‘Tek adam yönetimi salgınla mücadele yerine gazetecileri takip ediyor’
Cumhurbaşkanı'nın medya için "virüs" benzetmesi yapması tartışmaları beraberinde getirdi. Milletvekilleri, basın meslek örgütleri ve gazeteciler açıklamaya tepkili.
Fotoğraf: Evrensel
Gözde TÜZER
İstanbul
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası “Ülkemiz sadece koronavirüsten değil, aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır” sözleri “yeni bir operasyon mu geliyor?” sorusunu beraberinde getirdi. Türkiye’de zaten yoğun baskı altında çalışan gazeteciler ve ekonomik baskılarla karşı karşıya yayın hayatına devam eden gazeteler açıklama sonrası yeni bir operasyondan endişeli.
Tam da bunun üzerine RTÜK; FOX TV, Halk TV, Tele 1 gibi kanallara oldukça yüksek cezalar verdi. Bu cezalarla beraber tartışma daha da alevlendi.
Hatta öyle ki geçtiğimiz hafta Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) “Kovid-19 medya üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmamalı” diyerek bir açıklama yaptı. Ancak Türkiye’de ve dünyada, pandemi basın üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmaya başlandı bile.
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ, SALGINLA MÜCADELE KADAR HAYATİ’
CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer; tüm dünyanın salgın ile mücadelede toplumların bilgilendirilmesine, gelişmelerden hızlı haberdar olmasına önem verdiğini ancak dünyanın hiçbir yerinde salgınla mücadele eden hükümetlerin; halkın haber alma hakkı için çaba gösteren gazeteleri, televizyonları, internet sitelerini ve sosyal medyayı hedef almadığını belirterek “Bunun tek istisnası Türkiye.” dedi.
“Tek adam yönetimi ve onun baskısı altındaki kamu idareleri; salgınla mücadele edecekleri yerde, televizyonlara ceza kesmekle, gazetecilere dava açmak ve cezaevinde tutmakla ve milyonlarca vatandaşın sosyal medya paylaşımlarını takip etmekle meşgul" diye devam eden Çakırözer, bu dönemde ihtiyacımız olanın kutuplaşma, ayrışma değil bu salgın belasından en az can kaybı ve en az sosyoekonomik hasarla çıkmak olduğuna dikkat çekti.
Çakırözer şöyle devam etti: “Basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı, gerçeklerden haberdar olması en az salgın ile mücadele kadar hayati öneme sahip. Saray yönetimi ve ona bağlı RTÜK, Basın İlan Kurumu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı gibi basınla doğrudan ilgili kurumların bu dönemde görevi; basına baskı, yasak, sansür uygulamak değil tam tersine, çok zor bir dönemden geçmekte olan yazılı, görsel ve dijital basın organlarının yaşaması için her türlü desteği vermektir.”
‘TEK ADAM MEDYAYI HEDEF ALDI’
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş tek adam yönetiminin medyaya yönelik kininin sonunun gelmediğini belirterek “Farklı herhangi bir sese tahammül edemeyen tek adam yine medya kuruluşlarını hedef aldı” dedi.
“Yönetmelikleri, kanunları ve etik kuralları olan RTÜK, hedef alınan medya kuruluşlarının listesini yapıp cezaları kesti. İnanılması güç bir sistem işliyor şu an.” diyen Gökhan Durmuş; Cumhurbaşkanı o konuşmayı yapana kadar RTÜK’ün bu yayınlara ceza kesme gereği duymadığını ama o konuşmadan sonra hemen toplandığını ve cezaları kestiğini hatırlattı.
“Bu toplum tarafsız olması gereken RTÜK’e nasıl güvensin bundan sonra?” diyen Durmuş şöyle devam etti:
“RTÜK bu cezaları toplum gözünde kendine kesmiştir aslında. Şu sıkıntılı günlerde halk doğru habere ulaşmak istiyor. Bunun için de soran, sorgulayan gazetecileri takip ediyor. İktidarı rahatsız eden de tam olarak bu. Tabii ki bu cezalar; derdi gazetecilik yapmak olan gazetecileri yolundan döndürmeyecek. Birileri sevmese de, bu ülkede ne yaparlarsa yapsınlar, soru soracak gazeteciler hep olacak.”
‘OPERASYONLARIN HABERCİSİ OLDUĞU ENDİŞESİNE ALIŞTIRILDIK’
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve Bianet Medya Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin, İnsan Hakları Strateji Belgesi’nde dem vurulan temel haklardan medya özgürlüğünün, düpedüz iktidarın bir yanıltması olduğunu gösterdiğini belirterek “Söz konusu tehditkar söylemler sürdükçe, her gün gazetecilerin adı haberlerine açılan davalarla anıldıkça Avrupa Birliği reformlarının ‘çağdaş Türkiye’ için sürdürüldüğüne kim inanır?” diye sordu.
Önderoğlu “Sayın Erdoğan’ın eleştiriye tahammülsüzlüğü ve bu yönlü mesajlarının, daha doğrudan eleştirel medya kuruluşlarına dönük yeni operasyonların habercisi olduğu endişesine alıştırıldık. Gazeteciliğin yaşatılmadığı ve eleştirinin hazmedilmediği toplumlar kalkınamaz; bugünkü toplum gerçeklerimiz de bunu gösteriyor galiba.” dedi.
‘MEDYAYLA SAVAŞI BİTMEYECEK’
Evrensel Gazetesi Politika Editörü Çağrı Sarı, yıllardır Erdoğan’ın belirli aralıklarla medyayı hedef aldığını ve bugünkü söylemini Erdoğan’ın korona krizi ve bu krizi yönetememe haliyle beraber düşünmek gerektiğini belirterek, iktidarın, ülkedeki medya mülkiyetinin yüzde 95’ine sahip olduğunu ve kalan yüzde 5’in yayıncılığından rahatsız olduğunu söyledi ve “Ortada yönetemediği, kontrol altına alamadığı bir medya var ve bu medya, bu krizde sokağa çıkma yasağının uygulanma biçiminden, maskelerin dağıtımındaki büyük fiyaskoya dair iktidarın uygulamalarını teşhir ediyor. Sağlık politikalarının sonuçlarına dair haberler yapıp, iktidarın almış olduğu kararları doğru ya da yanlış mı diye sorguluyor. Haliyle, her söylediğini alkışlayan bir medya yok karşısında.” dedi.
İktidarın halk sağlığını değil, sermayeyi kurtarma peşinde olduğunu da sözlerine ekleyen Çağrı Sarı şöyle devam etti: “Çünkü oy aldığı o yoksul kesim fabrikalara gidiyor ve enfekte olma korkusuyla çalışmak zorunda kalıyor. Onlara izin yok. Sesini çıkarınca işten atılacağı endişesi yaşıyor. Kapanan işyerleri dolayısıyla da işsiz kalıyor. Hatta hastalandığında rahatlıkla o övünülen sağlık sistemi duvarına tosluyor. Yani kendi kitlesi de iktidarın kararlarının faturasını ödüyor.”
İktidarın, farklı siyasetlere, haberlere yer veren basın organları ile savaşının bitmeyeceğini, zaten iktidarın köşeye sıkıştıkça, farklı olana tahammülsüzlüğünün de artacağını aktararak “Bu söylemlerle daha fazla karşılaşacağız. Ancak bugün ‘Toplu iğnenin başındaki delikten gerçeği geçirmek’ amacında olmamız lazım. Çünkü gerçek gazetecilik budur. Gazetecilik soru sormak ve halka gerçekleri ulaştırmaktır. Bu büyük bir sorumluluktur.” dedi.