Ambalaj işçisi: Çarklar dönsün diye biz işçilerin sağlığı hiçe sayılıyor
Ambalaj işçisi yazdı: Hükümet, ‘Ne olursa olsun çarklar dönsün’ anlayışıyla patronlarla birlikte biz işçilerin sağlığını hiçe saydığını bir kez daha kanıtlamış oldu.
Fotoğraf: Community Archives/Flickr
Ambalaj işçisi
İstanbul
“İşçilerin sağlığı patronların insafına bırakılamaz.” Emek Partisinin (EMEP) salgın sürecinde dile getirdiği bu slogan ne kadar da yerinde. Salgından önce de aynı şimdi olduğu gibi işçi emekçilerin sağlığını ve yaşamını ilgilendiren pek çok uygulama işçiler aleyhinde yürütülüyordu. Hükümetin almadığı tedbirler ve patronlar için uygulamadığı yaptırımlar nedeniyle sağlığımız ve yaşamımız patronların insafına bırakılmıştı. Yılda 2 bine dayanan iş cinayetleri ve binlerce meslek hastası işçi bunun en açık göstergeleriydi. Ne yazık ki yaşadığımız salgın bizlerin koşullarını daha da kötüleştirdi.
Salgının ülkemizde de yayılmasıyla birlikte hükümet, patronlara ve şirketlere onların yanında olacağını ve desteğini esirgemeyeceğini gösteren tedbirleri açıklamaya başladı. İlk elden 100 milyarlık bir paket açıklandı. Kaynağı ise yine işçilerin kara gün dostu olması gereken işsizlik fonuydu. Yetmedi ‘İşten atmaları yasaklıyoruz’ bahanesiyle işçileri 3 ay boyunca ayda 1177 liraya mahkum eden ücretsiz izin uygulamasını hayata geçirdi. Bizlerin talebi olan; ücretli izin, faturaların ertelenmesi, herkese test gibi taleplerin yanından bile geçilmedi.
SALGINLA BİRLİKTE ÇALIŞMA SÜRESİ ARTTI
Çalıştığım fabrikadan bahsedecek olursak; 8 saatlik günlük çalışma süremiz, Türkiye’de vakaların artmaya başlamasıyla 12 saate çıkarıldı. Belli bir yaş üstündekiler ve kronik rahatsızlığı olanlar izne çıkartılınca makinelerin durmaması için böyle bir yola gidildi. Kalan işçiler sırayla zorunlu olarak yıllık izne çıkartıldı. Günlük ateş ölçümleri sırasında ateşi yüksek çıkanlar ya da hastalığın semptomlarını gösterenler hastaneye test yapmaya değil evlerine gönderildi. Bu işçilerin sağlığına ve test sonuçlarına ilişkin hiçbir açıklama yapılmadığı gibi onların sağlık durumuna ilişkin soru soranlar fabrikanın huzurunu bozmakla suçlandı.
Ülkede olduğu gibi bizim fabrikamızda da şeffaf ve işçilerin sağlığını önceleyen bir süreç işletilmiyor. İşçiler adına alınan kararların hiçbiri bize sorulmadığı gibi hemen hepsinden son dakika haberimiz oluyor. Bu salgın günlerinde dahi fiziksel ve psikolojik olarak yalnızca üretimi düşünmemiz bize dayatılıyor. Bizler evlerimize döndüğümüzde virüsü de beraberimizde ailemize, çevremize götürmenin kaygısını yaşıyoruz her gün.
ÖZEL İZİNLERİN KAPSAMI GENİŞLİYOR
Hafta sonları için alınan sokağa çıkma yasağı kararı (Elbette virüsün yayılması için etkili bir yöntem değil) bizler için hiç değilse 2 günlük bir dinlenme fırsatı sunmuştu. Ama bir günlük kâr kaybını hesaplayan patronlar hemen harekete geçti ve bizim de içinde olduğumuz fabrikalarda özel izinlerle üretime devam ettiler. Oysa ki biz de diğer pek çok fabrikadaki işçi arkadaşlarımız gibi hafta sonu üretim yapmadığımızda ‘Günlük yaşamın kaçınılmaz bir şekilde sekteye uğrayacağını’ bilmiyorduk! Anlaşılan o ki bu ‘özel izinler’in kapsamı her hafta genişleyecek. Hükümet, ‘Ne olursa olsun çarklar dönsün’ anlayışıyla patronlarla birlikte biz işçilerin sağlığını hiçe saydığını bir kez daha kanıtlamış oldu.
Hem kendi canımızın ve sağlığımızın hem de etrafımızdakilerin canı ve sağlığının kıymetli olduğunu patronlara ve hükümete hatırlatma zamanı geldi. Bu salgın, biz işçiler elimiz kolumuz bağlı oturduğumuz sürece sağlığımızın hiçbir şekilde dikkate alınmayacağını bizlere daha net bir şekilde gösterdi. Ne de olsa arkamızda çalışma sırasını bekleyen milyonlarca işsiz var...