16 Nisan 2020 01:04
/
Güncelleme: 07:54

Prof. Dr. Mesut Yeğen: AKP içinde Soylu'nun istifasına benzer krizler kaçınılmaz

Bakan Soylu’nun istifa krizini değerlendiren Prof. Dr. Mesut Yeğen, AKP’nin MHP’lileşme eğiliminin sürdüğünü belirterek, Cumhur İttifakı'nda öne çıkan üçüncü figürün Soylu olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Mesut Yeğen: AKP içinde Soylu'nun istifasına benzer krizler kaçınılmaz

Prof. Dr. Mesut Yeğen | Fotoğraf: Evrensel

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Korona günlerinde Türkiye’de siyasetteki Bakan Soylu’nun istifa krizini değerlendiren Prof. Dr. Mesut Yeğen, AKP’nin MHP’lileşme eğiliminin sürdüğünü belirterek, Cumhur İttifakında öne çıkan üçüncü figürün Soylu olduğunu söyledi. Erdoğan’ın istifa restine karşılık Soylu’yu yanında tuttuğunu hatırlatan Yeğen, “Dolayısıyla, Soylu’nun istifası Cumhur İttifakı'nın yapısına ve akıbetine dair çok şey söyleyen bir işlem olarak karşımızda. Cumhur İttifakı artık iki milliyetçi partinin ittifakı ve bu ittifaka liderlik etmek işinde Erdoğan, halen rakipsiz olmakla birlikte, daha tavizkar olmak durumunda” ifadesini kullandı. Soylu’nun dönüşü ile ilgili Yeğen, “AKP’de Soylu’dan kurtulmak ya da Soylu’yu hizaya çekmek isteyenler hamlelerini yaptılar ama Cumhur İttifakı'nın değişen doğasından ötürü hamleleri boşa çıktı. Bu eksendeki gerilimin devam etmesi ve AKP içinde benzer spazmlara yol açması kaçınılmaz görünüyor” dedi.

Türkiye’nin koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında 10 Nisan’da alınan ve skandala dönüşen sokağa çıkma yasağının siyasetteki etkisi sürüyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın reddetmesinin etkilerini önümüzde günlerde göreceğiz. İstifa krizini Siyaset Bilimci Prof. Dr. Mesut Yeğen ile konuştuk.

Koronavirüs salgınıyla mücadele sürerken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan görevden alındı. 10 Nisan’da sokağa çıkma yasağını yasaktan iki saat önce duyurmasıyla ortaya çıkan skandal görüntülerin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa dilekçesini verdi ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etmedi. Bu gelişmeler iktidar kanadında bir çatlak mı yoksa güç çekişmesi mi?

Ulaştırma Bakanının görevden alınmasıyla Soylu’nun istifasını aynı çerçevede değerlendirmemek gerekir. İlki daha ziyade Başkanlık Sisteminin bir tek adam rejimi olarak işlemesiyle ilgili bir durum olsa gerek. Detaylarına vakıf olamadık ama Turhan’ın görevden alınması muhtemelen korona günlerinde Kanal İstanbul projesinin içinde yer alan bir ihaleyi yapmasıyla ilgiliydi. Yine pek muhtemelen Turhan yaptığı işin doğru olduğundan çok emindi, çünkü kendisinden beklenenin bu olduğunu düşünmüş ve korona günlerinden dolayı ihaleyi yapmamak türünden siyasi bir esneklik göstermesi gerekeceğini düşünmemişti. Ulaştırma bakanının görevden alınmasına yol açan muhtemelen bu türden bir basiret gösterememiş olmasıdır. Ancak tek adam rejimi bu türden esnekliklerin ya da ferasetin gösterilmesinin de koltuğa mal olabileceği bir rejim olarak çalışıyor. Dolayısıyla, görevden almanın ardında tek adam rejiminin kuralsızlığı, keyfiliği, sürprize açıklığı yatıyor olsa gerek.

Soylu’nun istifasıysa bambaşka bir dinamikten besleniyor. Burada Cumhur İttifakı'nı iktidarda tutan siyasi dinamikleri hareketlendiren bir durum var. Malum Cumhur İttifakı, Milli Görüş dindarlığının ya da İslamcılığının büyük gövdesinin MHP’yle bir araya gelmesiyle mümkün olmuş bir ittifak. Ancak, gördüğümüz üzere, söz konusu ittifak AKP’nin İslamcılılıktan Batı karşıtı, izolasyonist bir milliyetçiliğe evrilmesiyle başlamış ve bu evrilmeyi hızlandırmış da bir ittifak. Öyle ki, bugün AKP seçmeninin 3’te ikisinden fazlasının ikinci partisi MHP. Bu durum milliyetçiliğiyle ve kitlelerle bağ kurma yeteneğiyle öne çıkan Soylu’yu Cumhur İttifakının Erdoğan ve Bahçeli’den sonraki en kuvvetli figürüne çevirmiş durumda.

