonu kapadı. Bu yüzden adam ‘İyi akşam ödemesini yapacakmış madem’ deyip gittiler.”
İŞ ELBİSELERİ İÇİNDE BİR ADAM
Bakkal bunu anlatınca öyle saçma şey mi olur, insan aratılarak rencide edilir mi, başka bir yol bulunamaz mı diye konuşuyorken, bakkalın kapısından iş elbiseleri toz içinde bir adam bağırarak içeri daldı. Elindeki parayı bakkala fırlatıp, “Ben bunca yıldır buradayım, borcum olsa da eninde sonunda ödemedim mi, bak bugün sinirden işte parmağımı sıkıştırdım, insanlarla kavga ettim, ne biçim insansın sen” diye bağırmaya başladı. Anladım ki; bizim bakkalın bahsettiği adam borcunu kapatmaya gelmişti. Bakkal derdini anlatmaya çalışıyor, adam bas bas bağırıyordu. En sonunda karşısındakinin sesini bastırmayı başarıp, “Ya sen telefonda şimdi ödeyemem deseydin borçları kapatacaklardı. Belediye borçları kapatsınlar diye insan yollamış” diyebildi. Bu defa borç ödemek için gelen adam daha da bağırmaya başladı: “Ben istemiyorum kardeşim, bu devletten hiçbir şey istemiyorum. İnsan öyle aranıp da para getir denmez bu zamanda. Al ödedim borcumu, arama artık” diyerek kızıp çıktı dükkandan.
RENCİDE OLMAK…
Hepimiz şaşırıp kaldık. İyilik yapmak istenirken insanlar rencide olmuş, yardımcı olmaya çalışan bakkal ile mahallelinin arası bozulmuştu. İki kez üst üste aranınca mecburen “Tamam ya öderim borcumu” diyen adamın gerçekten ödeyecek durumu var mı yoksa gurur yaparak başka yerden mi para buldu bilmiyoruz. Salgın ve işsizliğin giderek arttığı bu süreçte devletin halkın ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaması, sürecin belirsizliği gerginliği giderek artırıyor. Belediyelerin çeşitli engellere rağmen bu konuda adımlar atması önemli ama bu tip uygulamalara da dikkat edilmesi gerekiyor.