Philsa patronu kâr hırsından vazgeçmiyor, salgına rağmen fabrikada çalışma sürüyor
İzmir Torbalı’da bulunan Philsa (Marlboro) fabrikasında koronavirüs salgın süreci başladığından bu yana birtakım önlemler alınsa da çalışma sürüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Dilek OMAKLILAR
Eda AKTAŞ
İzmir
İzmir Torbalı’da bulunan Philsa (Marlboro) fabrikasında çalışma koronavirüs salgınına rağmen devam ediyor. Salgın süreci başladığından bu yana şirkette birtakım önlemler alınsa da çalışma sürüyor. Koronavirüs salgınının ülkemizde görülmesiyle birlikte işyerinde işçilerden oluşan danışma kurulunun oluşturulmasıyla birçok önlemin bu kurul aracılığıyla geçtiğini söyleyen işçiler, önlemlerin işçileri rahatlatmak için olduğu görülse de tedirginliklerinin sürdüğünü ifade etti.
Fabrikada çalışan birkaç işçinin Kovid-19 pozitif çıktığını duyduklarını söyleyen işçi, “Fabrikada her şey şeffaf gibi gösteriliyor olsa da gerçek çok da böyle değil. Konuştuğumuz birçok arkadaşımız da çalışmazsak gelirimizin bir kısmını kaybederiz diye tedirgin oluyor. Çünkü herkesin borç ödemesi vs. var. Bu yüzden işçiler tedirgin de olsa devletin insafına kalıp 1177 lira ya da maaşının yüzde 60 kısmıyla geçinmek istemiyor. Fabrika her zaman olduğu gibi ‘merak etmeyin biz çalışmasak da sizin iki yıl maaşınızı verebiliriz’ diye hava atarak övünmeye çalışıyor. 'Madem öyle neden bizim ve ailelerimizin canını tehlikeye atıp bizi çalıştırıyorsunuz?' deyince de ‘İtalya’daki fabrikalarımız bile çalışıyor, burası dışarıdan daha güvenli’ deyip kulaklarının üstüne yatıyorlar” diye konuştu.
“ÜRETİM ARTSIN VE ÜLKE KAZANSIN YALANI”
İşçiler, sokağa çıkma yasağının olduğu hafta sonları için çalışma izinlerinin önceden alındığını söylüyor: "Kadro ve taşeron demeden tam kapasite çalışmaya devam edeceğiz, ülkemizin kalkınması için çalışmalıyız" diye işçileri sürekli bir şeye inandırmaya çalışmaları aslında bizlerin onlar için ne kadar değerli olduğunu gözler önüne seriyor. "Fabrika bir an bile durmasın, bir lira bile kaybetmeyelim" diyen Philsa sanki çalışanlarına çok önem veriyormuş gibi davranıyor.
Çalışma alanlarındaki ve servislerdeki gereken mesafenin ne kadar korunduğunun da tartışma konusu olduğunu belirten işçi, “Aslında işçilerin sürekli böyle çalıştırılması hastalığın yaygınlığını artırıyor. Fabrikalarda veya televizyonlarda denildiği gibi 'Biz ne kadar çok çalışırsak, çarklar ne kadar çok dönerse ülkemiz o kadar güçlü çıkacaktır' yalanı bizlerin canını tehlikeye atmaya devam ediyor. Çünkü biz ne kadar çok çalışırsak ülkemiz değil yabancı sermaye olan Philsa o kadar çok kazanır. Biz aslında onlar kazansın diye bu yalanlara inandırılmaya çalışılıyoruz” diye konuştu.
KADRO VE TAŞERON İŞÇİLER ARASINDAKİ AYRIM
Philsa "Çalışanlarımızın hepsi bizim için çok önemli" derken aslında "Taşeron bizim çalışanımız değil gibi davranıyor" diye konuşan işçi taşeron ve kadrolu işçiler arasında ayrımın olduğunu söyledi.
İşçi sözlerine şöyle devam etti: Biz de aynı fabrikadaki üretim zincirinin bir parçası halindeyken bizlere başka, kadrolu arkadaşlara çok başka davranılıyor. Aslında fabrikada resmen bir sınıf ayrımı kurulmuş durumda. Yöneticiler, memurlar, kadrolar ve taşeronlar ayrı ayrı sınıflandırılmış. Bu o kadar belirgin ki bırakın maaşlardaki farkları araba park yerleri bile sınıf farkına göre şekilleniyor fabrikada.
Kadro ile taşeron arasındaki maaş farkı yetmezmiş gibi pandemi sürecinde de kadroya dağıtılan hijyen paketlerinin (izindeki kadro işçi de dahil) taşeron işçilere verilmediğini ifade eden işçi, “Şimdi kadrolu işçilere prim dağıtımı yapıldı, 15 Mart- 1 Nisan arasında verildi. Önümüzdeki aylarda da verilecek ama biz taşeronda bunu alamadık. Ne zaman ses çıkardık, baskı kurduk yönetimden bizlere ‘bakalım vereceğiz galiba’ denildi. Neden yatırmıyorsunuz dediğimizde ise ‘işe gelenle izin alanlar arasında fark olacak, kronik hastalı ya da yaştan izinliler daha az alacak, onları belirliyoruz’ gibi ifadelerle karşılaştık. Fakat biz biliyoruz ki kadrolu arkadaşlarda böyle bir ayrım ya da durum yok” dedi.
Ücretler konusunda uğradıkları haksızlığın çalışma hayatında da kendilerine yansıdıklarını ifade eden işçi, “Kadroda yokken bizlerden mesai isteniyor, izinli arkadaşlarımızın işyükü bize yükleniyor. Böyle bir hastalık döneminde direncimiz yüksek olması gerekirken mesailerde yorulup bitkin hale geliyoruz. İş korkusu ve yaşam şartları bizleri bu mesailere zorunlu kılıyor” diye ifade etti.
KADROLU VE TAŞERON İŞÇİLER ÜCRETLİ İZİN İSTİYOR
“Fabrikada üretimin yüksek olduğunu, stoklar olduğunu biliyoruz. Bize ‘çalışmasak bile maaşlarınızı ödeyebilecek güçte şirketiz’ diyenler bizlerin ailelerimizin ve aslında toplumun sağlığı için bizlere derhal ücretli izin vermelidir” diyen işçiler son olarak, “Ailelerimizin yanında huzurlu olabilmemiz için fabrikada test ve ücretli izin süreci derhal hayata geçirilmelisini istiyoruz” dedi.