Kovid-19 salgını, işçi ve emekçilerin psikolojilerinde derin yaralar açabilir
TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Sezai Berber, salgın boyunca çalıştırılan işçi ve emekçilerin ötekileştirilmiş hissetmelerinin ve feda edildiklerini düşünmelerinin olası olduğunu söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Doğa Başak ÖZTÜRK
Ankara
Yaşamın her alanını etkileyen Kovid-19 salgınının toplumsal psikolojiye de önemli etkileri oldu. Çalışmak zorunda bırakılan ve evde kalan birçok kesimde farklı etkilere neden olan salgın sürecini konuştuğumuz Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Sezai Berber, sürecin toplumsal hafızada bırakacağı izler olacağını söyledi. Berber, "Emekçilerin ötekileştirilmiş hissetmeleri kuvvetle olasıdır. İnşaatlarda, fabrikalarda yeterli iş güvenliği önlemi alınmadan iç içe çalıştırılan insanların, dışlandığını ve kendisinin feda edildiğini düşünmesine neden olacaktır" dedi.
Halk sağlığına ilişikin kaygıların arttığı koronavirüs günlerinin psikolojimize etkilerini Psikiyatr Dr. Sezai Berber ile konuştuk. Evden çalışma, ücretli izin gibi hakların böylesi olağanüstü bir süreçte bile tanınmadığı belirten Berber, bunun emekçilerin psikolojisine etkilerini aktardı:
“Emekçilerin ötekileştirilmiş hissetmeleri kuvvetle olasıdır. İnşaatlarda, fabrikalarda yeterli iş güvenliği önlemi alınmadan iç içe çalıştırılan insanların dışlandığını ve kendisinin feda edildiğini düşünmesine neden olacaktır. Bir de insanlarla yüz yüze çalışan kurye, apartman görevlisi, postacı gibi emekçilerin hizmet verdiği insanlarca dışarıdan kendilerine virüs getiren insanmış gibi karşılanması ve abartı önlemler alınması bu insanları incitir” dedi.
"HALK BELİRSİZLİK VE GÜVENCESİZLİK HİSSEDİYOR"
Salgın süreci bittikten sonra toplumsal hafızada nasıl yer edineceğini sorduğumuzda Berber, "Maalesef toplumumuzun bu salgından ders çıkaracağını düşünmüyorum. Sıklıkla ifade ettiğim gibi Türkiye tarihi travmalar ve felaketler tarihidir. Bu yüzyılın olayı dediğimiz bir konu kısa denebilecek bir zamanda unutulur, unutturulur. Ancak adı konmasa da anılmasa da bu salgının etkisi olumsuz bir şekilde toplumsal hafızada etkisi olacaktır" dedi.
Geçtiğimiz hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağı öncesi çıkan kargaşaya dikakt çeken Berber, şeffaf bilgi verilmediği, TTB ve SES gibi sağlık örgütleri sürece dahil edilmediği için bu dönemde halkın kendisini belirsizlik ve güvencesizlik içinde hissettiğini söyledi.
Berber, sokağa çıkma yasağının uzayacağı endişesinin halkta panik yarattığını dile getirdi.
GÜNLÜK YAŞAMI PLANLI HALE GETİRMELİYİZ
Bu süreci psikolojik sorunları bulunan insanların nasıl geçirdiğine de değinen Berber, hem psikolojik açıdan “sağlıklı” sayılan bireyler hem de ruhsal bozukluklarla savaşan bireylerin bu süreci daha rahat geçirebilmesi için, günlük yaşamın düzenli ve planlı hale getirilmesi, ekran karşısında geçirilen sürenin sınırlandırılması, düzenli egsersiz yapılması, güneş ışığı ve temiz hava alınması, uyku düzenine dikkat edilmesi, beslenmeye dikkat edilmesi, sigara, alkol ve madde kullanımından kaçınılması, duygu ve düşüncelerde paylaşımda bulunulması önerilerini sıraladı.
"SOSYAL MESAFE DEĞİL FİZİKSEL MESAFE KORUNSUN"
“Sosyal mesafe değil fiziki mesafe korunsun” diyen Berber, bu süreçte duygu ve düşünce paylaşımının önemine dikkat çekti. Ruhsal tanıları ve yakınmaları olan insanların ise izolasyon sürecini daha yoğun ve kaygılı geçirmesinin muhtemel olduğunu belirten Berber, eğer ilaç tedavisi uygulanıyorsa bu süreçte ilaçların düzenli olarak kullanılmaya devam edilmesini önerdi.
CEZAEVİ GEÇMİŞİ OLANLARI ETKİLEYEBİLİR
Ayrıca daha önce eşik altı ruhsal belirtileri olan kişilerin bu dönemde tanısal kriterleri karşılayacak belirtiler gösterebileceğini ifade eden Berber, "Somut bir örnek olarak 4 yıl cezaevinde kalıp çıkan bir hastam, 6 aydır ilaçsız tedavi olurken bu dönemde evde kalmak zorunda olması sebebiyle ilaç tedavisine başladı” dedi.
Bu süreçte yeni doğum yapan kadınların genel ruhsal yakınmalara ek olarak çocuğun sorumluluğu konusunda da endişelendiğini aktaran Berber, “Tüm olağanüstü durumlarda kadın, hamile, loğusa ve bebekler incinebilir gruplar içinde sayılmalıdır” dedi.