Merkez Bankasının iyimser rakamları dahi ekonomide "daralma" dedi
Doç. Dr. Murat Birdal, “Avro ülkeleri, ABD gibi ülkeler krizi 1 olarak hissediyorsa biz 2 olarak hissedeceğiz. Çünkü bizim onlar gibi para arzını kontrol etmek gibi bir lüksümüz yok" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Merkez Bankası nisan ayı beklenti anketinde yıl sonu büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3.3 iken, bu anket döneminde yüzde -0.6 (ekonomik daralma) oldu. Enflasyon beklentisi yüzde 9.98’den yüzde 9.76’ya gerilerken, dolar kuru tahmini 6.51’den 6.93’e yükseldi. Merkez Bankası anketinde, 2021 yılı büyüme beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 3.9’dan, yüzde 4.6’ya yükseldi.
Rakamları yorumlayan Doç. Dr. Murat Birdal, “Avro ülkeleri, ABD gibi ülkeler krizi 1 olarak hissediyorsa biz 2 olarak hissedeceğiz bu noktada. Çünkü bizim onlar gibi para arzını kontrol etmek gibi bir lüksümüz yok. Tüketimimizin önemli kısmını onların parasıyla gerçekleştiriyoruz. Bizim açmazımız da bu” dedi.
ENFLASYONDA ÇİFT HANENİN ALTI ZOR
Merkez Bankasının yaptığı değerlendirme IMF’nin Türkiye ekonomisine dair öngörülerine nazaran oldukça iyimser kaldı. Türkiye’nin 2020 yıl sonu büyüme tahminini düşüren IMF yüzde 5 ekonomik daralma öngörmüştü. Merkez Bankasının nisan ayında gerçekleştirdiği ankette yer alan yıl sonu dolar kuru tahminine dünden itibaren ulaşıldı. Merkez Bankası dolar kurunda 42 kuruş artış tahmini yaparken, dolar kurundaki bir kuruş artış borcun maliyetini milyarlarca lira artırıyor.
Merkez Bankasının geçmiş dönemde gerçekleştirdiği anketler de göz önünde bulundurulduğunda yapılan tahmin oldukça iyimser bulunuyor. "Çok daha sert bir daralma ile karşılaşılabilir” diyen İktisatçı Doç. Dr. Murat Birdal, “Bu da salgın hastalığın ilerleyişi ve alınacak tedbirlerin ne şekilde süreceğine bağlı olarak değişecek. Bu tedbirleri gevşettiğin noktada yine halk kendiliğinden bu tedbirleri kısmen uygulamaya devam edecek. Dolayısıyla hizmet sektörü başta olmak üzere ekonomide ciddi bir daralma yaşatacağı kesin. Bu hangi devletin ne uygulayacağından bağımsız olarak kaçınılmaz gözüküyor” dedi.
Dolar kuru ve enflasyon arasındaki sıkı ilişkiye dikkat çeken Birdal’a göre iç talepte bir gerileme yaşanması kaçınılmaz. İç talepte yaşanan gerileme fiyat artışını baskılarken diğer taraftan döviz kurunda yaşanan artışa bağlı olarak enflasyon artacak: “Pek çok ülke deflasyon (fiyatlarda düşüş) ile karşılaşırken bizim yine çift haneden kolay kolay gerilemeyecek gibi duruyor. Ama kurdaki tırmanışa bağlı olarak bu yüzde 10’un üzerinde çok daha yüksek seviyeleri de görebilir. Son dönemde enflasyon, maliyet enflasyonu ile belirleniyor. Ana dinamiği maliyet enflasyonu.”
KUR TAHMİNİNE BAĞLI OLARAK ENFLASYON TAHMİNİ İYİMSER
Birdal, kur tahmininin ve buna bağlı olarak enflasyon tahmininin de iyimser olduğuna şöyle dikkat çekti: “Büyüme beklentisi de uluslararası kuruluşların tahminleri arasında büyük farka da bakarsak daha çok temennilerden ibaretmiş gibi duruyor. Çok aşırı iyimser tahmin gibi görünüyor. Ama burada belirleyici olan şey salgının ilerleyişi olacak. Bilmediğimiz bir gelişme yaşanmazsa böyle bir tablonun oluşması çok zor.”
TÜRKİYE’NİN DÖVİZE İHTİYACI VAR
“Dünya genelinde salgına karşı ‘iki başlı’ ekonomik tedbirler uygulanıyor” diyen Birdal şöyle devam etti:
“Bir taraftan daralan talebi ve artan işsizliği kısmen de olsa hafifletmek amacıyla doğrudan vatandaşlara gelir yardımı yapıldığını görüyoruz. Bizde de farklı farklı şekillerde ve çok daha sınırlı boyutlarda bazı adımlar atıldı. Özellikle kısa çalışma ödeneğinin verilmesi, ücretsiz izinden kaynaklı 1177 lira gibi bir para ödenmesi… Bu gelir transferi bizde çok sınırlı kaldı. Diğer taraftan da para arzını artırarak bunların finanse edileceği bir döneme giriyoruz. Ama bizim diğer gelişmiş Batı ülkelerinden farkımız, para birimimiz uluslararası piyasalarda talep görmüyor ve tüketimimizin önemli kısmını yurtdışından sağlıyoruz. Dolayısıyla bizim yabancı paraya ihtiyacımız var.”
ROTA IMF DEĞİL FED
Türkiye’nin döviz bulma konusunda büyük problem problem yaşadığını kaydeden Birdal, “Bizim elimiz burada sıkışıyor” dedi ve değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Bu da bizim basamayacağımız bir para. Bizim elimiz burada sıkışıyor. Önümüzdeki süre kamu açıklarının artacağı, dolayısıyla Türk Lirası’nın da baskılanacağı bir süreç gibi görünüyor. Avro ülkeleri, ABD gibi ülkeler krizi 1 olarak hissediyorsa biz 2 olarak hissedeceğiz bu noktada. Çünkü bizim onlar gibi para arzını dilediğimiz düzeyde genişletme lüksümüz yok. Tüketimimizin önemli kısmını onların parasıyla gerçekleştiriyoruz. Bizim açmazımız da bu. Şu anda da hükümetin yapmaya çalıştığı bu dolar sıkışıklığını gidermek için Fed’den bir kanal yaratmaya çalışıyor. Bizim gibi ülkeler genelde IMF ile bu durumu çözmeye çalışıyor. Hükümet ise bunca politik söylemin arkasından olabildiğince IMF’ye gitmek istemiyor. Amerikan Merkez Bankası (Fed) üzerinden bir kanal yaratarak bunu çözmeye çalışıyor. Fed gelişmiş ülkelerde dolar sıkışıklığını engellemek için SWAP hattı kurarken, gelişmekte olan ülkeleri ise hazine tahvilleri karşılığında fonlamaya karar verdi. Bir tür repo işlemi gibi. Tahvil karşılığı dolar verecek. Bizim elimizde bu imkandan faydalanacak düzeyde Amerikan tahvili bulunmuyor. Dolayısıyla o kaynaktan da faydalanamıyoruz. Türkiye için böyle istisnai bir önlem alınmasını istiyor hükümet. Buradan ne çıkacağı da belirleyici olacak. Türkiye’nin elini en çok zorlaştıracak şey dolar sıkıntısı…” (İstanbul/EVRENSEL)