Nitekim tam da bu durum sebebiyle olsa gerek ki, Soylu yaptığı tasarrufun ardından AKP içerisindeki belli bir cenahın pompaladığı eleştirilere karşı istifa etmek restini çekebildi ve Erdoğan da çekilen resti görmek yerine Soylu’yu yanında tutmayı tercih etti. Dolayısıyla, Soylu’nun istifası Cumhur İttifakının yapısına ve akıbetine dair çok şey söyleyen bir işlem olarak karşımızda. Cumhur İttifakı artık iki milliyetçi partinin ittifakı ve bu ittifaka liderlik etmek işinde Erdoğan, halen rakipsiz olmakla birlikte, daha tavizkar olmak durumunda. Soylu’nun istifası ve geri dönüşü şunu göstermiş oldu: AKP’de Soylu’dan kurtulmak ya da Soylu’yu hizaya çekmek isteyenler hamlelerini yaptılar ve ama Cumhur İttifakı'nın değişen doğasından ötürü hamleleri boşa çıktı.

Bu eksendeki gerilimin devam etmesi ve AKP içinde benzer spazmlara yol açması kaçınılmaz görünüyor.

CUMHUR İTTİFAKI'NIN DESTEĞİ AZALIYOR

Yaşanan istifa krizinden sonra 13 Nisan’da Twitter hesabınızdan “Büyük soru artık şu: AKP’nin MHP’lileşmesini kim sevk ve idare edecek” paylaşımında bulundunuz. Bunu  açar mısınız?

Dediğim üzere, artık giderek MHP’lileşen bir AKP var ve belli ki AKP’nin küçülme ve MHP’lileşme eğilimi durmayıp, devam edecek. Önümüzdeki seçimlere doğru Cumhur İttifakı'nın toplam desteğinin yüzde 40’a doğru çekilmesi muhtemel görünüyor. Bu olursa AKP’nin iktidar oyununda kalabilmek için MHP’ye olan ihtiyacı daha da artacak, MHP’lileşmesi hızlanacak demektir. Bu MHP’lileşme işini de muhtemelen halen Erdoğan sevk ve idare edecektir. Ancak AKP’nin MHP’lileşmesine bağlı olarak Cumhur İttifakının küçülmesi olur da AKP’yi ve Cumhur İttifakını iktidar oyununun dışına düşürürse ve buna bağlı ya da bundan bağımsız olarak AKP içinde Cumhur İttifakı harici bir rota önerisi gelişirse, AKP’nin MHP’lileşmesi işinin sevk ve idaresi için muhtemelen yeni talipliler çıkacaktır. Söylemek istediğim bu.

"DEMOKRATİK DEĞİŞİM MUHALEFETİN YAPACAKLARINA BAĞLI"

Bu gelişmelerin var olan rejimi yeniden şekillendirme etkisi olur mu?

Şimdilik böyle bir ihtimal var görünmüyor. AKP ya da Cumhur İttifakı içindeki spazmlar rejimin şekillenmesinin, demokratik bir duruma dönülmesinin önünü açacak dinamikler oluşturmaz. Bu türden bir değişiklik ancak muhalefetin yapacaklarına bağlı olarak gerçekleşebilir görünüyor. Cumhur İttifakı haricinde kalan aktörler yeni bir Türkiye programında anlaşabilirse, ki hiç kolay görünmüyor, demokrasiye dönüş işi ilk seçimlerin ardından becerilebilir.

Ancak, 2023 civarında Türkiye siyasetinde 3 ya da 4 öbek olacak gibi görünüyor. Bu türden bir tabloda muhalefet yeni bir Türkiye programında uzlaşamazsa Türkiye’nin akıbetinin şekillenmesinde Erdoğan ve Cumhur İttifakı etkili olmaya devam eder ve mevcut hal küçük rötuşlarla sürdürülebilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Antep’te patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı binlerce işçinin katıldığı grevlere öncülük ettiği için tutuklanan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Evrensel’e konuştu: “Tutuklanmam patronların kurduğu kölelik düzenine itiraz etmeyin mesajıdır. Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
21 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et