Birlik ve dayanışma ruhuyla taleplerimiz için mücadeleyi büyütmeliyiz
Onlarca işçinin virüse yakalandığı yerler de dahi üretim devam ediyor. Sokağa çıkma yasağında çalışabilsin diye isteyen patronlara özel izin veriliyor.

Fotoğraf: AA
İLGİLİ HABERLER

Gıda-İş Sendikası: Gıda işçileri risk altında çalışıyor

Sokağa çıkma yasağına rağmen işçileri çalıştırdı: Arçelik "bulaş makinesi"

Ücretsiz izin düzenlemesi ne anlama geliyor? | Sendika Uzmanı Onur Bakır cevaplıyor
Sinan CEVİZ
Zor günler geçiriyoruz. “Bu virüs zengin fakir ayırmıyor” dense de virüsten, sosyal ve ekonomik zararlardan korunma konusunda eşit olunmadığı aşikar. Hükümetin aldığı her karar, sosyal medyadan “Evde kal” diyen patronların, fabrikalara gelince işçileri ölümüne çalıştırması Kovid-19 ile mücadelenin sınıfsal olduğu gerçeğini her geçen gün daha da açığa çıkarıyor.
Her kapitalist ülkede olduğu gibi ülkemizde de ilk tedbirler sermaye kesiminin korunmasına dönük oldu. Hatırlayalım, 11 Mart’ta ilk vaka açıklandığında işçi ve emekçilere “sosyal mesafe”, “evde kal”, “65 yaş sokağa çıkamaz”, “sabır ile dua ile” dendi. Sermayeye ise ilk elden 100 milyar liralık teşvik paketi açıklandı. Sonra “telafi çalışma 4 ay olabilir”, “uzaktan ve esnek çalışma” ile emekçi haklarına el atıldı. “20 yaş altı sokağa çıkamaz” dendi ama işçi gençler dışında tutuldu, ilden ile geçiş yapılamaz dendi sonra işçi hariç tutuldu… Önlemler hep patronlar için alındı, işçilere çarklar dönsün, üretim sürsün, kâr devam etsin diye çalışmak düştü. Bayburt Grup’un Bakırköy metro inşaatında yaptığı gibi “hijyen kuralı” deyip ekmek arası ıspanak dağıtıldı işçilere. Bunu duyuran işçi kapı önüne kondu. Ne yazık ki hesap soran da olmadı. Asgari ücretle yeterince beslenemeyen, yıllarca tersanede, tekstilde, ilaç fabrikalarında, inşaatlarda kirin, pasın, tozun içinde vücutları tüketilen işçiler ve aileleri virüsle baş başa bırakıldı.
İŞÇİYE ÜCRETSİZ VEKİLE ÜCRETLİ İZİN
Mağazalar, lokantalar, kahveler, berberler, AVM’lerin kapanması ve kimi fabrikaların üretimi durdurması derken yüz binlerce işçi işinden oldu. İşçi ücretli izin istedi, hükümet dinlemedi. Mecliste el kaldır indirle patrona işçileri zorunlu ücretsiz izne çıkarma hakkı tanıdı, işten atmak yasak dedi ama yasada 2945 lira ceza ödeyenin işçi atmasının önü açıldı. İşçilere de kısa çalışma ödeneğinin bile altında aylık 1177 lira sefalet ücreti reva gördü. Üstelik işsizlik fonundan ödenmek üzere yani patronların cebinden tek kuruş çıkmadan. Tam bu dönem örgütlenmek isteyen işçilerin de önü kesildi, çoğunluk sağlansa da yetki verilmeyeceğinin, toplu sözleşme yapamayacağının altı çizildi yasayla. Fırsat bilip, sendikaya üye olanları istifaya zorlamak için gün doğdu patronlara Gebze’de kurulu Omco Kalıp’ta olduğu gibi. 25 bin lira maaş alan vekiller de yasayı çıkardıktan hemen sonra Meclisi tatil ilan edip kendilerine bir güzel ücretli izin yazdı.
SESSİZLİĞİN FATURASI AĞIR
Sonuç olarak fabrikalarda işçilerin virüse yakalandığı haberleri geliyor. Haberler kamuoyuna yansıdıkça işçinin canını hiçe sayan patronlar, o çok kıymetli markaları zarar görüyor diye yalanlama yapıp, tekzipler yolluyor. Tehdit yetmeyince rüşvet... Örnek mi? Tekstil İşçileri Birliği Esenyurt’ta bulunan tekstil firmasında 12 işçinin virüse yakalandığını duyurunca, patron “Para verelim paylaşımı kaldırın” dedi. Çalışma Bakanlığından da Sağlık Bakanlığından da devletin herhangi bir yetkilisinden da ses çıkaran olmadı. Milletin anasına söven Cengiz Holding patronu toplu işçi kıyımı yaptı, sonra da alay edercesine “Onlar eve gitmek istiyordu gönderdik” dedi. Yine ses çıkaran olmadı.
Bu sessizliğin faturası ise işçi için ağır. Özellikle İstanbul’da neredeyse her fabrikada virüs vakasına rastlandı. Hızla da yayılıyor. Halen yeterli koruyucu malzemeler verilmiyor ve çalışması zorunlu olmayan yerlerin işçilere ücretli izin verilerek durdurulması talebi görmezden geliniyor. Örneğin kargo firmalarında hafta içi, hafta sonu demeden sabah akşam çalıştırılan işçiler için gıda, ilaç gibi zorunlu malzemelerin dışındaki ürünlerin taşınmasını engelleyen bir düzenleme yapılmıyor. Kargo işçileri internetten yapılan ucuzluk kampanyalarının bedelini ödüyor. Belediyelerde, özellikle de temizlik işçileri bir maskeyle 8 saat çalıştırılıyor. Tersanelerde taşeron sistemi o kadar aymaz hale gelmiş ki işçilerin işe gidebileceği servisleri bile yok. Sağlıkta çalışan taşeron işçiler içerisinde virüs en üst seviyelerde, yükselen çığlıklar duyulmuyor. 10 Nisan itibariyle 52 işçi virüsten hayatını kaybetmişti, bugün rakam daha da fazla ve artmaya devam ediyor.
Bir fabrikada virüs vakası görülünce yapılması gereken karantina uygulanmasıdır. Oysa onlarca işçinin virüse yakalandığı yerler de dahi üretim devam ediyor. Sokağa çıkma yasağında çalışabilsin diye isteyen patronlara özel izin veriliyor.
SINIF DAYANIŞMASIYLA MÜMKÜN
Yüzlerce, binlerce işçinin çalıştığı üretim alanlarının görmezden gelinmesi, aksine patronların cesaretlendirilmesi toplumun da sağlığını tehlikeye atıyor. Ve gelişmeler bize bir kez daha gösteriyor ki virüsle mücadele sınıfsaldır.
Sendikalar, sendikalarımız ise ne yazık ki halen gerekli adımları atmadı. Elbette çaba harcayan, işyerlerinde önlemlerin alınması, ücretli izin uygulanması ve diğer talepler için mücadele eden sendikacılar, sendikalar da var. Ama sınırlı kalan çabaların yetmediği ve ortaklaşamadığımız sürece yetmeyeceği ortada.
Ücretli izin, yaygın test, barınma ve sağlık hakkı ancak dün olduğu gibi bugün virüs koşullarında da sınıf dayanışmasıyla mümkün. Ortak talepleri için ortak mücadele den başka çıkar yol yok. Önümüz 1 Mayıs, birlik ve dayanışma ruhuyla taleplerimiz için mücadeleyi büyütmeliyiz.

Evrensel'i Takip Et